6 Milli Eğitim Bakanı değişti ama tek bir sorumlu yok!

6 Milli Eğitim Bakanı değişti ama tek bir sorumlu yok!
Dokuz Sütun gazetesi yazarı Ümit Karadağ, TEOG sınavının kaldırılmasına ilişkin, "6 Milli Eğitim Bakanı değişti. Her gelen reform, devrim, değişim gibi efsunlu kavramlardan söz etti. Şimdi oturduk yeni eğitim programını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

Dokuz Sütun gazetesi yazarı Ümit Karadağ'ın "Bu tren raydan daha kaç kere çıkacak?" başlıklı yazısı şöyle: 

Erdoğan’ın meşhur sözleri vardır.

“Bu tren artık raydan çıkmaz” gibi…

Eğitimi bir tren olarak kabul edersek, maalesef hiç rayında gitmemiştir.

2005 yılında LGS vardı. Lise Giriş Sınavları diye…  Aynı yıl içinde ismi değişti, OKS oldu. Ortaöğretim Kurumları Sınavı diye…

2008 yılında OKS’den üç aşamalı SBS’ye geçildi. Seviye Belirme Sınavı diye…

2009 yılından itibaren ise bu sınav sadece ilköğretim 8’inci sınıflara uygulandı.

İlerleyen dönemlerde yine 8’inci sınıflar için devam etti.

2012-2013 yılında SBS son kez uygulandı.

Ve TEOG geldi! Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş diye…

4 yıl süren TEOG serüveninin ardından bir gün AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, “Bir defa çocuklarımızı bindirilmiş kıtalar olarak görmek istemiyoruz. Bu imtihan kıskacı altında çocuklarımızın tükenmesini istemiyoruz” dedi ve TEOG anında rafa kaldırıldı.

Sonuçta emir büyük yerden…

15 senelik AKP iktidarı döneminde 6 Milli Eğitim Bakanı değişti.

Her gelen reform, devrim, değişim gibi efsunlu kavramlardan söz etti. 

Şimdi oturduk “yeni” eğitim programını bekliyoruz.

Muhalefetin eksikliğini o kadar derinden hissediyor olmalılar ki, kendi getirdikleri sistemi yine kendileri eleştirerek kaldırıyorlar.

Bir bakıma haklılar. Her hâlükârda halk desteği var mı var…

Neyi getirirsek getirelim itiraz yok, beğenmeme gibi bir durum da söz konusu değil.

Nasıl olsa iddiasız ve rahatsız etmeyen bir muhalefetimiz de var...

Ne yapsın adamlar? Haliyle böyle bir tabloda iktidar da kendileri oluyor, muhalefet de!

EN ZEKİ ÖĞRENCİLERİMİZİ BATI’YA KAPTIRIYORMUŞUZ…

Bazen Erdoğan konuşurken, muhalefet lideri konuşuyormuş zannediyorum.

Bilmiyorum, size de oluyor mu?

Öyle bir konuşuyor ki, hak vermeden edemiyorsunuz…

Beyin göçü sorunundan şikâyet eden Erdoğan, “En zeki öğrencilerimizi Batılı eğitim kurumlarına kaptırıyoruz, gençlerimiz kendi üniversitelerinde parlak bir gelecek göremedikleri için giderek artan bir oranda Batı’ya yöneliyorlar” dedi.

Daha önce sadece bir yazımı bu konuya ayırmıştım. Gençlerin neler düşündüğüne dair mesajlar içeriyordu.

Kendi yakın çevremde şahit olduğum gibi sosyal medyada, forumlarda, sözlüklerde çoğu genç ülkeden nefret etme noktasına geldiğine değinmiştim.

Hiç kimse kusura bakmasın! Ne yapsın insanlar?

Öğretmenler atanamadığı için intihar ediyor; kimi diplomasını yakıyor, kimi de o kadar dirsek çürüttük, bari boş boş oturmayalım deyip üç kuruşa sözleşmeli, ücretli Allah ne verdiyse çalışıyor. Yarım milyona yakın İİBF mezunu atanmayı beklerken, asgari ücretle garsonluk yapıyor. Erkekler açta açıkta kalmamak için polis ve askerliğe başvuruyor.

Avrupa’da felsefe ve psikoloji mezunları el üstünde tutulurken, bu ülkede dalga geçiliyor. Fizik ve Kimya mezunları iş bulamadığı için bu bölümler artık tercih edilmiyor, üniversitelerde çareyi bölüm kapatmakla buluyor.

Şimdi, Allah aşkına ne yapsın bu insanlar? Aç insan onurunu düşünebiliyor mu? Emeğinin karşılığını hiçbir şekilde alamayınca başını alıp nereye gitsin?

Giderler… Kimse de tutamaz.

Gazeteciler hapse atılır, avukatlar adliyede yerlerde süründürülürse gitme diyemezsin.

Kime değer vereceğiz?

Ülkeyi üç tarafı denizlerle çevrili bir tımarhaneye dönüştürdükten sonra  “aklı başında” insanları nasıl tutacağız?

Bu tabloya rağmen icra makamında bulunup, kimi kime şikayet ediyoruz?

Sayın Cumhurbaşkanı’nı ben anlamadım. Tabloyu değiştirmek için yetki almadı mı?

Bu sorumluluk kendisinde değilse kimdedir acaba? Söylesin, biz de ona söyleyelim.

Neden zeki öğrencilerimizi Batı’ya kaptırıyormuşuz...

İlgili Haberler