Saray’da mehter çalmalı

Sevgili okurlarım; önce sizlere ne hikmetse bir türlü anlatılmayan, anlatılması istenmeyen ve Türkiye’nin de bir süre önce terk ettiği dünyadan bazı haberler vereyim. Sizler bu yazıyı okuduğunuz günün akşamı, ABD Başkanı Obama, Amerikan Kongresi birleşik oturumunda, yıllık geleneksel, “Birliğin Durumu”  konuşmasını yapacak. Bu yılki konuşma, her zamankinden biraz farklı olacağa benziyor.
Bana Beyaz Saray’dan, konuşma öncesi yollanan bilgi notunda, Türkiye’de sultancılık oynayanların hoşuna gitmeyecek başlıklar var. Belki bir konuşma yapıp, Obama’ya da destur çeker. Obama’nın konuşması, genellikle ekonomik ağırlıklı olacak. Ama konuşmada, dünya güvenliği konusunda da bazı laflar olacak. Ekonomik ağırlıklı kısımda yapmaya hazırlandığı bu girişimi, bir seçim taktiğini de yansıtıyor.
ABD Başkanı Obama, “Birliğin Durumu” konuşmasında, yeni bir varlık vergisi tesis edeceğini ve zenginden daha fazla vergi alınıp, bunun orta ve dar gelirli vatandaşlarının koşullarını geliştirmede yararlanılacağını açıklayacak. Mesela, bunlar arasında, zenginlerden alınan varlık vergisini, yüzde beş artırarak, yüzde 23’den yüzde 28’e çıkarmak. Mesela, varlıklarının toplamı 50 milyar doları geçen şirketlere, yeni vergiler koymak. Mesela, zenginlerin vergi vermeden, miras bırakmalarını sağlayan, yasal boşlukları doldurmak gibi.
Tabii bu tür çabalara, Meclis ve Senato’da çoğunlukta olan, Cumhuriyetçiler karşı çıkacak. Ancak genel sağlık sigortasında olduğu gibi, her karşı çıkışları onlar aleyhine olup, yeni bir Demokrat Başkanın önünü açabilecektir. Mesela, beklendiği gibi, muhaceret yasasında, Beyaz Saray’ın kaçak göçmenlerle ilgili kararı, Cumhuriyetçiler hanesine, aleyhte bir çentik oldu. ABD’de yaşayan kaçakları, yasal duruma getirerek, yeni kendine oy verecek seçmenler yarattı. Konuşmada, güvenlik ve IŞİD radikal İslam tehlikesi konusunda da birkaç söz olması bekleniyor. Şu anda Türkiye’de eğitilecek Suriyeli muhalifler konusu da onaylanmış bulunuyor.
Söz ABD’den açılmışken, bir de bizi ilgilendiren kararlarına bakalım. Daha önce sizlere, ‘sınırlarını koruyamayan devletlere devlet denmez, aşiret denir’ diye yazmıştım. Artık sınırlarımızı koruyamadığımız ve aşiret olduğumuz, Amerika tarafından da tescillendi. Geçen hafta, Washington’daki yabancı basın merkezinde, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcü yardımcısı Marie Harf, Türkiye’nin sınırlarından geçen teröristleri kontrol için Washington’da, ABD Adalet Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, İç Güvenlik Bakanlığı, Merkezi İstihbarat Örgütü (CIA), Ulusal Terörizmle Mücadele Merkezi (NCTC) elemanlarından bir çalışma grubu oluşturulduğunu ve Türk sınırından geçişleri denetlediklerini anlattı.
Tabii bu grup sınırda olmazsa, olup bitenden haberi de olamaz. Sözcünün açıklıkla söylemek istemediği nokta, aynı grubun Türk sınırında da faaliyet gösterdiği gerçeği. Amerikalı sözcü Harf’ın lafları aynen şöyle; (I would say a few things. The State Department has worked with an interagency team that includes folks from either the Department of Homeland Security, the Department of Justice, CIA, NCTC, really the people that focus on how you prevent people from getting across borders when you don’t want them to, to work with our partners to put in place better practices.) Bu arada ABD, Rusya’ya karşı Boğazları kontrol için Çanakkale’ye de bir konsolosluk kurmaya karar verdi. Sınırını kollayamayan Boğazları da koruyamaz diye her halde. Adana’daki konsolosluk da büyütülüyormuş. Yakında Kaç-Ak Saray’a da Amerikan bayrağı çekerler herhalde. Çünkü Saray’ın yanına Amerikan Büyükelçiliği taşınıyormuş.
Söz Saray’dan açıldı ya, bu lüks merakı; parası olmadan borç para ile pahalı araba kullanmak isteyen, etrafa hava için cep telefonu değiştiren, eve ekmek götüremese bile, Amerikan sigarası içen milletimizin karakterini yansıtıyor. Gösteriş merakı. Olmayan kültür ve bilgi ile etrafa hava atmak. Ama gerçek içte bir birikimin olmayışı. Kültür ve görgü, Şarklı ve Arap, gösteriş şatafat, cila, Avrupa. Şimdilerde merdivene asker dizip de oradan şatafatla inmeyi, devlet adamlığına bağlamayın.
Mesela, o merdivende bence, bir Türk devleti olan Timurlenk’in de askerleri olması gerek. Mesela, senaryo ve dekor tam olsun diye, bando yerine, Mehter çalması gerek, işte o zaman tam olur. Mehter hani seçimde kullanılan yürütme marş, Dombra’yı da çalarsa, eh o zaman tadından doyum olmaz.
 

 

Yazarın Diğer Yazıları