HDP'yi kim koruyor?

Vatan Partisi, PKK'nın güdümündeki HDP'nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na dilekçe verdi. 

Dilekçeyi bizzat veren partinin Genel Başkan Yardımcısı Nusret Senem"Türkiye düşmanlarını öven bir siyasi parti meşru değildir." dedi:

 "Ankara'da geçen hafta HDP'nin kongresi yapıldı. Orada HDP Eş Başkanı Serpil Kemalbay, Divan Başkanı Sırrı Süreyya Önder, kongrede eş başkanlığa seçilen Pervin Buldan, Afrin Harekâtı'nı eleştiren, PKK/PYD terör örgütünü öven, Mehmetçik'e sıkılan kurşunları öven açıklamalar yaptılar. Ayrıca bölücü örgütün başı Abdullah Öcalan'ın posterleri duvarlara yansıtıldı. Bu densiz tavırlar nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bu parti yöneticileri hakkında bir soruşturma açtı. Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kişisel sorumluluklarla ilgili yaptığı başvuru elbette önemlidir ama yeterli değildir. Türkiye siyasî hayatında, Türk devletinin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğüne karşı duran, onu arkadan hançerleyen, Türkiye düşmanlarını öven bir siyasi parti meşru değildir, gayrimeşrudur. O partinin hemen kapatılması gerekir. Bunu yapacak olan makam Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'dır. (...) Bu partinin parlamentoda vekillerinin olması da doğru değildir. Türkiye'nin yürüttüğü mücadeleye zarar vermektedir. Bu mücadele sadece şehitler vererek yürütülemez. Bu çabaya bütün devlet kurumlarının omuz vermesi gerekir. Aynı şekilde devletin adli kurumları da görevini yapmalıdır."

Avukat Nusret Sanem'in tespitlerinde bir abartı, bir kasıt var mı?

R.T. Erdoğan, salı günü partisinin grup toplantısında: "Şu anda terör örgütünün uzantısı durumunda olan partinin temsilcileri neler konuşuyor. Şehit haberleri alındığında atılan sevinç naralarını medyadan gördük." demişti.

"Reis" bunu dedikten sonra, savcıların sessiz kalacağını düşünemeyiz.

HDP'nin siyasî hayatımızda yerinin olmayacağını ilk yazan sanırım biziz. Meselâ; 19 Aralık 2016 tarihli yazım "HDP kapatılacak mı?" başlığını taşıyor. O yazıda: "Bir tarafta insanlarımız öldürülecekler, diğer tarafta, o partinin yöneticileri, bu militanların yetiştiği ana merkez olduklarını hiç hesaba katmayarak, şiddeti şiddetle kınıyoruz, gibi insan aklıyla dalga geçen beyanatlar verecekler... Olmaz öyle şey! Bu tür partilerin varlığı, daha çok insanımızın şehadeti, daha derin kaostur!" diyorum.

Bu yazının öncesi de var... "Kapatılmalı!" dediğim için HDP yönetimi beni savcılığa şikâyet etmişti. Savcının şikâyeti ciddiye almasına şaşırmış, gidip ifade vermiştik!

4 Aralık 2012'de, o zamanki PKK uzantısı BDP için, "BDP kapatılacak mı?" başlığıyla bir yazı yazmıştım.

30 Temmuz 2015'te "HDP kapatılmasınmış!" başlıklı yazımın sonunda şöyle diyorum:

"2012'de, BDP'nin kapatılmasıyla ilgili bir yazımda, İspanya'da Bask'ın yayın organı Egin'in çıktığı Harnani kasabasındaki gazetenin dış haberler şefi bir hanımla görüştüğümü, sonra aradığımda bu hanımın  'bölücü'  propagandadan hapse atıldığını öğrendiğimi yazmıştım. Adamlar kanunlarını işletiyorlar. Bizde  'demokrat' görüntülü basın yayın organları ilânihaye bölücülerin propaganda merkezi. / Cephe gerisini sağlama alamayanların cephede mağlubiyete uğramaları kaçınılmazdır."

İspanya'nın Bask bölgesinde ETA örgütünün siyasî görüntüsü Batasuna, bizdeki HDP'nin karşılığı diyebiliriz. 2008 yılında kapatılmış, AİHM de bu kapatmayı yerinde bulmuştu.

Şehitlerimiz gelirken alkış tutanlara fırsat verirseniz vicdanları kanatırsınız.

Yazarın Diğer Yazıları