Anti estetik

Estetik, güzellik duygusu ile ilgili olan durumdur. Kusurlu bir organı düzeltmek veya güzelleştirmek amacıyla uygulanan yöntemler bütünü olarak da tanımlanabilir.

Estetik hep vardı. Neydi bunlar; Burun boyutu, şekli. Kulak kepçeliği. Yanık izleri, yaralanma izleri. Benler. Yani kişinin hayatının gidişatını kötü etkileyebilecek olan, psikolojisini bozan kusurlar. Bunlara operasyonlarla müdahale edilirdi. Hâlâ da yapılmakta.

Ama ben bu estetiklerden bahsetmeyeceğim. Estetiğin tamamen keyfi bir şekilde, zorunlu olmadığı hâlde yaptırılmasından bahsedeceğim. Erken yaşta veya yanlış kişilere yaptırılmasından ve bu durumun gitgide tehlikeli bir hâl almaya başlamasından bahsedeceğim.

Şahsım adına fiziğin, kimya kadar önemli olmadığını düşünüyorum. Çok basit örneklendirelim. Güzel bir kız veya yakışıklı bir erkek ele alalım. İçlerine rahatsız edici karakterler koyalım. Mesela kabalık, şımarıklık, cimrilik, kötü alışkanlık, cehalet. Cazibesini hemen kaybediverir. Belki kara kaşı, kara gözü için birkaç kere şans verilir ama sonunda kaçış. Tam tersini düşünelim. Sıradan bir görsel fakat harika bir karakter, seni çeker… Buradan çıkan tek sonuç, kalbimizin ve aklımızın güzelliğinin yüzümüzün güzelliğinden çok daha kalıcı etki bırakacağıdır. Bir insan için, ilk görüşte yarattığı izlenim haricinde, ‘Sadece estetik olduğu için kabul görür’ mantığı yürütülemez. O zaman kişinin psikolojisini etkileyecek bir bozukluğu olmadığı sürece, orijinal halini, mevcudunu, gerçeğini değiştirmesi yalandır. Başta kendini, sonra etrafındakileri kandırmaktır.

Çok ciddi bir sorunla karşı karşıyayız. Estetik deryası olduk. Büyük şehirlerde estetikçi eli değmemiş birey kalmadı. Yaş almış kadınlar bitti, liseli kızlar başladı, liseli kızlar bitti, erkekler başladı. Yayılma hızına yetişilemiyor. Ben bile tamamen karşıyken, tüm kafamı yenilettim. Saç boya (anlaşılmasın diye beyaza boyatıyorum), yer yer peruk. Burnumu kaldırttım, kaşımı ektirttim, alt dudağımla üst dudağımın yerini değiştirttim. İlaçlı iç dış yüz germe, demezobotoxtatyon, soyma, yakma, gümüş iğneli altınlatma. Gençlik açısı, buz friksiyon, lazerle ışınlanma… Ama benim bahanem var. Yaşlılık. Yaşlanınca orijinali bozmamak kaydıyla ufak tefek müdahaleler yaptırmak anlaşılabilir. İyi niyetle yaptırıyorum. Çocuklarımla arkadaş gibi olmak istiyorum (Tip olarak). Geçen gün trafik polisi kimliğimi görmek istedi. Ehliyetim olduğuna inanmadı. Benim yaptırdıklarım normal, mantıklı, gerekli… Ama zaten her şeyleri doğal haliyle güzelken, gençken, dudağını yanağını iki, üç, dört katına çıkartmak neyin nesi? Hafif hafif korkmaya başladım bu gidişattan.

Sadece şikâyet etmeyi sevmiyorum. Çözüm önerilerine kafa yoruyorum. Şunları buldum; fotoğraflarımızı koyduğumuz sosyal medya alanlarında, zevklerimizi, okuduklarımızı, inandıklarımızı, beğendiklerimizi paylaşabiliriz. Bunlara filtre veya fotoshop yapmakla uğraşmamıza da gerek kalmaz. Sadece fiziğini paylaşanları takip etmeyip, mana içermeyen gönderilere kırmızı kalp (like) atmayabiliriz. Kendimizi olduğumuz gibi sevmeye çalışabiliriz. Ya da hayatımızdaki insanları olduğu gibi sevmeyi deneyebiliriz. (Kendisini güzeltip, sevgilisini çirkin bulanlara!)

Herkes birbirine benzemeye başladı. Burun, ağız, çene proporsiyonu sabitlendi. Bakışlar aynı… Alınlar, yazı yazmaya müsait, dümdüz. Kağıttan daha pürüzsüz. Yaşlanamadan öleceğiz. Yaşlı ölsek de cesedimiz yakışıklı olacak.

Sağlık estetiktir. Zekâ estetiktir. Merhamet estetiktir. Spor yapalım, enerjik, duyarlı olalım. Gözlerimiz parlasın, neşe, huzur saçalım. Karakteristik özelliklerimizi besleyelim. Çünkü artık güzellik gelip geçici değil. Kalıcı. Çok olan değersizdir. Yüzünüzde nur olsun, altın oran değil.

Geçen Madrid’de arkadaşlarla oturuyoruz. Şöyle bir çevremize baktık. Kimse yapılmamış! Casa de Papel gibi. Kalbim çarpmaya başladı. Dedim; “Gerçek burun, gerçek dudak!”. Hiç de kötü değil. Hatta çok şık. Herkes şahsına münhasır. İçim cız etti. Güzelleşmek uğruna ne kadar çirkinleştiğimizi, sıradanlaştığımızı fark ettim. Kukla gibi olduk.

Son olarak yine çocuklara döneceğim. Düşünsenize anneniz değişiyor. Bir gün dudağı yok, öbür gün üç tane var. Şok! O değişime şahit olan ergenlerin yerinde olmak istemem. Psikolojik deprem... Yalvarırım dikkat edelim. Hamleleri insaflı yapalım. Sadece estetik konusunda üniversite bitiren, operatör doktorları tercih edelim. Onlara istediğimizi empoze etmeyelim. Sadece mevcudu korumalarını söyleyelim. Olmazsa olmazlar varsa, onlara güvenip tabi olalım.

‘Güzelliğin beş para etmez, bu bendeki aşk olmasa’ diyelim... İç güzelliğimizi estetikleyelim. Güzel suratlı insan değil, güzel insan olalım...

Gençlere tüyo: Evleneceğiniz insanların bebeklik, çocukluk fotoğraflarını isteyin, şimdiki halleriyle mukayese edin:)

Yazarın Diğer Yazıları