Zigana nire, Erzincan nire?! Ve horyatlar...

Akademik unvanlı ünlü bir tarihçimiz, bir televizyon kanalında Atatürk'ün Erzurum kongresi sonrası Sivas'a gidişini anlatıyor. O gidişte bir Erzincan Boğazı hikâyesi vardır, Erzincan'ı geçer Atatürk ve arkadaşları, boğaz yakınlarında bir Jandarma subayı önlerine çıkar ve der ki:

-Silahlı Dersimli çeteler Erzincan boğazını kapattılar. Boğazı geçmek imkânsızdır. Merkezden kuvvet istedim. Kuvvet gelir gelmez hemen eşkıya üzerine hücum edip boğazı açacağım. Ancak bundan sonradır ki kafilenin emniyetle boğazı geçmesi mümkün olabilir.

Atatürk bazı sorular sorar bu subaya, bakar ki beklemek boşunadır, risk almak gerek, hemen şu emri verir:

-Otomobilin birinde hafif mitralyözlerimiz var. Osman Bey (Yüzbaşı o zaman, General Osman Tufan) ve birkaç arkadaş mitralyözleri ateşe hazır bulundurarak önden ilerlesin. Bizim arabalar da kendisini takip etsin. Etraftan gelecek ateşlere ehemmiyet vermeyerek otomobillerimiz bütün süratleriyle ilerlerler. Fakat önümüze eşkıya çıkar ve yol kapatılmış olursa o zaman da hemen otomobillerden atlayarak ve derhal birer mevzi edinerek mukabil ateşe başlarız. Müsademe sonunda ya yolu açmaya muvaffak oluruz yahut da ölürüz. Ancak, tavsiyem şudur ki, böyle bir hal vukuunda aramızda yaralanan ve ölenler bulunursa onlarla asla meşgul olmayacağız. Sağ kalanlar için, tek kişi dahi olsa, hedefi Sivas'a ulaşmak teşkil edecektir.

Mazhar Müfit Kansu "Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber" adlı eserinde, sonrasını şöyle aktarır:

"-Benim kararım bu... Sizler de kabul ediyor musunuz? diye sordu. İstisnasız:

-Tabii Paşam, dedik, arabalara atladık. Paşa jandarma zabitine de şu emri verdi:

-Biz gidiyoruz. Allahaısmarladık. İsterseniz siz de boğaza doğru mevcut kuvvetinizle ilerleyiniz. Biz bir müsademeye tutuşursak, belki bizi takviye edebilirsiniz.

Belki de şişirme bir yalandı ve jandarma zabitinin kulağına kadar ulaştırılmış bir ürkütücü balondu. Her ne hal ise, ürkmüyor, korkmuyor, hedefe ulaşmanın yolunda koşuyorduk."

Peki o akademisyen böyle mi anlatıyor? Hayır, Erzincan Boğazı yok onun anlatımında, Zigana var.

Evet Zigana... Yani tam bir coğrafya cahili bu arkadaş... A efendim Zigana, Gümüşhane ile Trabzon arasında bir dağ geçididir, oradan ne Erzincan'a gidilir ne Sivas'a. Hem oraya kadar gitmek için Bayburt'u da geçmek gerekir ki, Atatürk hayatı boyunca Bayburt'a hiç adım atmamıştır.

Yahu al önüne bir harita da bak be kardeşim!

HORYATLAR

Benden başka horyat yazan, kitaplarına alan, zaman zaman köşesinde ya da dergilerde yayımlayan kimse kalmadı bildiğim kadarıyla. Son yazdığım horyatlardan örnekler sunacağım bugün. Bu Türkçe mucizelerinin yenilerini yaratmamız gerek:

Kurt ulurdu
Ay bedir kurt ulurdu
Kurdun gizini bilse
Türkoğlu kurtulurdu

Soyun durur
Kan çeker soyun durur
Başka soya bürünme
El oğlu soyundurur

Hak kımızdır
Kısraktan hak kımızdır
İçelim esriyelim
Beş çamçak hakkımızdır

Yal anlar
Bal derim, o yal anlar
Ben doğruyu söylerim
O yalanla yalanlar

Torununu
İyi çöz torununu
Evlat ekini ektin
Ekmeğin torun unu

Yanakları
Solgundur yanakları
Yılların azizliği
Şakakta yan akları

Yetersize
Yer etme yetersize
Er güvendir bir evde
Er isen yet ersize

Gözünde
Yüksekler var gözünde
Doyumdan nasibi yok
Söz makamda, göz ün'de

Yazarın Diğer Yazıları