Yerlerde sürünen televizyon yayını

Bugün değişik bir konuyla başlayacağım.

Hani bazı sivil toplum kuruluşlarının değil de sade vatandaşın sahiplendiği "19:19'da balkon ve camlardan İstiklal Marşı okuma" etkinliği başarıyla uygulandı. Ancak, kimi sosyal demokrat elemanlar ise bu etkinlikte sınıfta kaldı.

Mevzilendim

Önce oturduğum yerle ilgili bilgi vereceğim.

Karşımda 4 tane televizyon çalışır vaziyetteydi.

Adeta dört yol ağzında gözlem yapabilecek bir konumdaydım.

Bazı diyanet denetimli kanallardan bahsetme gereği duymuyorum. Bunları zaten devre dışı bırakmıştım.

En önemli rezilliği nerede yakaladım diye sorarsanız Halk TV'yi tek geçerim.

Bu kanal ufuksuzluktan ve teknik açıdan "gemiyi yüzdürecek" bir ekibe hala kavuşamadı. Böylesi bir ekiple saat 19:19'da  izleyenen kimseyi tatmin edemedi.

Halk TV'yi ilk kınayan da Ankara'dan arayan bir profesör dostumdu. Daha sonra bir kaç telefon daha buna dahil oldu.

Dikkat çekici olanlardan biri de eski bir THY çalışanıydı. Ağzına geleni sıraladı, "Eğer şu andaki kızgınlığım geçmezse Halk TV'yi bir daha seyretmeme kararındayım" diyerek telefonu kapattı.

Cep telefonumdan kolayca ulaşabilen epeyi kişiye cevap verebildim. Ancak salondaki sabit telefona da bakabilecek durumda değildim.

Netice

Ruhu çoktan emekliye kalmış bir ekran nereye kadar gidebilecek. İşte bunun cevabı zor.

Konuyu iki sözle kapatacağım. Biri bizden:

"Muhtacı himmet dede,

Kaldı gayrı himmete..."

Diğeri de 2. Dünya savaşının ünlü komutanlarından General Patton'a ait:

"Savaşı çavuşlar kazanır!"

Günün kahramanı

Böyle önemli günün yayıncılık kahramanı da kesinlikle NTV idi. En başta da Ahmet Yeşiltepe gelmekte.

Bu hatasız kanal, bu övgüyü gerek hazırlık, gerek sunum olarak çoktan haketti.

Ya tedbirler

Galiba salgın tehlikesine karşı uyulan tek kural maske uygulaması Yılmaz Erdoğan'lık. Hani bazılarına tam uygun rol, kimileri için hazır rol.

Tek sorun adamın burnunun hiç bir kalıba uymaması. Mutlaka özel imalat olacak, sayzı ise 6XL...

Herhalde Mesut'u tarif ettiğimi şıp diye anladınız

Fırsat buldular

Ramazan boyunca TRT Müzik'teki  kimi "örümcek kafalılar"ın kimi niyetleri belli oldu.

Meşreplerine uygun yayınları ekrana sürdüler.

Bunlarden Yusuf İslam taklidi birinin Londra konseri aktarıldı. Adını bile sonradan öğrendiğim Sami Yusuf'un ilginç yanı, kullandığı enstürmanlardı.

Santur Orta Asya'dan kalma Türk sazıydı. Çift bağlama olanı da merhum Özay Gönlüm'ün "Yaren"ini hatırlattı.

En enterasanı da üç ülkenin "O bizim" deyip sahiplendiği "Sarı Gelin" türküsüydü...

Koordinatöre uyarı

TRT Müzik'in Genel Koordinatör'ü için sonra daha önemli uyarılarım olacak.

Göreve gelir gelmez bazı programlar türedi. Ahmet Koç'un tamamı enstürmantal yapım nereden çıktı?

Aynı şeyi Aheste için söylemek mümkün. Yaprak Sayar ile Ünal Zorer'in birbirini uygun görmesi kimin aklı?

Bu kadar gayrı ciddiliği çözebilmek mümkün değil.

Günün sözü:

Yalancı, yanılttığından çok daha fazla yanılır. Ali Suad

 

dfs-004-001-011-001-001-001-002.jpg

Yazarın Diğer Yazıları