Sevgililere gününü göstereyim

Bence en iyi sevgili ucuz sevgilidir. Ucuz sevgili maddiyatla değil maneviyatla ilgili olan sevgilidir. Kendisine verilen değeri ona yapılan sürprizler veyahut hediyelerin maddi değeriyle ölçmez. ‘Beni ne kadar çok seviyorsa o kadar pahalı bir hediye alır.’ demez.

Sevgili, hislerini paylaştığın, elini tutmak istediğin, gözüne bakmak istediğin, duygularına önem verdiğin, sevdiklerine sevmediklerine saygı gösterdiğin kişidir. Onsuz bir hayat düşünemez, kendini yanında rahat hissedersin. Olduğun gibi olursun. Anlatırsın, anlarsın. Ortak hayaller geliştirirsin. Bunlar çok güzel, kulağa çok hoş gelen, aslında herkesin bildiği şeyler. Lâkin ‘On dört Şubat’ dayatmasına meze edilmekteler. Organize edilmiş bir alışveriş çılgınlığı. Aşka kurulmuş bir tuzak. ‘Sevgilin varsa hediye alacaksın’ günü. ‘On dört Şubat’ insanları korkutuyor bence. ‘Ne yapacağım, ne alacağım?’ telaşesinde herkes…

Alışveriş merkezlerinin bayramı, sevgililerin değil. Sevgililer günü, maneviyat satma, insanlara para harcatma politikasıdır. Bu tuzağa düşmememiz gerekiyor. Özel bir gün olarak kutlanabilir, o gün sevdiğiniz kişiyle daha çok vakit geçirmek istemeniz, bunun için plan yapmanız güzel. Fakat ona çok güzel bir hediye alırsam çok mutlu olur, güzel bir yerde bir rezervasyon yaptırmam lazım deyip koşullarımızı zorlamamamız lazım. Gerçek sevgide içten gelen vardır, mecburiyet yoktur. Gerçek seven sizin sevginizi alacağınız hediyeyle değerlendirmez.

‘On dört şubat’ keşke şöyle bir gün olsa; birlikte fidan alınıp, uygun yerlere ağaçlar dikilse, huzurevleri veya çocuk yuvaları ziyaret edilse. Üzerinde âşıkların isimleri yazan kedi evleri yapılıp sokaklara konsa. Birbirlerini değil, birlikte birilerini sevindirmenin hazzıyla ilişkiler asil bir boyuta taşınsa. Müzeler gezilse, tarihî yerlere ufak geziler yapılsa ne kadar kalıcı olur. Belki küçücük bir aşk kocaman bir ağaca dönüşür. Aşk ormanları oluşur.

Muhtemelen hevesleri sabote ettim. “Kıskanç! Sana ne bizim hediyemizden!” diyor birileri. Demeyin, çünkü size güzel bir sevgililer günü hediyem var…

27 Ocak’ta annem Sevgi Büyükkent’in ‘Sevgin Gerek Ölmeye de’ isimli şiir kitabı piyasaya çıktı.

sevgin-gerek-olmeye-de.webp

Hikâyesini yazayım;

22 Nisan 2023’de canımız babamızı kaybettik. 23 Nisan’da toprağa verdik. Sonrasındaki iki hafta çok yoğun geçti. Görevlerimizi yerine getirdik. Annem şeker hastası olduğundan vefatı uzun süre söyleyemedik. Babamı hastanede bildi. Sonrasında yavaş yavaş anladı her şeyi. Acısını hafifletecek ağır ilaçlar kullanmak zorunda kaldı.

Ben bir yandan anneme yoldaşlık ederken bir yandan babamın odasını toparlıyordum. Çekmecelerden birinde annemin el yazısı ile dopdolu bir defter buldum. Kaplanmış bir defter. İçerisinde sevdiği sözler, sevdiği şairlerin dörtlükleri, özel notları vardı. Bir de yıllar içinde yazdığı şiirleri. Şiirlerin hepsi önümdeydi. Zaten çoğunu çocukluğumda onun ağzından dinlemiştim... Okuyuverdim. Bir tanesinde ‘Bu şiirler bir gün kitap olup, duygularımı insanlara anlatacak.’ Anlamına gelen bir mısra vardı. Kalbimde bir ışık yandı. Bu yaşadığım şey tesadüf değildi. Şu anda kendisi her ne kadar hayatın akışının, işleyişinin farkında olamasa da Zamanındaki birikiminin kitap olmasını istemişti.

Şiirin popüler olmadığı bu devirde zor bir karardı. Ama canım annem, sevgilerini acılarını insanlarla paylaşmayı, onların duygularına ortak veya tercüman olmayı şiirinde taa o zaman dilemişti. Vesile olmak da bana düştü. Bu naif kadının, annemin, inceliği zarafeti kelimelere tutunuşuyla, hayatın zorlu koşullarına dayanma gücünü, kalemini deftere sürterek arttırmasıyla gurur duyuyorum. Çok mutluyum, o da mutlu olacak.

Şimdi tüm sevgililere onun kitabından aşk, sevgi dolu bir şiir hediye ediyorum;

İTİRAF

Bizim sevgimiz başka şimdi,

Sizin görüp bildiklerinizden.

Yorumlamaz onu yüreği olan çile diye,

Kaygılanmaz aşk adına çılgınlık sanıp.

Bakışımız birbirimize

Ne erkekçe, nede kadıncadır.

Tanrı şahidimdir,

Nede istemem onu, yatağa yatıncadır.

Yediğim ekmek gibi her şey

Açık seçik ve İNSANCADIR.

Anlatacağım bu görüntünün nakşını,

Göz görüp, kulak duyup onaylasın.

Nasıl bir bulut iner de dağın önüne,

Gizleyemezse onu ebediyen,

Güneşin bulutu yok eden gücüyüz biz.

Analığın başlangıcındaki,

O kutsal sancıyız, keskin ve tiz.

Terazide denge,

Duada inanç, kanda asaletiz.

Ateşimiz dönmeden küle

Sevgi adına ışır özümüz.

Ellerimiz ne uzanır,

Nede değer birbirine.

Çekiniriz çünkü yakışlarından

Alırız gıdamızı doyumsuz tatlarla,

Hasret örülü bakışlarımızdan.

Yazarın Diğer Yazıları