Modern tıp ve geleneksel yöntemlerin kesişim noktasında yer alan sülük tedavisi, yani hirudoterapi, yüzyıllardır çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanıldı.
Antik Mısır'dan Yunan hekim Galen'e, Orta Çağ'da İbn-i Sina'ya kadar uzanan bu yöntem, leech'lerin (sülüklerin) tükürüğündeki biyoaktif maddeler sayesinde kan dolaşımını düzenleme, iltihabı azaltma ve yara iyileşmesini hızlandırma potansiyeli taşıyor. Ancak, son yıllarda artan popülerliğiyle birlikte, denetimsiz ve yanlış uygulamalar ciddi hayati riskler doğurmaya başladı.
Bilimsel araştırmalar ve uzman görüşleri, bu tedavinin uzman ellerde faydalı olabileceğini gösterse de, hijyen eksikliği, yanlış leech seçimi ve protokollere uyulmaması durumunda enfeksiyon, aşırı kanama ve alerjik reaksiyonlar gibi komplikasyonların ölümcül sonuçlara yol açabileceğini vurguladı.
Hirudoterapi, özellikle plastik cerrahi, damar hastalıkları ve eklem iltihaplarında destekleyici bir yöntem olarak kabul edildi.
Leech'ler, hirudin adlı antikoagülan madde salgılayarak kan pıhtılaşmasını önlüyor ve doku dolaşımını iyileştiriyor. Ancak, ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından tıbbi cihaz olarak onaylanan bu yöntem, sadece farmakolojik olarak yetiştirilen Hirudo medicinalis gibi türlerle sınırlı tutulmalı.
Uzmanlar, doğal ortamdan toplanan veya tekrar kullanılan leech'lerin, bağırsaklarında taşıdıkları Aeromonas hydrophila gibi bakteriler nedeniyle enfeksiyon riskini artırdığını belirtti.
Johns Hopkins Üniversitesi'nden cerrah Scott Lifchez, "Leech tedavisi, mikrocerrahi sonrası venöz tıkanıklıkta hayat kurtarabilir, ancak hijyen protokollerine uyulmazsa sepsis gibi ölümcül enfeksiyonlara yol açar" dedi.
Bilimsel çalışmalar, yanlış sülük tedavisinin en yaygın ve tehlikeli komplikasyonunun enfeksiyon olduğunu ortaya koydu.
Yayınlanan bir derleme çalışmasında, araştırmacılar 25 vaka raporu incelemiş ve enfeksiyonların %15'inden fazlasının Aeromonas türleri kaynaklı olduğunu tespit etti. Bu bakteriler, leech'lerin sindirim sisteminde doğal olarak bulunur ve yara sitesine bulaştığında, özellikle bağışıklık sistemi zayıf hastalarda bakteriyemi, menenjit ve hatta septik şok gibi hayati tehditler oluşturdu.
Örneğin, Bibbo ve ekibinin raporladığı bir vakada, rekonstrüktif cerrahi sonrası leech tedavisi alan hasta, çoklu ilaç dirençli Aeromonas enfeksiyonu nedeniyle hastaneye kaldırılmış ve uzun süreli antibiyotik tedavisi gerektirdi. Benzer şekilde, 2015'te Kruer ve arkadaşlarının Johns Hopkins'ta yürüttüğü kohort çalışmasında, 38 aylık dönemde leech tedavisi gören 42 hastanın %11,9'unda cerrahi yara enfeksiyonu gözlenmiş; bu enfeksiyonların çoğu, profilaktik antibiyotiklere rağmen Aeromonas ve diğer patojenlerden kaynaklandı.
Aşırı kanama, hirudinin antikoagülan etkisi nedeniyle bir başka kritik tehlike. Leech ısırığı sonrası yara, saatler hatta günler boyunca kanayabilir, bu da anemiye ve hipovolemik şoka yol açabilir.
Nepal'de rapor edilen bir vaka raporu, ormanda leech ısırığı alan 30 yaşındaki bir erkeğin, standart yara bakımı rağmen durmayan kanaması nedeniyle QuikClot hemostatik pansumanla tedavi edildiğini anlattı.
Alman dermatolog Uwe Wollina, "Yanlış dozajda veya tekrarlanan uygulamalarda kanama, özellikle hemofili veya anemi öyküsü olanlarda hayati risk taşır; transfüzyon gerekebilir" diye uyardı.
Meta-analizde, diz osteoartriti için leech tedavisi alan 264 hastanın %20'sinde uzamış kanama bildirilmiş, bu da tedavinin risk-fayda dengesini sorgulattı.
Alerjik reaksiyonlar da göz ardı edilmemeli. Leech tükürüğündeki proteinlere karşı alerji, kaşıntıdan anafilaksiye kadar uzanabilir.
Yayınlanan bir vaka serisinde, tekrar kullanılan leech'ler nedeniyle 8 hastada alerjik dermatit gelişmiş; birinde ise şiddetli şişme ve solunum zorluğu acil müdahale gerektirdi.
Polonyalı hirudoterapi uzmanı Katarzyna Andrzejak, "Alerji, özellikle ilk uygulamadan sonra ortaya çıkabilir; hastalar önceden test edilmeli ve tek kullanımlık leech'ler tercih edilmeli" dedi.
Ayrıca, leech'lerin yanlış bölgeye göç etmesi (migration), istenmeyen kan kaybına neden olabilir; bu, özellikle cerrahi sonrası hassas dokularda felaketle sonuçlanabilir.
Gerçek vakalar, bu tehlikelerin somut örneklerini sundu. Polonya'da, geleneksel sülük tedavisi sırasında enfeksiyon kapmış bir hasta, Aeromonas kaynaklı nekrotizan fasiit nedeniyle amputasyona maruz kaldı.
Benzer şekilde, ABD'de bir rekonstrüktif cerrahi hastası, leech sonrası ilaç dirençli enfeksiyonla septik şok yaşamış ve yoğun bakımda haftalar geçirdi. Bu vakalar, uzmanların ortak görüşünü yansıtıyor: Yanlış sülük tedavisi, özellikle denetimsiz ortamlarda, hayati tehlikeler barındırdı.
İngiliz Plastik Cerrahi Derneği'nden Dr. Ian Whitaker, "Leech tedavisi, kontrollü koşullarda mucizevi olabilir, ancak hijyen ve antibiyotik profilaksisi ihmal edilirse, enfeksiyon oranları %36'ya çıkabilir" uyarısında bulundu.