AKP'den asgari ücret açıklaması! Asgari ücret ne kadar olacak?

AKP'den asgari ücret açıklaması! Asgari ücret ne kadar olacak?
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Asgari ücrete değinen Çelik, "Asgari ücret komisyonu, zamanında toplanacak. Herhangi bir şekilde takvimde oynama yok" dedi.

AKP MYK toplantısı Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan başkanlığında toplandı. Toplantı sonrasında AK Parti sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu.

Çelik'in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

"ASGARİ ÜCRET KOMİSYONU ZAMANINDA TOPLANACAK"

Asgari ücret komisyonuyla ilgili haberlerle ilgili bakanımızla konuştuk. Asgari ücret komisyonu zamanında toplanacak.

Sayın Albayrak'ın söylediği konu ekonomik sorunun dış kaynaklı olduğuna dair açıklamalar dinledik. Bu saklı gizli değil. Sistematik şekilde tırmandırılmak istenen bir sonuç olarak görülüyor. Şimdi konuşacağımız kısmı bu kadardır. Size herhangi bir başkenti ifade edecek değilim.

Benim suskunluğumdan bile bir sonuç çıkarırsınız. Saldırıların, o gün kimlerin söylemleriyle gerçekleştiği her şekilde ortadadır.

GÖKÇEK'İN MHP'DEN ADAY OLACAĞI İDDİASI

SORU: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MHP’den Melih Gökçek’in adaylığına ilişkin sorduğumuzda “94’den beri yol arkadaşım” ifadesini kullandı. Sayın Gökçek’ten bir cevap gelmişti ama Gökçek sessizliğini koruyor. AK Parti’nin aday Melih Gökçek olabilir mi?

Bugün yine bir kulis iddiasıydı. MHP İstanbul adayının Dalan olabileceği ama Dalan “düşünmüyorum” olarak açıkladı. MHP’nin Gökçek ve Dalan ismini açıklaması siyasi hamle olarak yorumlandı.

Bunlar tabiidir. Her parti adaylarını açıklayacak. Herkes kendi ismi altında bu seçime giriyor. Herkesin kendi siyasi ajandası var. Her parti kendi planlamasını yapmıştır. Kesinlikli siyasi aktörlerle görüşüyorlardır. Siyasetin doğası gereği olan tartışmalardır.

Dün sayın Cumhurbaşkanımız Gökçek ile ilgili olarak kendisinin dava arkadaşlığına, kardeşliğine vurgu yaparak açıklama yaptı. Bu sayın Gökçek’in AK Parti ailesi içinde kardeşlikle nitelenen bir siyasi şahsiyet olarak bir vurgudur. Sayın cumhurbaşkanımız bu şekilde değerlendirmiştir. Sayın Gökçek AK Parti ailesinin içerisinde bir siyasetçi. Bulunduğu konum ne olursa olsun bu konum değişmez.

Bu açıklamalar kimlerin aktif olarak adayımız olacağı, olup olmayacağı şekilde bir sonuca bizi şu aşamada götürmez. Dünkü açıklama dava arkadaşlığına, kardeşliğe vurgu olarak değerlendirilmelidir diye düşünüyorum.

DOĞU AKDENİZ'DE SONDAJ GERİLİMİ

SORU: Yunanistan hala Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimiz doğrultusunda çalışmalar yürütüyor.

AP Türkiye Raportörü Kati Piri havalimanıyla ilgili eleştiri tweetleri attı.

Kati Piri’yi ciddiye almayın. Havalimanıyla ilgili gelişmelerde de rahatsızlık duyduğunu belli ediyor. Duygusal angajmanı politik tutum olarak değerlendirmek doğru değil. O benim mesleğime girmiyor, o işlere başkaları bakar. Ciddiye alınacak bir şey değil.

Çipras’ın sözleri olmuştu. Türkiye buna müsaade etmeyecektir. Yunanistan’da kendi kendilerine hukuk üretiyorlar,

Net bir şey söyleyeceğim. Bu çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Kendilerine yüce Meclisin 1995’te aldığı ikazı hatırlatıyorum. Bu şekilde kara sularının artırılmasına yönelik en ufak çabaya en sert cevap verilecektir. Deniz kuvvetlerimiz, sahil güvenliğimiz çok yüksek performansı gösteriyor. Kendilerini kutluyoruz.

Bahsettikleri yedinci parsel çok net koordinatlara sahip. Burası Türkiye’nin kıta sahanlığının dış sınırları içinde kalan bir bölge. Burada hak iddiasında bulunmamaları gerekir.

Şunu her zaman yapıyorlar. Tek taraflı bir girişimde bulunuyorlar. Hukuki kılıf uyduruyorlar.

Yedinci parseli dedikleri bölge kıta sahanlığımız içindedir. Silahlı kuvvetlerimiz tarafından gerekli cevap verilir. Yunan ve Rum tarafına herhangi bir girişimde bulunmamalarını tavsiye ederiz. Yunan tarafı 1995’teki Yüce Meclis’in ikazını unutmasın. Türkiye Cumhuriyeti gereğini yerine getirme konusunda tereddüt etmez.

KILIÇDAROĞLU’NUN AÇIKLAMALARI

Sayın Kılıçdaroğlu’nun son grup konuşmasında ortaya koyduğu sözler utanç vericidir. Bir şeyin altını çizmek isterim. Kendisi askerlikle ilgili meselelerden bahsederken, siyasette bir kural vardır. Aileyi işin içine karıştırmayacaksın, dışında tutacaksın. Utanç verici şekilde, kendi oğlunun askerliğinden bahsederken, cumhurbaşkanımızın oğullarının askerlik konularını gündeme getiriyorlar.

Elinde akıllı telefon var, kendi söylediğinin yalan olduğunu görecek. Bir tanesi askerlik görevini, yurt dışında okurken icra etmiştir, diğeri sağlık sorunu sebebiyle icra edememiştir. Bunu gündeme getirmek genel başkana yakışıyor mu? Şahsiyetli siyasetçiler ailesi konu olduğu zaman kendini öne atar. Kılıçdaroğlu ne yapıyor? Hem kendi ailesini, hem cumhurbaşkanımızın ailesini işin içine karıştırıyor.

Birincisi cumhurbaşkanımızın ailesinden özür dilemesi gerekiyor. Yine işin içine karıştırdığı için kendi ailesinden özür dilemesi gerekiyor. Bu saygın olmayan, güçlü siyasi şahsiyetlere yakışmayan durumu açık ve net şekilde kınıyoruz.

CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ

Cumhurbaşkanı beklentilerimizi sıraladı. Bir, Kaşıkçı’nın cesedi nerede? Bu işi yapanlar Suudi Arabistan makamlarının elindedir. Bunu öğrenememeleri gibi bir şeyin söz konusu olmadığını düşünüyoruz. İkincisi, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı tarafından söylenen yerli işbirlikçi kimdir? Üçüncüsü, bu talimatı kim vermiştir? Bu yüksek düzeyden talimat verilmeden gerçekleştirilecek bir eylem değildir. eylemin organizasyonu, önceden planlanması… Ki bunu Suudi Başsavcı da söylüyor. Girer girmez öldürülmüş ve parçalara ayrılmış. Bunlar kimler? Bu talimatı verenler kimler? Kimseyi peşinen suçlamıyoruz, hiçbir şeyin örtülmesine de izin vermeyeceğiz.

Cumhurbaşkanımız “bu olayın örtülmesine müsaade etmeyeceğiz” dedi. Bir, cesedin yerini öğrenmek istiyoruz, iki, ifadelerin adli makamlarımızla paylaşılmasını istiyoruz. Üç, yerli işbirlikçinin kim olduğunun iletilmesini istiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti toprakları içerisinde gerçekleşmiştir bu eylem. Dolayısıyla bu şahısların adil şekilde yargılanması için bu yargılamanın İstanbul’da yapılması gerekir. Burada çok vahim olay var. şöyle bir şey olması gerekir. İstanbul’da yargılanmalıdır. Adil şeffaf bir yargılama olmalıdır. BM’den de sık sık çağrı yapılıyor. Adil ve şeffaf yargılama için. Bütün deliller ortaya dökülür ve dünya soru işaretlerinin ortadan kaldırılmasını izlemiş olur. Bunlar yapılmadığı sürece bu gündemden düşmeyecek hiçbir şekilde.

Bütün dünyada Fransız dışişleri bakanının açıklamasında aynen şunu söylüyor. “Bu soruşturma sayın Erdoğan’ın baskısı, dirayeti ve uluslararası baskıyla yürüyor” Bütün dünyada bunun ört bas edilmemesi için bu kadar yüksek performans ortaya konulmasının arkasındaki iradenin Cumhurbaşkanımız olduğu yazılıp çiziliyor. Biz buradaki güçlü duruşun görülmesi bakımından altını çiziyoruz. “Kendisinin bunun üstünün örtülmesine dönük tekliflere kapalı olduğu da görülüyor.”

Kılıçdaroğlu utanmadan “sayın Erdoğan cinayetten haberdardı” diyor. Dünyada herkes tam tersini söylerken, hatta Türkiye’nin azılı düşmanları bile bu soruşturmada cumhurbaşkanımızın tavrını takdir ederken, dünyada bir tek Kılıçdaroğlu’ndan kara propaganda geliyor. Bu cümleyi söyleyen birisi Kaşıkçı cümlesini ört bas etmek istiyor. Bu kadar gayret gösterilirken, tutup da kendi ülkesini bütün dünya, Türkiye’nin tamamı başka türlü düşünürken itham etmek ört bas etmek isteyenin tavrıdır.

Bu çok tehlikeli bir ruh hali. Kendi ülkesini sürekli zor duruma düşürmek isteyen birisinin ruh hali. Başından beri nasıl olmuştur? Kronoloji açık ve nettir. İlgili kişi konsolosluktan çıkmayınca ilgili makamlarımızın haberi olmuştur. O andan itibaren merhumun akıbetinin peşine düşülmüştür. Diyor ki “gitmelerine niye izin verdiniz” Olay olduğu andan önce kimsenin haberi yok. Şüphe yok, ihbar yok. Şüphe, arama kararı yok. Hukuk emniyet ve istihbarat birimleri adli otoritenin talimatlarıyla çalışıyorlar.

Ortaya koyduğu iki örnek var. 1942’de Irak konsolosluğu, ikincisi Rus konsolosluğuyla ilgili. 42 örneğinde ortada Viyana sözleşmesi yok zaten. Ortada açık bir eylem var. bilinen ve görünen bir eyleme dönük olarak müdahale hakkında Viyana Sözleşmesi cevaz veriyor. Ama ortada böyle bir durum yok. İstihbarat, emniyet birimlerinin çalışmasıyla ortaya çıkarılmış bir durum var. Ta baştan Türkiye’yi suçlamak için angaje olmuş.

Diyor ki “niçin geç girildi” Nasıl gireceksiniz? Hukuki kurallar belli. Suud yetkililere başvurulmuş. Baskı yapılmış, en sonunda girilmiş. Burada Türkiye’nin eksik yaptığı bir iş yoktur. Kılıçdaroğlu diyor ki, “Suudi Arabistan’dan çıkar için ört bas ediyorsunuz” Bakın, kendi zihnindekini bize yansıtıyor. Bu kişiler İstanbul’da yargılanmalıdır. Bu kişilerin ifadelerine başsavcılığımız ulaşmalıdır. Cesedin nerede olduğu söylenmelidir. Bu kadar net. Bununla gurur duyacağına, Türkiye’nin yaptığı iyi işlerle gurur duyma duygusunu kaybetmiş.

Bir kere daha size söylemiştim. Şöyle bir tablo değişmiyor. Ne zaman Türkiye’nin başka bir odakla problemi olsa CHP Genel Başkanı’nın durduğu yer otomatikman Türkiye’nin karşısındaki odak oluyor. Hiç kimse dünyada bu iddialarda bulunmamıştır, tam tersine Cumhurbaşkanımızın iradesiyle eortaya koyduğu dirayetle bu soruşturmanın gittiği batı basınında yazılıyor, liderler tarafından ifade ediliyor. Kaşıkçı meselesinde Türkiye ortada ne varsa ortaya çıkaracaktır.

TUNCELİ’DE ŞEHİT OLAN İKİ ASKER…

Bir kere donarak şehit olan askerlerimizle ilgili yüreğimiz kanıyor. Allah rahmet eylesin. Ailelerin acısını paylaşıyoruz. Bu şehitler, biz kendi ülkemizde onurlu bir hayat sürelim diye aziz canlarını feda ediyorlar. Bu ülke, bu millet, namusuyla geleceğe yürüsün diye en aziz varlıklarını feda ediyorlar. Çok üzüldük. Fakat buna yaklaşırken biraz kendisinden, Kılıçdaroğlu’ndan istismar yerine sağ duyu bekliyoruz. Burası karayolu ulaşımı olmayan, helikopter ve yaya olarak ulaşılabilen bir bölge. Burada çok zor koşullar altında terörle mücadele yürütülüyor. Askerlerin teçhizatları uluslararası standartlarındadır.

İstedikleri kurumdan öğrenebilirler, elimde listeler de var. Askerimiz hangi donanıma, teçhizatlara sahiptir? Hatta kendilerine başka ek teçhizatlar verilmektedir? Söz konusu bölgede 12 kişilik bir tim. Bu millet Mehmetçik üzerinde hassastır. Donanım ve teçhizat konusunda askerimizin herhangi bir eksikliği yoktur.

12 kişilik tim bırakıldıktan sonra, içişleri bakanımız da açıkladı. Bozkır bir bölge, birden bire hava şartları değişiyor. Helikopter ulaşamıyor. Nakledildiklerinde şahadet mertebesine erişiyorlar. Diğer Mehmetçiklerimiz taburcu ediliyor. Yine savcılık adli soruşturmayı, jandarma da idari soruşturmayı içişleri bakanlığı bünyesinde yürütülüyor.

Burada donanım yoktur demek için Kılıçdaroğlu nasıl bir bilgiye sahip? Cumhurbaşkanımız cevap verdiğinde diyor ki, “ben bunları gündeme getirmeyeyim mi?” Biz gündeme getirmeyin demiyoruz, yalan söylemeyin diyoruz. Bu bilgilere nereden ulaşmıştır? Söz konusu bile değil. Bahsettiği şeyler, bu tip bilgileri kendilerinin önüne koyanlar, sosyal medyada gördükleri bilgiyi Kılıçdaroğlu’nun önüne bilimsel bilgi gibi koyuyorlar. Google’a girerek öğrenilebilecek bir şeyi bilmeyen birisiyle karşı karşıyayız. Burada hiçbir eksiklik söz konusu değildir. Onun dışında gözümüzden kaçan bir şey var mıdır diye adli ve idari soruşturma sürecektir.

Cumhurbaşkanımızın Mehmetçik ile birlikte olma çabasıyla herhangi bir yarışa girmesin. Verdiği örnek iki üç örnektir. Yıllar içerisinde cumhurbaşkanımızın nerelerde askerimizle birlikte olduğu her hava arazi koşulunda yüzlerce örnek vardır.

AİHM’İN HZ. MUHAMMED KARARI

Peygamber efendimize dönük olarak bir Avusturya vatandaşı bir hakaret ortaya koymuştu. Ve bu şahsa, normal mahkeme bir ceza verdi. Arkasından yüksek mahkeme de bunu onadı. Söz konusu şahıs, konuyu AİHM’e gönderdi. Ve AİHM yerel mahkemelerin verdiği kararın dengeli bir karar olduğunu söyledi. Bunu çok önemli buluyoruz.

AİHM, bu ifade özgürlüğü olarak uygulanamaz diyor. Bu konuda yerel mahkeme doğru yapmıştır. İkincisi, başkalarının ifade özgürlüğü varsa, başkalarının dini duygularının korunma hakkı da vardır. Üçüncüsü, yine önemli bir şey söylüyor. Avusturya’da dini barışın sürdürülmesi açısından, başkalarının dini duygularının korunması açısından denge göz önüne alınmıştır.

Eğer bu denge sağlanırsa, dini barışla ilgili denge ifade özgürlüğü temelinde kurulursa Avrupa’da İslam düşmanlığına karşı mevzi kazanılmış olur.

HARRAN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜNÜN SÖZLERİ…

Bu kürsüde konuşma yaptığımız zaman ve genel merkezde konuşma yaptığımız zaman, bu binadaysak AK Parti sözcüsü şahsi görüş açıklamaz. Bu tip ifadeleri sorunlu buluyoruz, katılmıyoruz. Bildiğimiz kadarıyla YÖK de konuyla ilgilenmektedir. Bu ifadeleri incelemektedir. YÖK tarafından bu konuyla ilgili değerlendirme yapılacaktır. AK Parti açısından bunlar her zaman sorunlu ifadeler olarak görülür. Katılmadığımızı ifade etmek istiyorum. 

İSTANBUL HAVALİMANI…

Bu konuyu da atlamamak lazım. Konuşmasının bir kısmını yeni havalimanıyla ilgili bir takım iddialara ayırdı. Yeni havalimanıyla ilgili ortaya çıkan iddialara cevap vereceğim. Bunun en temelinde bir takım gruplar da bir takım siyasi partiler de, Kati Piri gibi aktörler de çevreyle ilgili sıkıntı yaratacağını iddia ediyor. Biz iddia ediyoruz ki, dünyanın en büyük çevre projelerinden birisidir. Madenler tarafından delik deşik edilmiş arazinin yeniden ihya edilmesidir. Bundan sonrası için de yukarıdaki göllerin ihya edilmesiyle ilgili cumhurbaşkanımızın talimatı olmuştur. Dünyanın en büyük yeşil binasıdır. Herkesin gıpta ile bakacağı çevre projesi olarak kayıtlara geçmiştir.

O grup konuşmasında bir takım sorular soruyor. Cumhurbaşkanımız net bir şekilde açıkladı. Yatırım bedeli 10 milyar 247 milyon avro. Raporlarla ilgili, fizibilitelerle ilgili tamamı yanlıştır.

Sorular soruyor. Hazine garantisi vb şeylerle ilgili soruyor. Proje yap işlet devret ile yapılmakta olup, hazine garantisi bulunmamaktadır.

Niye diyor geç teslim edildi? Sözleşmedeki ilgili maddelere bile bakılsa, bunu net bir şekilde görebiliyoruz. Çeşitli sebeplerle böyle bir tablo ortaya çıktığı zaman 11’nci madde diyor ki; yer teslimi ötelenir diyor. Bundan doğan bir zarar var mıdır bir spekülasyonda bulunuyor. Süreç esasında kendisinin bahsettiği gecikme dediği şey izinlerin alınmasıyla ilgili konudur. Uygulama projesinin hazırlanması ilgili şirket tarafından ölçüm, sismik çalışmalar yapılarak hazırlanmıştır. Devlete yük getiren, devletin cebinden ödediği bir şey söz konusu değil.

“90 metre 60’a düşürüldü. Müteahhidin kârı şu kadar” diyor. Bilimsel çalışmalar neticesinde ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan revizyonu iltimas sağlama şeklinde bir yanlışa düşüyor. Uçuş güzergahlarını değiştirecek bir zafer anıtı dikilmiştir.

Keşke isminde Cumhuriyet olan isminde halk olan partinin genel başkanı da orada olsaydı. Türkiye’nin bu gurur gününde, bu eserin sevincine kendisi de bu coşkuya ortak olsaydı. Fakat sadece cumhuriyet demekle, halk demekle olmuyor.

İlgili Haberler