Adam haklı beyler; Sapına kadar heterodoksluk!

Adam haklı beyler; Sapına kadar heterodoksluk!

Anladık muhalifsiniz, muhalefetsiniz de; bir şeyi de beğenin be arkadaş!

Bir kere de "doğruya doğru" deyin!

Çıkarın şu "Huysuz/Somurtkan Şirin" maskelerini, (pagan/satan derken maske işi zaten bu ziyadesiyle tehlikeli), "Adam haklı beyler" diyebilin!

Madem "virüs"e benzetilmeyi hakaret kabul ediyor, bundan hoşnut olmuyorsunuz, e bir zahmet siz de "memnuniyetsizlik" duygusunun, bir virüs gibi bünyenizi ele geçirmesine, algılarınızın ayarlarıyla oynamasına da izin vermeyin.

***

Vay efendim "Acaba kelime anlamını biliyor muymuş" da…

Vay efendim "Entelektüel olayım derken ne dediğinin farkında değilmiş" de…

Vay efendim "Bunlar hep halk ne dediğini anlamasın da, fecaatin farkına varmasın" diyeymiş de…

Türk siyasi hayatının son fenomen adayını bir çırpıda harcadılar!

***

Bir kere şunu bir kabul edelim bayanlar baylar;

AK Parti devri iktidarının, "Şeyini şey ettiğimin şeyi" ve "Bir kereden bir şey olmaz"dan sonraki, belki de en fenomen ifadesi olarak tarihe geçecek, "Ortodoks değil, heterodoks politikalarımız var ama eklentik de değiliz" cümlesi!

O Bakanlar Kurulu''ndan, o Meclis sıralarından kimler geldi, kimler geçti. Çoğu unutuldu gitti. Geride, öyle böyle bir "seda" bırakabilmeyi becerebilmiş olmak bile başlı başına bir iş, beceri değil mi?

Marifet iltifata tabi; takdir edelim, elimiz mi kırılır alkışlayalım çiçeği burnunda Bakan Beyi!

Yarın çıkıp da, "Cem Yılmaz söyleseydi, alkışlardınız değil mi" diye sitem etse yeri!

***

Kaldı ki, yalan mı yani?

Heterodoks değiller mi!

***

Evet, ekonomi yönetimindeki yol ve tercihlerini, iktisat biliminde kavramsal karşılığı da bulunmasına rağmen, "ortodoksluk" ve "heterodoksluk" üzerinden izah etmek için, açılımı "Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği" olmakla birlikte, toplumsal algıda "Müslüman Sanayici ve İşadamları" varsayılan MÜSİAD''ın toplantısını seçmiş olması garabet.

Kabul, ekonomide geleneksel politikalar yerine, onların "sulandırıldığı(!)" bir anlayışı tercih ettiklerini, memleketin en muhafazakâr yapısının huzurunda ilan etmesi garabetin de ötesi.

Velakin, o "bilmece bildirmece" kıvamındaki cümle, aslen, ekonomik hali pürmelalimizin tam da özeti değil mi!

Aylardır, "Ekonomi biliminin gerekleri"nden dem vuran, bunlara uymadıkları, aykırı davrandıkları üzerinden eleştiren biz değil miydik ekonomi yönetimini; tam da böyle yaptıklarını kabul ediyorlar işte! Daha ne istiyoruz?

***

"Bir at arabasını çeken iki at düşünün. Bu iki at, araba okunun iki yanına koşulmuş ama koşum takımları biraz gevşek tutulmuş olsun. Bu durumda atlardan birisi arabayı sağa çekerken diğeri sola çekerse araba bir sağa bir sola gider ve hızlı yol alamaz. Hızlı yol alamamanın yanında bu şekilde farklı yönlere çekilme sonucu arabanın oku da kırılabilir."

Mahfi Eğilmez, bir yazısında bu örnekle anlatmaya çalışıyordu iktidarın "heterodoks" ekonomi uygulamalarını.

"Ortodoks yaklaşım, ekonomi politikasının iki temel alt politikası olan para ve maliye politikalarının aynı yönde uygulanmasının, ya da eğer bu politikalardan birisi etkin diğeri izleyici konumunda kalacaksa, izleyici konumunda kalacak olanın tarafsız (nötr) kalması gerektiğini vurgularken, Türkiye''de Merkez Bankası, enflasyonu düşürmek için para politikasını sıkılaştırdığını ileri sürerken, maliye politikasının gevşetildiğini, mesela kamu harcamalarında artışa gidildiğini" kaydediyordu.

Velhasıl, Türk ekonomisini taşıyan atlar hanidir aynı arabaya bağlı olarak zıt yönlere gitmeye çalışıyordu!

Alın size kapı gibi AK Parti heterodoksluğu!

***

Demem o ki…

Dünyada bu yola girip de iflas etmemiş, hadi o kadar kötümser olmayayayım "başarıya ulaşmış" ülke bulunmadığı halde, bunu neden bu kadar gururla açıkladığını anlayamamakla birlikte, ben "açık sözlülüğünden" dolayı ancak tebrik edebilirim Bakan Bey''i!

Peşin peşin söyledi başımıza geleceği!

 

Değerlerini anlamanız için daha ne olması lazım

Değerlerini olabilecek en trajik şekilde anlamamıza yol açan salgın tecrübesine rağmen, tıp dünyasından gelen bu ve benzeri feryatlara, hâlâ, ısrarla kulak tıkanabiliyor olmasının hayretiyle paylaşıyorum:

"Ben bir hekimim, 32 yaşındayım, 7 yaşından bu yana 25 senedir okuyorum, okumaya devam ediyorum, okumak zorundayım. Kendimi geliştirmek hastalıklara çare olmak, tanılar koymak hayatlar kurtarmak istiyorum.

Ama maalesef yukarda saydığım isteklerimi gerçekleştiremiyorum, çünkü aldığım maaşım kendimin ve ailemin karnını doyurmaya, barınmaya, hastaneme gidip gelirken ki yol parama, elektrik, doğal gaz, su faturalarıma ancak yetiyor.

Ben yeni bir kitap alamıyorum, herhangi paralı bir kursa katılıp kendimi geliştiremiyorum. Sizden istirham ediyorum, benim içimdeki milletime yararlı olma hevesinin ölmesine izin vermeyin, geçim derdiyle boğulurken kendime dahi yararım yokken halkıma yardımcı olamama korkumu yenmeme yardımcı olun.

Sayın Meral Akşener ve Sayın Devlet Bahçeli''nin de grup konuşmalarında dikkat çektiği üzere, lütfen maaşlarımızı pozitif yönde, insanca yaşayabilme ve hizmet edebilme seviyesinde düzenlenmesi için diğer yetkililere de durumumuzu iletin… 

Eksikleri sebebiyle geri çekilen hekim özlük hakları yasasının eksikliklerinin giderilerek gündeme alınıp kanunlaşmasına vesile olun…"

Mevzubahis canımızı emanet ettiğimiz hekimler olunca elçiye zeval olsa da yazarız da, maruz kaldıkları her nevi haksızlığı haykırırız da onlarla…

Yazarın Diğer Yazıları