Yapay zeka (AI), günlük yaşamdan sağlık hizmetlerine kadar birçok alanda devrim niteliğinde değişimler sunuyor. Ancak bu teknolojinin ruh sağlığı üzerindeki etkileri, hem fırsatlar hem de ciddi riskler barındırdı.
Bilimsel araştırmalar, yapay zekanın bilinçsizce kullanımının anksiyete, depresyon ve teknoloji bağımlılığı gibi sorunlara yol açabileceğini gösterdi.
Uzmanlar, özellikle gençler arasında artan yapay zeka temelli uygulamaların kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor ve kontrollü kullanım çağrısında bulundu.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR NE DİYOR?
Yapay zekanın ruh sağlığı üzerindeki etkileri, son yıllarda bilim dünyasının en çok tartıştığı konulardan biri haline geldi.
Frontiers in Psychiatry’de yayımlanan bir araştırma, yapay zeka destekli sohbet botlarının ve sanal terapistlerin, hafif depresyon ve anksiyete vakalarında destekleyici olabileceğini ortaya koydu. Ancak aynı çalışma, bu tür teknolojilere aşırı bağımlılığın sosyal izolasyonu artırabileceğini ve yüz yüze terapinin yerini alamayacağını belirtti.
Oxford Üniversitesi’nden Dr. Andrew Przybylski, “Yapay zeka, ruh sağlığı desteğinde yardımcı bir araç olabilir, ancak insan etkileşiminin yerini tutamaz. Aşırı kullanım, yalnızlık ve bağımlılık riskini artırıyor” dedi.
Journal of Medical Internet Research’te yayımlanan bir başka çalışma, yapay zeka tabanlı uygulamaların (örneğin, ruh hali takip cihazları veya chatbotlar) kullanıcıların duygusal durumlarını izlemede etkili olduğunu, ancak yanlış teşhis veya yanlış yönlendirme riski taşıdığını gösterdi.
Stanford Üniversitesi’nden Dr. John Torous, “Yapay zeka, ruh sağlığı verilerini analiz ederken bazen yanıltıcı sonuçlar üretebilir. Kullanıcıların bu araçları bir doktor gözetiminde kullanması kritik” uyarısında bulundu. Araştırma, özellikle gençlerde yapay zeka destekli sosyal medya platformlarının yoğun kullanımının, özsaygı sorunlarına ve anksiyeteye yol açabileceğini ortaya koydu.
Ayrıca, yapay zekanın sürekli kişiselleştirilmiş içerik sunması, kullanıcıları bir “filtre balonu” içine hapsedebiliyor. Nature Human Behaviour’da yayımlanan bir çalışma, bu durumun bireylerin stres seviyelerini artırarak zihinsel sağlığı olumsuz etkilediğini gösterdi.
Çalışmayı yürüten MIT’den Prof. Dr. Sherry Turkle, “Yapay zeka, bireylerin ilgi alanlarına göre içerik sunarak bağımlılığı körüklüyor ve bu, uzun vadede ruh sağlığını tehdit ediyor” dedi.
UZMANLARDAN KONTROLLÜ KULLANIM ÇAĞRISI
Türkiye’de de yapay zekanın ruh sağlığı üzerindeki etkileri tartışıldı. Yapay zeka tabanlı uygulamalar, özellikle pandemi sonrası dönemde ruh sağlığı hizmetlerine erişimi kolaylaştırdı. Ancak bu araçların bilinçsiz kullanımı, özellikle gençlerde teknoloji bağımlılığına ve duygusal kopukluğa yol açabilir.
Yapay zeka destekli uygulamaların, profesyonel terapiye alternatif olarak değil, destekleyici bir araç olarak görülmesi gerektiği vurgulandı.
Yapay zekanın ruh sağlığı üzerindeki etkilerinin yaş gruplarına göre farklılık gösterdiğini belirtilerek, “Ergenlerde yapay zeka tabanlı oyunlar ve sosyal medya platformları, dopamin salınımını artırarak bağımlılık riskini yükseltiyor. Bu da anksiyete ve depresyonu tetikleyebilir” denildi.
Ebeveynlerin çocuklarının ekran sürelerini izlemesi ve yapay zeka destekli uygulamaların kullanımını sınırlaması gerektiğini önerildi.
ABD’deki Cleveland Clinic’ten Dr. Amy McCart, yapay zekanın ruh sağlığı hizmetlerinde devrim yaratabileceğini, ancak etik sorunlara dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Yapay zeka, hasta verilerini analiz ederken gizlilik ihlalleri riski taşıyor. Ayrıca, duygusal destek sunan botlar, kullanıcıların gerçek bir terapistle bağ kurmasını engelleyebilir” dedi.
McCart, yapay zeka araçlarının yalnızca lisanslı sağlık uzmanlarının gözetiminde kullanılması gerektiğini belirtti.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ VE TOPLUMSAL FARKINDALIK
Uzmanlar, yapay zekanın ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için kontrollü kullanımın şart olduğunu vurguladı.
Yapay zeka araçları, ruh sağlığı hizmetlerine erişimi artırmak için bir fırsat, ancak bu teknolojilerin kullanımı düzenlenmeli ve kullanıcılar bilinçlendirilmeli. Ayrıca, yapay zeka destekli uygulamaların gizlilik politikalarının şeffaf olması ve veri güvenliğinin sağlanması gerektiği belirtildi.
Ruh sağlığı, hassas bir alan. Yapay zeka, destekleyici bir rol oynayabilir, ancak profesyonel yardımın yerini alamaz.
Ebeveynlere, çocuklarının ekran sürelerini sınırlamaları ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için yüz yüze iletişimi artırmaları önerildi.
DSÖ, yapay zeka tabanlı sağlık uygulamalarının düzenlenmesi ve etik standartlara uygun geliştirilmesi için küresel bir çerçeve oluşturulmasını önerdi. Ayrıca, ruh sağlığı farkındalığını artırmak için eğitim kampanyalarının yaygınlaştırılması gerektiği belirtildi.
Yapay zeka, ruh sağlığı alanında devrim yaratma potansiyeline sahip olsa da, bilinçsiz kullanım ciddi riskler barındırdı.
Bilimsel araştırmalar ve uzman görüşleri, bu teknolojinin kontrollü ve bilinçli bir şekilde kullanılması gerektiğini açıkça ortaya koydu.