Bir Özel Günü Daha Geride Bırakırken…

Bir Dünya Kadınlar Gününü daha geride bırakmışken bu konuda birkaç cümle de bir kadın olarak ben kurmak isterim. Bu hafta küresel ölçekte cinsiyet eşitliğinin sağlanması veya arttırılması yanlısı pek çok gösteriye şahit olduk. İşyerlerindeki ayrımcılığın önlenmesi, şiddetin görünür kılınması, feminizm, kadın bedeni üzerinde yalnız kadının kendisinin söz sahibi olması gibi meseleler üzerine konuşuldu.

Fransa, kürtaj hakkını anayasasına dahil ederken;

İspanya’da kadınlar, bu hakkı anayasallaştırmayı, kendileri için de istedi.

Almanya’da iş hayatındaki -yönetim kademelerindeki- kadın kotasının neden yüzde 50 değil de yüzde 30 olduğu tartışıldı.

Romanya, son yıllarda artan cinsel taciz vakalarının neden takip edilmediğini, neden kadınların beyanlarının esas alınmadığını konuştu.

Belçika’da, kadın cinayetleri, cinsel saldırılar ve ücret farkından dem vuruldu.

Estonya’da, eşit işe eşit ücret savunuldu.

İrlanda, anayasalarında yer alan, kadının “evdeki görevlerine” atıfta bulunan dilini değiştiren referandumu konuştu.

Japonya’da kadınların evlenmeden önceki soyadlarını kullanabilmek için ettikleri mücadele konuşuldu.

Pek çok açıdan büyük farklılıklarımız olan bu ülkelerle, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinde kesiştik.

Eksikler ve yanlışlar, hepimizde aynı boyutta değil belki ancak sorunumuz aynı.

Türkiye’de de kadınlara karşı işlenen cinayetler, kadının aile hayatındaki rolüne dair yanlış değer yargıları, kadının iş hayatındaki rolü, emeğinin karşılığını alamayışı, yerleşik kalıpları ve engelleri yıkmak zorunda olması ve her alanda erkeklere göre daha fazla mücadele etme gerekliliği kadınlar günü vesilesiyle çeşitli mecralarda konuşuldu.

Öte yandan Türkiye’de kadınların tüm bu sorunlarının görünür kılınmasını, konuşulmasını ve çözüme kovuşturulmasını talep eden yürüyüşleri ise engellendi.

Kadınlar, haklarını savunabilirdi ancak onun da bir sınırı vardı(!).

8 Mart Dünya Kadınlar Günü deniyor, kadınlara çiçekler dağıtılıyor, çiçekler ve hediyeler alınıyor, hoş mesajlar atılıyor, özlü sözlü romantik paylaşımlar yapılıyor…

Öte yandan, aynı gün, bir eski kocanın eski karısını öldürdüğü haberini de okuyoruz.

Meselemiz kadınlara çiçek aldırmak ya da onlara birer çiçek olduklarını söyletmek değil.

Bu özel günün amacı, kadınları görünür kılmak, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama yolunda sorunları ortaya çıkarmak ve onları çözmek.

Bu açıdan belki de en acısı, bunların konuşulması, gündemin ilk maddesi haline gelmesi için hala özel bir günün varlığının gerekiyor olması.

8 Mart’ı kutladığımız değil, tıpkı erkekler günü gibi bir günün -varsa da- kutlanmaması gibi, 8 Mart’a da ihtiyaç duymadığımız gün, gerçek anlamda kadınların günü olacak.

Yazıma burada son verirken, heykeli yapılan Kadın Milli Voleybol Takımımızın Kaptanı Eda Erdem’i buradan tebrik eder, başarılarıyla tüm genç kadınlara ilham olmasını ve daha pek çok başarılı kadının heykellerini de görmeyi dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları