Bu da benim Balkon konuşmam

Seçim sonuçları, malumun ilanı oldu. Erdoğan’ın seçimi kazanması, bekleniyordu. Ama gönüllerdeki umut, birinci turda değil, ikinci tura kalıp, çıkmasıydı. Erdoğan, elini hızlı tuttu, olayı, birinci turda bitirdi. Bu plan, taa Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçildiği gün belliydi. O yıllarda konuşulan, Tayyip Erdoğan’ın, Turgut Özal gibi Çankaya’ya çıkmayı planladığıydı, bunu biliyorduk. Yeni bir şey değil. Ama her bildiğine şaşıran, Türk halkı, yeniden olanlara şaşırdı. 
Kusura bakmayın ama adı, Cumhuriyet olup da, kendisi Cumhuriyet olmayan ülkelerde, bu işler göstermeliktir. Saddam Irak’ında ve Esat Suriye’sinde, örnekleri bol bol var. Tıpkı demokrasiyi örnek gösteren, ancak demokrasi ile ilişkisi olmayan ülkeler gibi. Cumhuriyeti olmayan, böyle bir ülkenin başına geçen kişileri, Cumhurun başı olarak tanımlamayı, Abdullah Gül döneminden bu yana, bıraktım. Zaten Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanlığı’na, Cemil Çiçeği Meclis Başkanlığına atayan, o değil miydi? Bundan sonra ne farklı olacak ki? 
Şimdi önümüzdeki iki ay içinde, havuz medyası ve kaçan trene son anda atlayan, Aydın Doğan yayın organları, analizler ve kimin kazanıp, kimlerin kaybettiğini konuşup, bundan sonra neler olacağını tartışacak. Yani her zaman yaptıkları gibi, havanda su dövecekler. Bence, 12 yıldır olduğu gibi kaybeden Türkiye oldu ve ne yazık ki daha da kaybedecek. Zaten, bence artık sınırları içinde yaşadığınız yeni ülkenin adı da, Türkiye Cumhuriyeti değil, Anadolu Arap Cemahiriyesi. Bunu siz söylemeseniz bile, dünya artık, bizi bu gözlükle görüyor. Biz, ne yazık ki cehaletin, uygarlığa galebe çaldığı bu topraklar üzerinde, habire, yazıp çizecek, insanları uyardığımızı sanacağız. 
Aklımdayken, bu sonuçlar üzerine, siyasi parti liderlerinin istifa etmesini bekleyenler de, bence yanılıyor. Lider sistemi üzerine kurulu olan Türk siyasetinde, bedel ödemeyi beklemek de, safdillikten başka bir şey değil. Ama ben, herkes gibi havanda su dövmeyeceğim ve görevim olduğuna inandığım, bazı uyarıları, yazmaya devam edeceğim.
Her şeyden farklı olarak, gelecek konusunda bu ülkeye ve Erdoğan’a dışarıdan uyarılar var. Bunlardan biri Amerika’dan geldi. ABD Başkanı Obama, geçenlerde Irak’taki IŞİD milislerini bombalamakla ilgili yaptığı konuşmalarda önemli bir noktanın altını çizdi. Obama, New York Times gazetesine verdiği demeçte Halifelik çabalarına izin verilmeyeceğini söyledi. Bu uyarı yalnız Irak’taki IŞİD liderlerine değil, İslam âleminde kendi halifeliğini ilan etmeye hazırlanan Erdoğan ve yandaşlarına da bir mesajdı. 
Şu anda, bu topraklar üzerindeki ülke, bundan 20 yıl öncesine oranla ve Mustafa Kemal Türkiye’si kadar özgür ve bağımsız değil. Bir aşiret sistemine dönüşen ülkede lider olmanın, Kuzey Irak’ta, Barzani aşiretine lider olmaktan farklı bir şey olmadığını yazdım. Zaten şu andaki görüşmelerle de, onlarla, yani aşiret reisleri ile aynı düzeyde oldukları ortaya çıkmıştır. Bir terör örgütünün elinde rehin olan 49 diplomatının hesabını sormaktan aciz bir ülkede yaşıyoruz. Yunanistan’ın az sayıdaki adalarımızı işgale ses çıkaramayan bir ülke. Buna siz artık ülke diyemez ancak deseniz deseniz aşiret diyebilirsiniz. 
Ben, AKP’nin yaptığı açıklamaların tersine, ülkenin AKP yönetimi altında küçülüp, her sene, daha da bağımsızlığını kaybettiğine inanıyorum.  Düşünüyorum da, Arap ülkelerinde, bombalama ve karşılıklı kafa kesme olayları sırasında, onların kaçacak bir Türkiye’si vardı. Bir Gazze ve Filistin’e döndüğümüzde, acaba bizim kaçacak ve sığınacak neremiz olacak. Nereye sığınacağız. 
Yaptığı balkon konuşması, aynı Fatih camiinde okunan bir mevlit süreci gibiydi, Fatihalar ve dualar. Sanki seçim konuşması değil, Ramazan sonrası okutulan mevlidin dua kısmındaymışız gibi hissettim ne yalan söyleyeyim. Konuşmasında, altını çizdiği konuların bile ne kadar yanıltıcı olduğu ortada. Döne döne, bize oy verenler kaybetmedi dedi. Onların da Cumhurbaşkanı olacağını söyledi ama. Evet, ama onun bu sözlerinin ne kadar doğru olmadığını bu topraklarda yaşayanlar biliyor. Belli ki birileri, tarafsız olması veya en azından öyle görünmesi konusunda uyarmış kendisini. Zaten konuşmada onun yönetimi altında 11 senedir inleyen kişileri kandırmaya değil, dışarıdan kandırmaya çalıştığı ülke ve liderlerine yönelikti. Musevilere ve Hıristiyanlara Alevilere yönelik yaptığı ayırımcı tavırları tersine çevirir gibi konuştu. Onlar kanmadı ama herhalde içerde kananlar oldukça fazla. 
Son sözüm; Allah, kendisine acımayan bu ulusuma acısın, ne diyeyim. 

Yazarın Diğer Yazıları