Yeniçağ Gazetesi'nin bugünkü manşeti...

Gazetemizi okumak için tıklayınız...
RANT İNSAN HAYATINDAN DAHA ÖNEMLİ GÖRÜLÜYOR
İnşaat Mühendisleri Odası, İstanbul'da belirlenen 470 Deprem Toplanma alanının birçoğunun imara açıldığını belirterek, "Bu alanlarda AVM'lerin, lüks konut ve ofis binalarının yükselmesi, rantın insan hayatından daha fazla önemsediğini göstermektedir" açıklaması yaptı.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Yo netim Kurulu Başkanı Nusret Suna, İМО İstanbul Şube Başkanı Sinem Kolgu, İMO Yönetim Kurulu Sekreter üyesi Evren Korkmazer, İMO İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu İkinci Başkan Özer Or'un katılımıyla İstanbul'da 6.2 büyüklüğündeki depreme ilişkin basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, "TBMM Kahramanmaraş Depremleri Araştırma Komisyonunun 2023 tarihli raporuna göre ülke çapında 6-7 milyon konutun acilen dönüştürülmesi gerekmektedir. İstanbul özelinde ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yaklaşık 600 bin konutun çok riskli olduğu ifade edilmekte, toplamda ise 1,5 milyon konutun dönüşmesi gerektiği belirtilmektedir. Denilebilir ki depremlere hazırlık çalışmalarının başında gelen yapı stokunun iyileştirilmesi konusunda Marmara Depreminden bu yana geçen 25 yılda, kayda değer bir ilerleme sağlanamamıştır" denildi. Açıklamada, "Rant odaklı imar düzeni ile yapılaşmada kuralsızlığın, denetimsizliğin ve cezasızlığın hakim olması kaçak yapılaşmanın önünü açmakta bunun sonucunda da imar afları gündeme gelmektedir. Unutulmamalıdır ki halkın can ve mal güvenliğiyle doğrudan ilgili olan deprem riskine karşı tedbir almak, bu hususta gerekli denetimleri yapmak siyasi iktidarın, merkezi ve yerel yönetimlerin sorumluluğudur" tespitinde bulunuldu.
Sorunları çözüm yerine sürekli artan yeni problemlerin ortaya çıktığı belirtilen açıklamada şunlara yer verildi: Bu sorunlardan ikisi "Deprem Toplanma Alanları" ve "Birinci Derece Acil Ulaşım Yolu"dur. Marmara Depreminden sonra başta İstanbul olmak üzere deprem tehlikesi bulunan kentler de insanların depremin hemen sonrasında toplanacağı alanlar tespit edilmiş ve bu alanlar yapılaşmayı kapatılmıştı. Örneğin İstanbul'da Geçici Iskân Alanı olarak da adlandırılan 470 Deprem Toplanma Alanı belirlenmişti. Ayrıca 562 cadde depremden hemen sonra kullanılmak üzere "Birinci Derece Acil Ulaşım Yolu" olarak tespit edilmişti. Aradan geçen 25 yılda Deprem Toplanma Alanlarının pek çoğunun imara açıldığı, acil ulaşım yolu olarak belirlenen pek çok güzergâhta ise parklanmaya izin verildiği pek çok kez kamuoyuna yansıdı. Nitekim son İstanbul Depreminde, toplanma alanlarına ulaşmaya çalışan yurttaşların karşılaştıkları inşaat manzaraları açıkça görülmüştür. Deprem toplanma alanları, üzerinde geçici barınma alanlarının kurulabileceği, elektrik, su, ısınma, duş, tuvalet gibi temel ihtiyaçların karşılanabileceği altyapıya sahip büyük ve geniş alanlar olarak tarif edilmektedir. Deprem tehlikesi altında olduğu bir kez daha hatırlanan 16 milyonu aşkın nüfusuyla İstanbul'da, 1999 yılında belirlenen alanların bile yetersiz kalacağı açıkken, bu alanlarda AVM'lerin, lüks konut ve ofis binalarının yükselmesi, ne yazık ki, kamusal alanların rant kaynağı olarak değerlen dirildiğini, rantın insan hayatından daha fazla önemsediğini göstermektedir.
Dünya çapında en sorunlu trafiğe sahip kentlerden biri olan İstanbul’da deprem sonrası müdahale olanaklarının önündeki en ciddi engel ulaşım olarak öngörülmektedir. Birinci Derece Acil Ulaşım Yołu, deprem sonrası ilk müdahale, acil tıbbi hizmetlerin ulaşımı ve yardım malzemelerinin belirlenen alanlara ulaştırılması gibi konularda hayati öneme sahiptir. Ancak ne yazık ki bu yollardan bazıları kapatılmış, bazı yollar da otopark haline getirilmiştir. Son yaşanan depremde bile, trafik sorununun adeta bütün kentte trafiği felç etmeye yaklaştığı göz önün de bulundurulduğunda beklenen büyük İstanbul Depremi sonrası neler yaşanabileceğini tahmin etmek güç değildir.
Marmara Depreminin üzerinden geçen 25 yılda alınmayan tedbirlerin bedelini 6 Şubat Depremlerinde 50 binden fazla yurttaşımızı kaybederek acı bir şekilde ödedik. Depremin etkilediği 11 kentte bugün hâlâ yaşam normale dönemedi. 17 Ağustos'un ardından geçen bunca zamandan sonra 6 Şubat Depremlerinin hemen ardından, yine depreme karşı hazırlıklı olunması konusunda benzer konular tartışıldı, kentlerimizin afetlere karşı hazırlıksızlığı tüm çevrelerce açık bir şekilde görüldü. Ancak 6 Şubat Depremlerinin üzerinden geçen iki yılda deprem yine unutuldu. İstanbul başta olmak üzere kentlerimizin depreme hazırlık çalışmaları hala olması gereken kapsam ve hızın oldukça gerisindedir.
