Beş beyitte Mehmet Akif

Beş beyitte Mehmet Akif

Mehmet Akif:

"Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma//Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecek?" derse de bu vefakâr millet Akif''i hiç unutmadı. Özellikle vefat yıl dönümlerinde onu rahmetle anmaktadır. Ve inşallah sonsuza dek de anmaya devam edecektir. Dolayısıyla biz de bugün "Safahat"tan seçtiğimiz beş beyitle Akif''in düşünce dünyasına temas ederek onun rahmetle anılmasına vesile olmaya çalışacağız.

1-"Allah''a dayan, sa''ye sarıl, hikmete râm ol//Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol."

Şair diyor ki "Çalış, Allah''a güven, sonuca da rıza göster. Yol budur, başka çıkar yol bilmiyorum."

Beyitte anahtar ifade "sa''ye sarılmak"tır. Yani öncelikle çalışacağız, sonra da Allah''a güveneceğiz. Çünkü Allah çalışanın emeğini zayi etmez.

Mehmet Akif''in üzerinde ısrarla durduğu konuların başında "çalışmak" gelir. Zira Kur''ân-ı Kerim''de "İnsan için kendi sa''yinden (çalışmasından) başka bir şey yoktur" buyrulur. Dünyamız da ahiretimiz de çalışmamıza bağlı. Çalışacağız, Allah''ın emeğimizi zayi etmeyeceğini bileceğiz ve sonucu da baş tacı edeceğiz. Çıkar yol budur.

2-"Fakat ahlâkın izmihlâli en müthiş bir izmihlâl//Ne millet kurtulur, zîrâ, ne milliyet, ne istiklâl."

Fert için sağlık ne ise toplum için ahlâk da odur. Yani hasta adam nasıl yatağa mahkûmsa ahlâkî değerlerden mahrum bir toplumun da ayakta kalması mümkün değildir. Bunun içindir ki Mehmet Akif, ahlâk ortadan kalkarsa ne millet kalır, ne istiklâl, diyor. Meseleye tersinden bakarsak, milletin ayakta kalıp bağımsızlığını koruyabilmesi ahlâkın varlığına bağlıdır, diyebiliriz.

3-"Hâlık''ın nâ-mütenâhî adı var, en başı: Hak//Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak."

Sosyal hayatın temeli hak ve adalettir. Toplumda hak ve adalet mekanizmaları düzgün işlemezse yani terazinin ayarı bozuksa maalesef, çoğunluk güçlünün yanında yer almak zorunda kalıyor. Ve fakir fukara, garip gurebâ da altta kalıp eziliyor. Böyle bir ortamda halkı ezenleri hakka ve adalete davet edebilmek önemlidir. Esasen toplumun ayakta kalabilmesi bu tip cesur ve hakperest insanların varlığına bağlıdır. Bu sebeple Akif "Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak" diyor.

4-"Sen! Ben! Desin efrâd, aradan vahdeti kaldır//Milletler için işte kıyamet o zamandır."

"Tefrika" (ayrılık, nifak), cemiyeti kurt misali için için kemiren bir illettir. Birlik-beraberlik nasıl toplumu ayağa kaldırıp yüceltirse tefrika da aksine darmadağın eder, hatta yerin dibine batırır.

Her zehrin bir panzehri vardır. Toplumu zehirleyen "tefrika"nın panzehri de "birlik-beraberlik"tir. Birliğimizi, dirliğimizi bozan ne varsa ayağımızın altına alıp çiğnemeliyiz. Akif''in ifadesiyle "Bu ayrılık da neden? Bir değil mi her şeyimiz?"

5-"Doğrudan doğruya Kur''an''dan alıp ilhâmı//Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm''ı."

İslâm dünyası, bugünkü sıkıntılarını bertaraf edebilmek için ilhamını Kur''an''dan almak şartıyla İslâm''ı asrın idrakine söyletmek zorundadır. İslâm''ı asrın idrakine söyletmek yani çağın ihtiyaçlarına cevap verecek bir İslâm anlayışı geliştirmek. Bu da ilimle, irfanla olur. Akif''in dediği gibi, yedi yüz yıllık eserlere bakarak böyle bir anlayışı tesis etmek mümkün değildir: "Yedi yüz yıllık eserlerle bu dinin hâlâ//İhtiyâcâtını kâbil mi telâfî? Aslâ."

Sözün özü; çalışmak, çalışanların emeğinin zayi olmayacağına inanmak, ahlâk olmadan toplumun ayakta kalmasının mümkün olmadığını bilmek, güçlünün değil, haklının yanında yer almak, tefrikadan uzak durup birlik ve beraberliğe sarılmak ve nihayet çağın ihtiyaçlarına cevap verecek bir İslâm anlayışı geliştirmek… İşte Mehmet Akif''in bize gösterdiği kurtuluş yolu…

Akif''i rahmetle anıyoruz. Ruhu şâd olsun.

ACZİMİN GİRYESİ:

Hani Kur''an''daki ruhun şu heyûlâda izi,

Nasıl  İslâm ile telif  ederiz  kendimizi? 

                                       (Mehmet Akif)

Yazarın Diğer Yazıları