Vekil Hamşıoğlu: Tekirdağlı Hasan kazanacağına Uruguaylı Marcel kazanıyor

Vekil Hamşıoğlu: Tekirdağlı Hasan kazanacağına Uruguaylı Marcel kazanıyor
İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı Hamşıoğlu, TBMM’de yaptığı konuşmada iktidarın hayvancılık ve tarım politikalarının üreticiyi ezdiğini dile getirdi.

Geçtiğimiz hafta Tekirdağ’ın hayvancılıkla uğraşan köylerini gezen, süt toplama merkezleri, kooperatifler ve işletmeleri ziyaret eden İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı Hamşıoğlu, çiftçinin, köylünün sorunlarını duyurmak üzere TBMM kürsüsünde bir konuşma gerçekleştirdi.

Çiğ süt fiyatları belirlenirken köylünün değil büyük şirketlerin taleplerinin dikkate alındığını savunan Hamşıoğlu, “Ulusal Süt Konseyi, Çiğ süt fiyatını belirlerken toplu alım yapan büyük firmalara kulak vermiş olabilir, ama, asla, hiçbir şekilde köye, köylüye kulak vermemiş. Hali nicedir dert etmemiş. Nasıl iyileşir hesap etmemiştir” dedi.

whatsapp-image-2024-01-26-at-09-53-05.jpeg

“KÖYLÜNÜN EMEĞİNİN KARŞILIĞI BU MU!”

Yüzde 17,4’lük zam oranının Türkiye’nin ekonomik gerçekleriyle de uyuşmadığını belirten İYİ Parti Milletvekili, “Enflasyon, TÜİK’e göre bile son 22 yılın en yüksek seviyesindeyken, ENAG’a göre yüzde 127 olarak gerçekleşmiş ve hala da yükselmeye devam ederken, tarımda üretici enflasyonu yüzde 52.66 artmışken, süt yemine yapılan zam 2 ayda yüzde 22’yi aşmışken, en önemlisi, asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılan yüzde 49 oran bile vatandaşı alım gücüne kavuşturmaya yetmemiş, milletimiz yüzde yüz zamla dahi açlık sınırından yoksulluk sınırına çıkılamayan bir sefalet içindeyken, yazı kışı, gecesi gündüzü olmayan, elleri, ayakları tezekten çıkmayan, köylerde kalmaya direnerek, ülkenin köysüzleşmemesini sağlayarak, her türlü takdire değer bir vatan görevi de yerine getiren hayvancılarımızın emeğine yüzde 17.4 zam hak mıdır? Reva mıdır? Müstahak mıdır?” diye sordu.

“HAYVANCILIĞIN KÖKÜNÜ KAZIYORLAR”

Hamşıoğlu, sorularını, “Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği, Aralık ayında 1 litre çiğ sütün üretim maliyetini 14 lira 80 kuruş olarak açıklamışken, bu maliyetle, 1 litre çiğ sütün, en az 17 lira 76 kuruşa satılması gerektiğini açıklamışken, market raflarında sütün litresi 40 TL’yi görmüşken, çiğ süte 13.5 TL fiyat açıklamak; hayvancılığı kökünden kazımaya kast etmek değil de nedir?” diye sürdürdü.

whatsapp-image-2024-01-26-at-09-53-06.jpeg

“ÇİĞ SÜTÜN LİTRESİ EN AZ 18 TL OLMALI”

Köyde hayvancılıkla uğraşan kimle konuşsa “Artık yeter”, “Çocuğumun bu işi yapmasını istemiyorum”, “Ben son kuşağım” cümlelerini duyduğunu anlatan Selcan Hamşıoğlu, Ulusal Süt Konseyi’ni kendini fesih etmeye çağırdı ve şunları söyledi:

Bu şartlar altında, Ulusal Süt Konseyi’ni, aldığı bu akla ziyan kararı gözden geçirmeye ve sürdürülebilir üretim için çiğ sütün litresini en az 18 TL yapmaya çağırıyoruz! Güncel üretim maliyetlerini hesaplayarak, çiğ süt fiyatını periyodik olarak revize etmeye çağırıyoruz!

Bunları yapamıyorsa da kendini fesih etmeye çağırıyoruz!

Bakanlığı da, Türkiye’yi dünyanın ithalat pazarına dönüştüren politikalardan vazgeçip, üretimi esas almaya çağırıyoruz…

"TEKİRDAĞLI HASAN KAZANACAĞINA URUGUAYLI MARCEL KAZANIYOR"

İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili, çiğ süt fiyatına maliyeti dahi karşılayamayacak bir fiyat verilmesinin zincirleme etkilerine de dikkat çektiğini konuşmasında, "Ana olmadan dana olmaz! Süt üretimi düşerse, et üretimi de düşer… Keza, sütten kar edemeyen üretici ilk iş damızlık hayvanını kesiyor! Gitsin yerli damızlıklar… Gelsin Uruguay’dan Anguslar… Bir de, biliyorsunuz, bunu da ellerine yüzlerine bulaştırıp, İran’da, Irak’ta, Katar’da, ithal edip depolarda biriken karkas ete pazar arıyorlar; pusulaları “ihtiyaç” mevhumu olmadığından, ithal hayvanlar da ellerinde kalıyor, milyonlarca dolarımız çöpe gidiyor, milletin rızkına yazık oluyor. Sonuç: Tekirdağlı Hasan kazanacağına, Uruguaylı Marcel kazanıyor! Karslı Yusuf kazanacağına, hayvanını Ermenistan’dan Türkiye’ye kaçak sokan, usulsüz küpeyle ülkenin her yerine yollayan Hagos kazanıyor!”

VATANINI SEVEN ÇİFTÇİYE SAHİP ÇIKSIN

Hamşıoğlu, Ulusal Süt Konseyi’nin, “ulusal tarım politikaları çerçevesinde çalışmalar yapmak üzere” kurulduğunun altını çizdiği konuşmasına şöyle devam etti:

“Türkiye’nin ulusal tarım politikası, ülkeyi ithal et pazarına dönüştürmek midir? Hayvancılığı tasfiye etmek midir?

Köyleri önce okulsuzlaştırmak, sonra insansızlaştırmak, boşaltmak, büyükşehir yasasıyla köy arazilerinin büyük şirketlere satışının önünü açmak, tarım ve hayvancılığı yapılamaz hale getirmek ve bizi boğazımızdan dışa bağımlı kılmak mıdır bizim ulusal tarım politikamız?

Ne diyordu Atatürk?

"Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bu gün dünya üzerinde olmayacaktık.”

Eğer milletimiz “çiftçi” kimliğini yitirirse biz yarın dünya üzerinde olamayız!

Vatanını seven, tarıma, hayvancılığa, köye, köylüye sahip çıksın!