Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

20 Temmuz 1974 Barış Harekatı olmasaydı!

Lafı evelemeden gevelemeden söyleyeyim; 46. yıldönümünü büyük bir coşku ve gururla kutladığımız Mutlu Barış Harekatı yapılmamış olsaydı Kıbrıs Türkünün tamamı yok edilirdi… Adadaki Türklüğün ve Müslümanlığın kökü kazınırdı. Ada Yunan olurdu… Şimdi Rum-Yunan iklisinin Kıbrıs'taki hedeflerini ve bizi 20 Temmuz 1974'e getiren tarihsel süreci kısaca hatırlatmak istiyorum…

Bilindiği üzere Kıbrıs adası, 1571'de Osmanlı tarafından fethedilmiş ve İngilizlere 1878'de geçici olarak kiralanana kadar 307 yıl Türk toprağı olmuştur.  Adanın İngiliz yönetimi altına geçmesi ve Lozan Anlaşması sonrasında Birleşik Krallık topraklarına katılmasının ardından adada yaşayan Rumlar bunu Enosis için bir fırsat olarak gördüler. 1950'lerin ortalarına gelindiğinde Rumlar EOKA terör örgütünü kurdular. EOKA'nın hedefi adayı 'özgürleştirerek Yunanistan'a bağlamak' idi. Adada artan terör faaliyetleri İngiliz İdaresi'nin kayıplarını artırıyordu. Sonunda İngiltere adada üs hakkı alma karşılığında adayı Türkler ve Rumlar arasında pay etmeyi önerdi. 1959-60 Londra Zürih anlaşmaları çerçevesinde 1960'ta Rumlar ve Türkler arasında eşit ortaklığa dayalı 'Kıbrıs Cumhuriyeti' kuruldu. 1963 yılında adayı Yunanistan'a bağlamak hedeflerine ulaşmak üzere Akritas Planı'nı devreye koyarak Kıbrıs Türklerine soykırım yapmak üzere saldırdılar. Adadaki Türk Alayı'nın ve Türkiye'nin devreye girmesi ile çarpışmalar durdurulurken, BM Güvenlik Konseyi 4 Mart 1964'te meşhur 186 nolu kararıyla adaya BM Barış Gücü'nün konuşlandırılmasını ve Rum idaresini de meşru hükümet olarak tanıma formülünü üretti. Rumlar, Türkleri devlet idaresinden dışlarken zaman içerisinde Kıbrıs Cumhuriyetini de bir Rum devletine dönüştürmeyi başardılar.

Darbe ve sonrası

Dışlanan Kıbrıs Türkü, 1963-74 arasında çok zor şartlar altında varoluş mücadelesi verdi. EOKA B terör örgütü bu kez Enosis önünde engel gördüğü Türklere karşı acımasız ve vahşi bir mücadeleye girişti. Yüzlerce sivil Kıbrıs Türkü bu dönemde hunharca katledilirken, birçok kardeşimizin akıbeti yıllarca bilinemedi. Eli kanlı papaz Makarios 'un Türklere uyguladığı mezalim devam ederken bu kez Yunanistan'daki askeri Cunta ile Makarios'un arasına kara kedi girdi. Yunanistan'da halkın desteğini yitiren Cunta'nın bir zafere ihtiyacı vardı ve hedef Kıbrıs idi. Makarios, Cunta ile işbirliğini reddedince 15 Temmuz 1974'te darbe ile devrildi. Darbeden canını zor kurtararak adadan kaçan Makarios da soluğu BM Güvenlik Konseyi'nde aldı. Burada yaptığı konuşmada Cunta'yı suçladı ve garantör ülkeler İngiltere ve Türkiye'ye adada bozulan düzenin yeniden tesis edilmesi için müdahale çağrısı yaptı. İngiltere buna yanaşmayınca Türkiye, Kıbrıs Türklerini mutlak bir soykırımdan kurtarmak, adaya barış ve huzur getirmek üzere 20 Temmuz'da müdahale etti.

Zamanında müdahale

Türkiye biraz daha gecikseydi adada kurtaracak bir tek Kıbrıs Türkü bulamayacaktı. Türkiye tam zamanında Kıbrıs Türkünün imdadına yetişti ve 1983'te kurduğumuz devletimiz KKTC'nin filizlerini attı. Bana göre 'Kıbrıs Sorunu' 1974'te halledilmiştir. Rum-Yunan ikilisinin Enosis hedefi bugün için, bunca olan biten, yaşanan kötü olaylardan sonra maalesef hala daha geçerlidir. 1974 sonrasında adada birleşik bir federal Kıbrıs devleti kurma çabaları bu nedenle gerçekleşememektedir. Ruma göre, devletimiz KKTC yıkılacak, bizler özgürlüğümüzden vazgeçerek Türkiye'den koparak Rumun kulu kölesi olmayı kabul edeceğiz!

Anavatan Türkiye, adadaki varoluş mücadelemizde her zaman her şartta yanımızda olmuştur. Anavatansız Kıbrıs Türkünün adada barınması mümkün değildir. Anavatan Türkiye'yi adada işgalci olarak görenler tarihi gerçekleri ve uluslararası anlaşmaları dikkate aldıklarında bunun öyle olmadığını görecektir. 1974'ten beri adada mutlak bir barış ve huzur ortamı vardır ve bunun yegane teminatı Anavatan Türkiye'dir. İçimizdeki bir kısım kendini bilmez emperyalizmin kuklası marjinallerin zaman zaman Türkiye'ye karşı giriştikleri saldırılar, yaptıkları hakaretler Kıbrıs Türk halkının büyük çoğunluğu tarafından şiddetle kınanmaktadır. Anadolu'daki kardeşlerimiz ve biz Kıbrıs Türk halkı adada Türklük ve Müslümanlığın ilelebet yaşaması  için and içtik; dost düşman bunu iyice anlamalı ve buna göre hareket etmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları