Bugünlere nasıl geldik?

Türk-ABD ilişkilerinde gelinen son nokta ortada. Peki, öncesini hatırlamakta yarar yok mu? Yaşar Usluer'in yazdıkları; "Tarihin tekerrürünü önler mi?" Sanmıyorum. Yine de bundan sonraki bazı yanlışları engelleyebilir.

Ana malzemesi Türkiye olan ABD seçimleri Kasım ayında. İki bakanımıza yaptırımları bir kenarda tutarak okuyalım. Tabii Mike Pompeo-Mevlüt Çavuşoğlu görüşmesinin yeniden yumuşamanın başlangıcı olmasını dileyelim:

"Farkında mısınız bu filmi daha önce birkaç kez görmüştük. 4 Temmuz 2003 günü Irak'ın kuzeyinde Süleymaniye kentinde 11 askerimizin başına çuval geçirilmişti. Zamanın Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün kelepçelenen askerlerimize 'mukavemet etmesinler' dediği ortaya çıkmıştı.

CHP'nin diplomatik nota verilmesi önerisine Ak Parti 'Ne notası, müzik notası mı vereceğiz' demişti.

21 Şubat 2008'de Kuzey Irak'a yapılan Güneş Harekâtı'na ABD'nin -geri dönün- çağrısına hem Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, hem Başbakan Erdoğan -biz kimseden talimat almayız, işimiz bitmeden de dönmeyiz- itirazlarına rağmen ertesi gün dönmüşlerdi.

31 Mayıs 2010'da İHH Vakfı'nın Gazze'ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisi, İsrail'in -gelmeyin vururuz- demesine rağmen yoluna devam etti. İsrail dediğini yaptı. 10 kişiyi katletti. Erdoğan esti, gürledi. İsrail ile ilişkiler askıya alındı. Dava açıldı. Mart 2013'te Obama'nın ziyareti sırasında Netanyahu, Erdoğan'a özür mesajı yolladı.

Uzun müzakerelerden sonra İsrail 20 milyon dolar tazminat ödemeyi kabul etti. Ama Gazze'den ablukayı kaldırmadı. Türkiye davalardan vaz geçti. İlişkiler düzeldi. İHH anlaşmayı eleştirince Erdoğan 30 Haziran 2016'da 'Uluslararası bazda bir adım atıyoruz. Siz kalkıp da Türkiye'den böyle bir yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz? Biz zaten oraya gerekli yardımı hep yaptık, yapıyoruz' demişti.

Yücel olayı

14 Şubat 2017'de The Welt gazetesinin Türkiye muhabiri Türk/Alman vatandaşı Deniz Yücel gözaltına alındı. 27 Şubat'ta tutuklandı. Almanya ile gerginlik başladı.

17 Ocak 2018'de Yücel, avukatları aracılığıyla -özgürlüğünün tank ticareti ve diğer silah şirketlerinin girişimiyle kirletilmemesini- istedi. Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel bu açıklamadan kısa süre önce Türkiye'nin NATO üyesi olduğunu söylemiş, 'Buna rağmen çok sayıda silah ihracatına izin vermediklerini ve Yücel konusu çözüme kavuşana kadar durumun böyle devam edeceğini' ifade etmişti.

Başbakan Binali Yıldırım, 14 Şubat 2018'deki ARD Televizyonu'nda katıldığı programda Deniz Yücel hakkında da açıklamalar yaptı. 'Kısa sürede bir gelişme olacağı kanaatindeyim' dedi. İstanbul Cumhuriyet başsavcılığınca Yücel hakkında hazırlanan iddianamede 4 yıldan 18 yıla kadar hapis istendi. Bu iddianameyi kabul eden İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi iki gün sonra tahliye kararı verdi. Oysa iddianamede 'Yücel'in PKK/KCK silahlı terör örgütüyle ve diğer bazı silahlı terör örgütlerinin propagandası suçunu zincirleme olarak işlediği' belirtilmişti.

Sizin de; 'Rahip Andrew Craig Brunson olayı, iyice tatsızlaşıyor. Oysa Türkiye'de -cezasını evde çeksin kararı bile büyük tepki topladı. Hemen herkes Erdoğan'ın 'ver papazı, al papazı' söylemini hatırladı- dediğiniz gibi -Atlantik ötesinden gelen tehditlere- meydan okusak da, -Türkiye'de mahkemeler bağımsızdır- desek de rahip Brunson'un da ilk mahkemede tahliye edileceği aşikardır. Zira yine kazan/kazan kuralı işleyecektir. Gerisi hikayedir."

***

Kimse bilemedi

Orhan Ayhan'la programında hem nostalji yaşadık, hem futbolun nasıl sürprizlere dayalı olduğunu anladık. Konuk üçlü tanıdıktı. Hatta Güray Soysal'la çalışma imkanı bulmuştuk.

Tansu Polatkan'ı Ankaragücü kaleciliği yıllarından ve TRT'den tanıyoruz. Assolist ise Metin Oktay'a rağmen iki defa gol kralı olan Ertan Adatepe idi. Gerçekten büyük golcü Ankaragücü ve PTT'de forma giyerken bu unvanı yakalamıştı.

Üç otuz paralar ve bataklık sahalarla bezenen anılar beni heyecanlandırdı. Adatepe'nin George Dick yönetimindeki müthiş Galatasaray'a transferi için "Gitmemeliydim. Çünkü Kral Metin oradaydı" deyişi 60 yıl sonra gelen itiraftı.

Ankara'dan İzmir'e aktarmalarla tam 30 saatte gidilen deplasmanlar konuşuldu. Daha neler neler. Orhan Ayhan'ın dünya futbol şampiyonasının ilk turunun sonunda yapıldığını söylediği konuşmalar hoştu. Sonra da o katılımcıların tahminlerini sordu. Adatepe ve Soysal "Kesin Brezilya", Polatkan "Belçika" diye görüş bildirdiler. İçlerinden bir kişi o da Orhan Ayhan finalistlerden birinin Hırvatistan olacağını ön gördü. Ayak topunun güzelliği sanırım böylesi yanılgılarda yatıyor. Şampiyon Fransa'yı kimse tahmin edemedi.

...

GÜNÜN SÖZÜ

Zorluk seni zorlayıncaya kadar, sen zorluğu zorla! Kızılderili atasözü.

Yazarın Diğer Yazıları