Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

AKP gidince, kimin istikrarı bozulacak?

Adalet ile kalkınmayı birlikte götürme iddiasındaki teslimiyet iktidarının ‘gemiciği’, belirsiz fırtınanın yön verdiği bir garip akıntıda ve su almaya devam ediyor.

 Kaptan köşkündeki malum zat, fırtınanın şiddetinden mi; yoksa ‘fıtratında’ var olan abartılmış hiddetinden mi bilinmez yine aynı ses tonuyla sağa sola talimatlar yağdırıyor.

Önüne gelene bağırıyor; tehdit ediyor olmuyor, ‘sırtına giydiği kefeni’gösteriyor olmuyor, ‘milyonları sokağa dökme’ resti çekiyor olmuyor.

Konumunu sağlama alabilmek için ‘torba torba’ kanunlar çıkarıyor; ‘anayasayı’ ayaklarının altına alıyor; devletin ‘temel taşlarını’ yerinden oynatıyor.

 “Oğlunu soruşturacaksan eğer, bunu babası mutlaka bilmeli” mealinde garip genelgelerin altına imza atıyor.

Yanında istihdam ettiği anlı şanlı ‘hukuk’ adamları bir gün olsun karşısına çıkıp demiyorlar: 

-“Etme yüce hünkarımız, biz daha düne kadar ileri demokrasi diye yırtınıyorduk. Ele güne rezil oluyoruz.”

Zaten deseler de nafile.

O yine bildiğini okuyacak ve “Bakın muhtar olamaz dediler, başbakan oldum. Şimdi hem muhtarlığı hem ülke yönetimini birlikte götürüyorum”  diye çıkışacak.

Sanırsınız ki denizlerin tek hakimi o.

H  HH

Sultan hazretleri öylesine bir hal ve davranış içinde iken, yandaşları ve yanaşmaları da vatandaşı ‘diken üstünde’tutma çabasındalar.

 “Aman ha, olan ülkeye olur. Ekonomi batar. İstikrar kaybolur. Eski günler geri gelir”  teraneleriyle halka aba altından sopa gösteriyorlar.

Mutlak bir inanç ve utanılacak bir edepsizlik içinde, “Bu ülkede BOP Eş Başkanlığı yapabilecek başka adam yok” demeye getiriyorlar.

Kendileri için bu doğru olabilir.

‘Varlıklarını’, ‘koltuklarını’, ‘evlatlarının istikballerini’ iktidarın tepesindeki zata bağlamış olanlara diyeceğimiz bir şey yok.

Kimi ‘işittiği azarın’, kimi ‘yediğin tokadın’ hesabını soramayacak kadar aciz bu yalakalar güruhu elbette ki farklı düşünecek.

Sultanın önünde ‘iki büklüm’ eğileni, onun bir dediğini iki etmeyeni tabii ki çıkacak.

Bu işler karşılıklı; eğilecek, yeri geldiğinde ‘semeri’ sırtlanacak ki çarktan nasiplenebilsin.

Böylelerini çok görmek, ayıplamakta ne bir ‘kamu menfaati’ ne de ‘insanlık’ adına bir fayda vardır.

Kendi hallerine bırakıp, suratlarına bile bakmayacaksınız.

Fakat bunların halkı galeyana getirme, karamsarlığa itme, ‘tek adam’ dayatma eylemlerine göz yummak en hafif ifadesiyle millete kazık atmaktır.

H  HH

Kargaları bile güldürecek ‘kara propaganda’ her geçen gün dozunu daha da artırarak devam ediyor.

Çok büyümüşüz, ‘dünya lideri’ olmuşuz da hazret giderse ‘ele avuca’ düşermişiz.

Ne oldu efendiler; bu sözlerinizi ‘hangi kostümünüz’ ile dillendiriyorsunuz.

Bildiğimiz kadarıyla ‘millî görüş’ gömleğini çıkaralı yıllar oldu; sonra seneler içinde kılıktan kılığa girdiniz. En son üzerinizde ‘ne’ var hele onu bir söyleyin, halk da ona göre size itibar etsin.

Ne ile sarmalanıp kuşandınız da böyle ‘boyunuzu aşan’ laflar ediyorsunuz.

‘Hint’ kumaşı mıdır sırtınızdaki, yoksa ‘Acem’ şalı mı?

Muhtemelen Acem şalı.

Hani el altından iş tuttuğunuz, kamuoyuna ise  “Bunlar Şii” diye kötülediğiniz İran mı paraların kaynağı?

‘Dünyalık’ anlamında hayli mesafe almışsınız. 

Görüntü ne yazık ki böyle.

Feryadın, figanın arkasındaki hakikat de bu olmalı değil mi?

 

Efendiler belki bu son günleriniz; aksırıncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyiniz.

Fakat öyle zavallı, yoksul ve cahil bırakılmış insanlara kendinizi insanüstü varlıklar gibi yutturup,  “Biz gidersek ne olur haliniz” diye yellenip durmayın.

Bu millet ‘varlığını’ size borçlu değil, aksine siz mevcudiyetinizi bu milletin ‘fazla müsamahasına’ borçlusunuz.

Unutmayın.

Yazarın Diğer Yazıları