MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
“Padişahım çok yaşa” medyası

“Balkon” da bile yoktu “yandaş medya” nın sevinci. Dünün manşetleri tahmin edildiği gibiydi. Boy boy Erdoğan posterleri; kiminde “portre”, kiminde “uzun adam” hali... “Aile boyu” olmuş kiminin de tercihi.
Sabah “Başkanımızı seçtik”, Habertürk “Muhtar bile olamaz’dan ’cumhurun başkanı’na Erdoğan’ın tarihi zaferi”, Star “Milletin Başkanı”, Akşam “Halk İhtilali”, Türkiye “Milletin Başkanı”, Vatan “Zirveye çıktı”, Takvim “Ne yapsalar boş Erdoğan”, Yeni Şafak “Yüz yıllık parantez kapandı; Hoş geldin Yeni Türkiye”,Güneş “Milletin Başkanı”, Yeni Akit “Ya Allah Bismillah” başlıklarıyla duyurdu seçimin neticesini. 
Üsluba bir rahatlama halinden ziyarede rövanşist, intikamperest bir savaş dili; nefret söylemi hakimdi.
Erdoğan’la “ölümüne kavga” ya tutuşan cemaati temsil eden Zaman Erdoğan’ın zaferini “düz” verdi: 12. Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bugün ise ilginç biçimde kampanya boyunca sahiplendiği “çatı” formülünü eleştirdi: Taban ’çatı’ya destek vermedi.
Merkez medya ilk günden beyaz bayrak çekmişti. Hürriyet “Kırgınlıklar eski Türkiye’de kalsın” dedi!
Ve muhalefet... 
Sözcü “saksı” kapağıyla çıktı dün:
Saksı bir başbakan aranıyor.
Aydınlık’ın manşeti “Seni oradan indireceğiz”, Ortadoğu’nun manşeti “Tatilden Erdoğan çıktı”, Yurt’un manşeti “Erdoğan Çankaya’da”, Birgün’ün manşeti “Memeleketin yarısının meşru görmediği cumhurbaşkanı” oldu.


Yandaştan al haberi
Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları tarafından Cumhurbaşkanlığı’na getirilmesinden sonra en “doğru” sunu Mustafa Karaalioğlu yazdı(!)
Nasıl mı? Okuyun:
 “Bugün Yeni Türkiye’nin ilk gününe uyandık. Yeni rejimin adı ve yolu budur: Yeni Türkiye.
Seçmen, kendi iradesiyle, bilerek ve isteyerek yeni bir yönetim sistemi belirledi. Başına da Erdoğan’ı getirdi. Mesele bundan ibarettir. Bugün itibariyle toplumun geldiği nokta anayasal mevzuatın bir adım daha ilerisine ulaşmıştır. Yeni bir anayasa yapmak için bir acil sebep daha ortaya çıkmıştır.
...Toplum Erdoğan’a açık ve net bir şekilde ” Beni sen yönet ve vaat ettiklerini gerçekleştir “ mesajını vermiştir. 
...Erdoğan seçimi ” Ben aktif ve icracı bir Cumhurbaşkanı olacağım “ diyerek kazandı. Bir anlamda ” Bana oy verirseniz bu şartla verin “ dedi ve öyle kazandı. 
...Şimdiden sonra, mazbatasını alacağı ay sonuna kadar kendisinden sonrasını dizayn etmek için ruhsata ve hakka sahiptir...” 
Yalan mı?
Cumhurbaşkanlığı seçilirse hükümete de, partiye de hükmetmeye devam edeceğini söylemedi mi? Rejimi değiştireceğini, anayasayı değiştireceğini söylemedi mi? 
Bu seçimin en hazin taraflarından biri bu oldu: 
Toplumun bir bölümü epeydir konakladığı “gaflet” noktasından, “bilerek ve istereyerek ihanet” çizgisine kaydı.


Osmanlı’da yaşasa peruksuz sokağa çıkamazdı
Lady Mary Montagu, 1717-1718 yıllarında İstanbul’da elçilik yapan George Montagu’nun karısıydı.
Zarif ve kültürlü Lady, Osmanlı toplumunda ticaret ahlakıyla ilgili hatıralarında şunu yazmıştı:
 “İngiltere’de yalancılar yaptıklarıyla övünürler. Burada (Osmanlı’da) ise yalan söylediğinden emin olunduğu zaman, yalancının alnına kızgın demir basılıyor. Bu kanun eğer bizde uygulansa nice güzel yüzün bozulduğu, nice imtiyazlı sınıf mensuplarının kaşlarına kadar inen peruklarla dolaşmaya mecbur kaldıkları görülür.” 
(...) Nice dudak uçuklatan sunturlu yalanlar söyleyen Erdoğan, Osmanlı döneminde yaşasaydı, alnına kızgın demiri yer miydi?
Bence zarif Lady’nin dediği gibi kaşlarına kadar inen bir peruk olmadan sokağa çıkamazdı.                 Gültekin Avcı/Bugün


Sezer “tıpış tıpış” gitmedi
Sayın Cumhurbaşkanı ile bayramlarda telefonda kısa kutlama konuşmalarımız olur. Bu konuşmaları hal hatır sorma ile sınırlarız. Siyaset konuşmayız. Ancak son Şeker Bayramı’nda konuşma biraz güncel siyasete kaydı. Konu cumhurbaşkanlığı seçimine gelince Sayın Sezer sözü:-Tıpış tıpış gideceksiniz, esprisine getirdi... Ve hafifçe güldü.Anlaşılan Kılıçdaroğlu’nun bu sözüne içerlemişti...Aynı anda oy vermenin ödev değil hak olduğunu dile getirdi.Bizim bu konuda tereddüt ettiğimizi görünce:
“Anayasa’nın 67. maddesi oy kullanmanın hak olduğunu söylüyor. Bu hakkı isteyen kullanır isteyen kullanmaz”  dedi...
Böylece oy kullanmayacağının işaretini verdi...
(...)
 Anladığımız kadarıyla  “Çatı adayın sadece liderin başarısızlığını gizlemeye yarayacağı”  görüşündeydi...                
Melih Aşık/Milliyet


Sakın atlama!
Milyonlarca oyun dağılımına bakıp; bir sonuç çıkaracaksak şu bilinen fıkrayı hatırlamalıyız. Silme su dolu bir çukur. İnsanlar bu çukur içindeler. Elleri arkalarından bağlanmış sadece kafaları çeneleri hizasından dışarıda duruyor ve bütün vücutları suyun içinde öyle bekliyorlar. Bir küçük dalgalanma olsa su ağızlara dolacak durumdalar. Çukurun başına bir iyi niyetli, merhametli adam gelip;  “Ben atlayayım da sizi bu çukur içinde çektiğiniz eziyetten kurtarayım”  demiş. Hepsi bir ağızdan bağırmış. Sakın ha... Bizi seviyorsan atlama. Dalga olur. İstikrarı bozma. Dün sandığa gitmeyenler ve gidenlerin de yüzde 50’den fazlası;  “istikrar diye gördükleri düzeni bozmak istemediklerini”  ilan ettiler.
Necati Doğru/Sözcü