Yusuf Akçura 1876’da Simbir’de doğdu. 1895’te;Harbiye Mektebi’ne girdi. Türkçülük hareketlerine katıldığı için askerlikten uzaklaştırılıp sürgüne gönderildi. Bir arkadaşıyla birlikte Paris’e kaçtı. Orada Siyasi İlimler Okulu’nda okudu.
Türkçülük fikirlerini yaymak için1905’te Rusya’ya gitti. Kazan’da tarih, coğrafya veTürk edebiyatı dersi okuttu.Meşrutiyetin ilanından sonra cezasının kaldırıldığını öğrenince İstanbul’a döndü. İstanbul’da Türk Derneği’ni kurdu. Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’ya geçerek Millî Mücadele’ye katıldı. Türk Tarih Kurumu başkanlığında bulundu, bir süre milletvekilliği yaptı. 1925’teaçılan Ankara Hukuk Mektebi’nde siyasî tarih hocalığına başladı, 1931’de Atatürk tarafından Türk Tarih Kurumu’nu kurmakla görevli bilim adamları arasında yeraldı ve 1932’de buranın başına getirildi. 1933 Üniversite Reformundan sonra İstanbul Üniversitesinde Siyasi Tarih profesörlüğü de yaptı. 1935’te İstanbul’da öldü.

Edebi Kişiliği:
- Harbiye yıllarında Necip Asım’ın, Veled Çelebi’nin,Bursalı Tahir Bey’in Türkçülüğe ait yazıları ile İsmail Gaspıralı’nın Bahçesaray’da yayımlanan ve bir ara İstanbul’da da dağıtılan Tercüman Gazetesi Türkçülük fikirlerinin oluşmasını etkiledi.
- Yusuf Akçura, bu makalesiyle yüzyılın ilk yarılarında İstanbul’da Mekteb-i Tıbbiye öğrencileri arasında etkili olmaya başlayan Türkçülüğü sistematik olarak ilk kezortaya koydu. Bu nedenle “Üç Tarz-ı Siyaset” Türkçülüğün manifestosu kabul edilmektedir.
- Yusuf Akçura, sanatçı kimliğinden çok, siyaset adamı kimliğiyle öne çıkar. O, ömrü boyunca Türkçülük fikrine sadık kalmıştır. Sosyalist fikirleri de yakından tanıyan bir insan olarak, bu fikirleri Türkçülük fikriyle bağdaştırmaya çalışmıştır. Akçura’nın Türkçülüğü, Balkanlardan Çin’e kadar çeşitli ülkeleri kapsamaktadır. Osmanlı Devleti ise Türk dünyasının ancak bir parçasıdır.
- Akçura, tarih araştırmalarında faydacılığa taraftardır.Birinci Türk Tarih Kongresi’nde sunduğu tebliğde “Tarih, soyut bir ilim değildir. Tarih hayat içindir. Tarih milletlerin, kavimlerin varlıklarını korumak, kuvvetlerini ortaya çıkartmak içindir.” demiştir.
Eserleri:
- Düzyazı:Üç Tarz-ı Siyaset, Mevkufiyet Hatıraları, Rusya’daki Türk Tatar Müslümanların Şimdiki Vaziyeti ve Emelleri, Osmanlı İmparatorluğunun Dağıima Devri, Türk Yıllığı
Yusuf Akçura veya Kazanlı Yusuf Akçura (Tatarca:Yosıf Aqçura; 2 Aralık 1876 Simbir – 11 Mart 1935,İstanbul),Türkçülük akımının önde gelen temsilcilerinden olan Tatar asıllı Türk yazar ve siyasetçi.
Türk Tarih Kurumu’nun kurucu üyelerindendir. TBMM’de 2., 3. ve 4. dönem İstanbul milletvekili, 5. dönemde 1935’te Kars milletvekili olarak mecliste yer almıştır. 1904 yılında yayımladığıÜç Tarz-ı Siyâset adlı makalesi Türkçülük akımının manifestosu kabul edilir.
2 Aralık 1876tarihindeMoskova’nın doğusundakiUlyanovsk’ta (eski adıyla Simbir) dünyaya geldi.Kazan’a göç etmişKırım Türkleri’nden aristokrat bir ailenin mensubu idi. Babası çuha fabrikası sahibi fabrikatör Hasan Bey, annesi Yunusoğulları’ndan Bibi Kamer Banu Hanım idi. 2 yaşında iken babasını kaybetti.
Annesinin kaza geçirip yatılık olması üzerine 1883’teİstanbul’a göç ettiler.Annesi, İstanbul’da Dağıstanlı Osman Bey ile evlendi. Osman Bey, Yusuf’un eğitimi ile yakından ilgilendi, onu asker olmaya teşvik etti.
Kuleli Askeri Lisesi’nde öğrenim gördükten sonra1895yılındaHarp Okulu’na girdi. Harbiye yıllarındaNecip Asım Yazıksız’ın,Veled Çelebi’nin,Bursalı Tahir Bey’inTürkçülükfikrine ait yazıları ileİsmail Gaspıralı’nınBahçesaray’da yayımlanan ve bir araİstanbul’da da dağıtılan Tercüman Gazetesi Türkçülük fikirlerinin oluşmasını etkiledi.1897yılında Malumat Dergisi’nde yayımladığı “Şehabettin Hazret” adlı ilk makalesini Rusya Türkleri ile Osmanlı Türkleri’ni tanıştırma amacıyla kaleme aldı.

Fizan Sürgünü
Okulun 2. sınıfında ikenTürkçülükhareketlerine katılmaktan dolayı 45 gün ceza aldı. Erkân-ı Harbiye sınıfına ayrıldıktan sonra askeri mahkeme tarafından müebbet olarakFizan’a sürgün edildi ve askerlikten uzaklaştırıldı. Fizan’a sürgün edilen diğer 83 kişi ile beraber1899yılındaTrablusgarp’a ulaştı. Onları Fizan’a gönderecek yol parası bulunamadığından Trablusgarp’ta hapsedildiler.İttihat ve Terakki Partisi’nin girişimleri sonucu bir süre sonra şehir içinde serbest dolaşma izni aldı ve bazı resmi görevler aldı. Aynı yıl, kendisiyle birlikte sürgün edilmiş olanAhmet Ferit BeyileFransa’ya kaçtı.
Paris yılları
Paris’te üç yıl Siyasal Bilgiler Okulu’na devam etti. Türkçülük fikirleri yaşamının bu döneminde olgunlaştı. Okulda, Albert Sorel gibi ulus öğretisinin üzerinde ısrarla duran profesörlerden ders aldı. Eski birJön Türkolan Türk mülteci Dr.Şerafettin Mağmumi’nin telkinleri de onun görüşlerinde etkili oldu. “Osmanlı Devleti Kurumlarının Tarihi Üstüne Bir Deneme” adlı tezini vererek okuldan, üçüncülükle mezun oldu.
Kazan yılları
1903 yılında,İstanbul’a dönmesi yasak olduğu için amcasının yanınaKazan’a gitti ve dört yıl kaldı. Tarih, coğrafya, ve Osmanlı Türk Edebiyatı öğretmenliği yaptı.Ahmet Rıza’nın çıkardığıŞura-yı ÜmmetveMeşveretgazetelerinde adsız yazıları yayımlandı.
Kazan’da iken yazdığı ve onu Türk siyasal hayatında meşhur edenÜç Tarz-ı Siyâsetisimli dizi makalesi1904yılında Mısır (Kahire)’da yayımlanan “Türk” adlı gazetede çıktı.
İstanbul’a geldiği1908yılına kadar Kazan’da siyasal ve kültürel faaliyetlerde bulundu. Türkçülük fikrini yaymak üzere “Kazan Muhbiri” adlı bir gazete çıkardı. Gaspıralı İsmail Bey,Alimerdan Bey,Abdürreşit Kadı İbrahimofgibi Türkçülerle birlikte1905yılında “Rusya Müslümanları İttifakı” adında bir parti kurdu.Kuzey Türkleribu parti sayesinde ilk kez Rus meclisiDuma’ya temsilci gönderdi. Akçura, seçimler bitene kadar hapiste tutulmuştu.
1907yılında Rusya’da meclis dağıtılmış, kanunlar Rus olmayanlar aleyhine değişmişti. Bu gelişmelere karşı yayın yapan Akçura tutuklanmak için arandığı sıradaOsmanlı Devleti’ndeII. Meşrutiyet’in ilan edildiğini öğrendi. Bunun üzerine işlerini tasfiye edip1908yılının Ekim ayındaİstanbul’a gitti.
İstanbul’da siyasi faaliyetleri
İstanbul’a geldikten sonraDarülfünun’da veMülkiye Mektebi’nde tarih dersleri verdi. Bütün ısrarlara rağmenİttihat ve Terakki Partisi’ne girmedi.25 Aralık1908tarihinde İstanbul’da,Ahmet Mithat,Emrullah Efendi,Necip Asım,Bursalı Fuat Raif,Feylesof Rıza TeyfikveAhmet Feritile birlikteTürk Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı. Türk milliyetçilik esasına dayalı ilk dernek olan Türk Derneği’nin ömrü kısa oldu, yerine18 Ağustos1911tarihindeTürk Yurdu Derneğikuruldu.Mehmet Emin,Ahmet Hikmet,Ağaoğlu Ahmet,Hüseyinzade Ali Bey,Akil Muhtarile birlikte kurucular arasında yer aldı ve derneğin yayın organı olanTürk Yurdu Dergisi’ni 17 yıl boyunca idare etti.1912yılında kurulanTürk Ocağı’nın kuruluşunda da etkin rol aldı.
Rusya’daki Türklerin haklarını korumak için 1916 yılında Rusya Mahkumu Müslüman Türk-Tatarların Hukukunu Müdafaa Cemiyeti’ni kurdu. Çeşitli Avrupa ülkelerinde Rusya’daki Türklerin haklarını dile getiren konferanslar verdi.1918yılında Rusya’daki Türk esirleri kurtarmak içinHilâl-i Ahmer Cemiyeti(Kızılay) temsilcisi olarak Rusya’ya gitti ve bir yıl kaldı.
Millî Mücadele Yılları
1919 yılında yurda döndüğünde arkadaşıAhmet Ferit’in kurduğu siyasi bir parti olanMillî Türk Fırkası’na katıldı. Aynı yılın sonunda İngilizler tarafından tutuklandı.1920yılında hapisten çıkınca Ahmet Ferit Bey’in eşiMüfide Ferit’in kız kardeşi Selma Hanım ile evlendi ve Millî Mücadele’ye katılmak üzere Anadolu’ya geçti. Hariciye Vekâleti’nde Genel Müdür olarak görev yaptı.1923yılında İstanbul mebusu seçilerek meclise girdi. Kurtuluş Savaşı sonrası TBMM adına İstanbul’u İtilaf Devletleri temsilcilerinden teslim aldı.

Tarih Çalışmaları
1925yılında Ankara Hukuk Mektebi’nde siyasi tarih dersleri vermeye başladı.Mustafa Kemal’in kültür ve siyaset danışmanı olarak çalışmaktaydı.1931yılında Mustafa Kemal tarafındanTürk Tarih Kurumu’nun kuruluşunda görevlendirildi ve ertesi yıl kurumun başına getirildi.Birinci Türk Tarih Kongresi’ni yönetti.1933yılındaki Üniversite Reformundan sonraİstanbul Üniversitesi’nde Siyasi Tarih profesörü oldu.
Karsmilletvekili iken11 Mart1935tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucunda İstanbul’da öldü.Edirnekapı Şehitliği’ne defnedildi.
Görüşleri
Türkçülük akımının manifestosu olarak kabul edilen32 sayfalıkÜç Tarz-ı Siyâsetmakalesinde Akçura,Osmanlı İmparatorluğu’nun tekrar toparlanabilmesi için üç ana görüşün bulunduğunu (Osmanlıcılık,İslamcılık,Türkçülük) ve bunlar arasında en uygununun Türkçülük doktrini olduğunu savundu.Osmanlıcılığı artık uygulanamaz olarak değerlendirip reddetti. İslam’ın ise Türkçülükte karşılığı bulunmayan “kuvvetli teşkilât ve heyecan” sahibi olduğunu ifade edip, İslam’ın Hristiyanlık örneğinde olduğu gibi içinde milliyetlerin gelişmesine izin verecek şekilde değişmesi gerektiğini savundu.
Türkçülüğün bir diğer kurucu babası olarak değerlendirilenZiya Gökalp’ın devletçi milliyetçiliğinden farklı olarak, alt sınıfların entegre edilmesini ön gören sosyal içerikli, “burjuva” türü bir milliyetçilik tasarladı.
Birinci Türk Tarih Kongresi’nde sunduğu tebliğden: "Tarih mücerret bir ilim değildir. Tarih hayat içindir; Tarih milletlerin, kavimlerin varlıklarını muhafaza etmek, kuvvetlerini inkişaf ettirmek içindir."
Yapıtları
- Mevkufiyet Hatıraları, Matbaa-i Kader, İstanbul, 1904
- Eski “Şuray-ı Ümmet”te Çıkan Makalelerimden, Tanin Matbaası, İstanbul, 1911
- Türk, Cermen ve Islavların Münasebat-ı Tarihiyeleri, Kader Matbaası, İstanbul, 1914
- Muasır Avrupa’da Siyasi ve İctimai Fikirler ve Fikri Cereyanlar, Maarif Vekaleti Neşriyatı, İstanbul, 1923
- Türk Yılı 1928, Yeni Matbaa, İstanbul, 1928
- Zamanımız Avrupa Siyasi Tarihi (6. Tedris Senesi), Ankara Hukuk Mektebi Neşriyatı, Ankara, 1930
- Zamanımız Avrupa Siyasi Tarihi (5. Tedris Senesi), Ankara Hukuk Mektebi Neşriyatı, Ankara, 1930
- Zamanımız Avrupa Siyasi Tarihi (4. Tedris Senesi), Ankara Hukuk Fakültesi Neşriyatı, Ankara, 1933
- Osmanlı Devletinin Dağılma Devri, Türk Tarih Kurumu, İstanbul, 1940
- Türk Milliyetçiliğinin Kökenleri
- Üç Tarz-ı Siyâset
