Açık konuşuyorlar

Halkımız, Rum liderlerin “uzlaşma”  konusunda ne söylediklerini izliyor mu? Kanımca yüzde 84 insanımız “Devletim ve Garantiler” dediğine göre Rum tarafı iyice izlenmektedir. Ancak yine de  “barış öncülerimiz” için Rum liderliğinin beyanatlarını bir arada görmekte yarar vardır.
“Meşru Kıbrıs Hükümeti” adı altında seyreden geçmişi kanlı Rum idaresinin sözcüsü Stefanu’nun söylediklerine bakalım: Kıbrıs’ta tek devlet ve tek halk vardır. Yakovu, Hristofyas ve Bakoyanni: Garantilere gerek yoktur. AB üyesi bir ülke garanti edilemez. Türkiye’nin dinamik tepki gösterme lüksü yoktur (yani istediğimizi kuzu kuzu vermeye mecburdur.) Egemen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin petrol arama konusundaki yetkisi tartışılamaz. Müzakerelerin iki devlet arasında yapılmasını kabul etmeyiz. Yeşilırmak Yolu karşılıksız açılmalı, Pile Yiğitler Yolu’na hayır! Çözüm iki toplumun işidir, dışarıdan Türkiye karışmasın. Kıbrıs meselesi 1974’te başlayan işgalden kaynaklanan bir meseledir. Tek bir asker kalmayacak, Kıbrıs askersizleştirilecek. Türkiye ve Yunanistan garantörlük hakkından feragat etmelidir. Anavatanlarla aramızdaki bağlar koparılmalıdır. İngiliz milletvekili Villiers’i de avladılar, o da Rum liderliğinin söylediklerini söylemekte: Tek devlet, tek halk, tek egemenlik ve Türk askeri Kıbrıs’tan ayrılmalı. Rum Dışişleri Bakanı: Federasyonu kabul etmekle ödün verilmiştir, başka bir şey beklemesinler. Ne konfederasyon ne de bakir doğum; Kıbrıs Cumhuriyeti vardır ve var olacaktır. İki devlet veya iki halk ortaklığı kabul edilemez. Bakoyanni: Kıbrıs meselesi istila meselesidir.
1960-63 arasında da Garanti Anlaşması’nın geçersizliği ve gereksizliği üzerinde duruyorlardı; Kıbrıs ordusuna ne gerek var derken yeraltı teşkilatlarını silahlandırıp Akritas Planı’nı hazırlıyorlardı. O zaman da, sayıca üstünlüklerine güvenerek “Yunanistan da, Türkiye de işimize karışmasın, garantör olmasınlar” diyorlardı.  
Okullarda güya “yeniden birleşme dersi” verilecek. Kıyamet kopuyor. Unutmadım, unutmuyorum ve 1974 Barbar Türk işgali öğretilmeye devam edecek. Gençlerin mukavemet duyguları perçinlenmelidir. Türklere karşı mücadelemiz sürecek. Yüzde 65 Rum gençliği Türklerle bir arada yaşamak istemiyor. İşgal ve istila küçümsenmemelidir, gençler bunu anlamalı ve unutmamalıdır.
Her görüşme başlangıcında olduğu gibi  “son şans” sözleriyle avunmaya ve avutmağa başladılar. Akritas Planı’nı ve bu plan gereğince bugüne kadar yaptıklarını soğukkanlı bir şekilde değerlendirirsek Akritas Planı’ndaki hedeften zerre kadar ayrılmadıklarını görürüz. Ellerindeki bütün imkânları Kıbrıs’ın tümüne sahip çıkmak için kullanmaktadırlar. Bunu başarabilmeleri için KKTC’nin ortadan kalkması ve garantilerden vazgeçilerek herkesin yerli yerine dönmesi gerekmektedir. Bunu elde etmek için görüşmeye razı oldular. Hristofyas açık konuşmuştur: Federasyonu arzu ettiğimiz için değil, Türk askerinden kurtulmak için görüşeceğiz. Tek’li tavizlerimiz nedeniyle korkuyu ve endişeyi o kadar atmışlardır ki artık istediklerini açıkça söyleyebilmektedirler. Onlar için 1974’te Türk istilasıyla başlamış olan Kıbrıs meselesini halletmenin en kestirme yolu istila kuvvetlerini adadan çıkarmak ve istila sonucu evinden-yurdundan olanların evlerine -yurtlarına dönmelerini sağlamaktır. Barış meleği Hristofyas da buyurmuştur ki Türklere 1960 Antlaşması’ndaki özel haklar verilemez. Savaşa neden olan 1960 Antlaşmaları’ndaki haksızlıklardı. Bunlar tekrarlanmamalıdır. Tek halk, tek egemenlik, tek devlet, tek vatandaşlık ve toprağı, ekonomisi, halkı, kurumları birleşik AB üyesi bir Kıbrıs! Türkiye de bu uzlaşmayı uzaktan izlemeli, işe karışmamalıdır. Geldiğimiz nokta budur. 

Yazarın Diğer Yazıları