'Mezarlıktan geçerken ıslık çalmak

Yaşar Usluer'in yorumlarından birini kullanacağım. Bazı yerlerini kısalttığım için kusura bakmasın.

"Biliyorsunuz, mezarlıktan korkan kişiler, içinden veya yanından geçerken ıslık çalarlar ki herhangi bir ses duymasınlar. Sayın Erdoğan'la Bahçeli'nin yaptığı da budur. Çiğdem Talu'nun 'İşte öyle bir şey' adlı dizelerinde olduğu gibi.

Hatırlayınız 10 Ağustos 2014'te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce muhalefet adayını açıklayıncaya kadar Erdoğan 'Adayım' diyememişti. Eğer, CHP Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'i, MHP TBMM Başkan Vekili Meral Akşener'i aday gösterip 'ikinci tura kimin adayı kalırsa onu destekleyeceğiz' diye deklare etselerdi Erdoğan asla birinci turda seçilemezdi. O zaman korkusu buydu. Ayrıca Gül, genel başkan adayı olmasın diye görevinin bitimine bir gün kala olağanüstü kongreyi toplayıp Davutoğlu'nu seçtirmişti. Bu cinlikten sonra Cumhurbaşkanlığına ya Gül de aday olursa, korkusu da yok değildi.

Şimdiki korkusu ise yine Gül ve Akşener'dir. Sırf bu yüzden 100 bin seçmenin aday göstermesi için uyum yasalarında noter tasdiki getirebilir. Zira Meclis'te grubu olmayan partilerin 1 Kasım 2015 seçimlerinde aldıkları oy yüzde 5'i bulmuyor. Noter ise bir kağıtta altı kişinin onay/vekalet vermesini kabul ediyor. Yani 100 bin imza 16 bin 600 kağıtta halledilebiliyor. Bunun maliyeti de kağıt başı 100 liradan 1 milyon 600 bin lira eder ki, karşılanabilir. Kendi parasıyla bu işi yapacak seçmen sayısı da az değil.

Baraj altı

İktidarın 15 yıldan sonra Atatürkçü olması da Akşener/İYİ Parti korkusundan değil midir. Bahçeli'nin korkusu ise baraj altında kalmak, siyasetten silinmektir. Bu yüzden Erdoğan adaylığını açıklamadığı halde 'Bizim adayımız Erdoğan' diyor.

Oysa aynı Bahçeli, 8 Nisan 2014 tarihinde Erdoğan için 'İster AKP'li ister MHP'li, ister CHP'li olsun her vatandaş cumhurbaşkanı olabilir. Ama ne var ki Recep Tayyip Erdoğan olamaz. Milletin terazisi bu sıkleti çekmez. Villalara balya balya dolar yığandan, paraları sıfırlarken haysiyetini de sıfırlayandan Cumhurbaşkanı olmaz. TSK'ya kumpas kurandan başkomutan olmaz. Milliyetçiliği ayaklar altına alan bir inkarcıdan Cumhurbaşkanı olmaz, olamayacaktır. İki yanlıştan bir doğru çıkmaz. Tekeden süt çıkmaz, suda ateş yanmaz. Recep Tayyip Erdoğan'dan da Cumhurbaşkanı olmaz' diyordu.

Görüldüğü üzere korku dağları bekliyor ve 180 derece döndürebiliyor. Kaldı ki MHP'lilerin oyu da Bahçeli'nin cebinde değildir.

Burhan abi 'CHP'nin içinde yüzde 50+1 şansı olan isim İlhan Kesici'dir. Başka biri ile -Kılıçdaroğlu dahil- kazanma şansları sıfır. Bu gerçeği kafalarına sokmalı gerek...' diyorsunuz ama bu zor. Zira Sayın Kesici dürüst, bilgili ama hitabet gücü zayıf. Siyasette dürüst ve bilgili olmak yetmiyor maalesef. CGP Genel Başkanı Turhan Feyzioğlu ve DP Genel Başkanı Ferruh Bozbeyli'yi hatırlayınız. Kimse bir leke bulamaz. 1973 seçimlerinde genel başkan olarak milletvekili oldular ama 1977'de seçilemediler. Osman Bölükbaşı da seçmeni topluyor ama oy alamıyordu. 'Bizde başak çok ama evin yok' diyordu.

Büyükerşen'in yaşı

Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in adaylığı tutmaz artık çünkü 81'ini devirdi. CHP İzmir Milletvekili Doç. Dr. Selin Sayek Böke gelecek vaat ediyordu. Harcadılar. Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Gaye Usluer -soyadı benzerliği- nedense öne çıkarılmıyor. Kısacası CHP, Cumhurbaşkanlığı için kimi aday gösterirse göstersin Akşener'in yarısı kadar oy alamaz.

Bu yüzden Erdoğan'ın korkusu Akşener ve Gül'dür. Akşener 'CHP'nin adayı ikinci tura kalırsa destekleriz' demekle 1-0 öne geçmiştir. Akşener'e oy verecek binlerce CHP'li var. Ayrıca geçen seçimlerde sandığa gitmeyen 10 milyon seçmenden de oy alacağı kuşkusuzdur."

***

Hakemliğin dünü bugünü

MHK Başkanı Yusuf Namoğlu'nu Orhan Ayhan'la programında izledik. TRT Spor'daki canlı yayında, önce hakemliğimizin dünü bugünü hatta yarını ele alındı. En çok da 1959 yılında yapılan bir maçta atılan yumruklar ilgimi çekti. Enteresan olan ilk yumruğu atan Necdet Erdem'in daha sonra Millî Futbol Takımı teknik direktörlüğüne getirilmesidir. Yumruklaşmanın diğer kahramanı ise Galatasaray'a transfer edilmişti.

Daha sonra maçı seyreden, koşmayan hakemlerimiz konuşuldu.

Orhan Ayhan'la bu hafta tarihi fotoğraf ve Avustralya'dan alınan karate görüntüleri -hakem herkesi dövdü- hayli ilginçti.

Unutmadan Yusuf Namoğlu ile ilgili biraz detay vereceğim. Başkan bir dönem Beşiktaş belediyesini yönetti. İki dönem de milletvekilliği yaptı.

Yazarın Diğer Yazıları