SUNUŞ
Doğru Yol Partisi'nde 1990'larda yıldızı parlayan Meral Akşener, 2017'de İYİ Parti liderliğiyle Türkiye'de büyük umut rüzgarı estirdi. 2024'teki yerel seçimler sonrasında ise genel başkanlık görevini Müsavat Dervişoğlu'na devretti. Sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile el sıkışma pozu vererek emekliliğini ilan etti.
Ancak Akşener'in adı İYİ Parti İstanbul İl Kongresi'nin ardından yeniden gündeme geldi. 'Siyasete dönecek mi dönmeyecek mi' tartışmaları devam ederken Yeniçağ merak edilen soruların peşine düştü.
Bugün başladığımız yazı dizisinin ilk bölümünde Türk siyasetinin kritik dönemine şahitlik eden Meral Akşener'in Tansu Çiller'e neden muhalif olduğu, 28 Şubat sürecindeki tavrı ve AKP'yi kuran Erdemliler Hareketi'ndeki rolünü bulacaksınız.
AKŞENER’İN SİYASETE GİRİŞİ VE DOĞRU YOL GÜNLERİ
Akşener siyasete 1994 yerel seçimlerinde Doğru Yol Partisi'nden İzmit Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak girdi. 1995 ve 1999 Türkiye genel seçimlerinde Doğru Yol Partisi milletvekili olarak Meclis'e giren Akşener, 1996 ile 1997 yılları arasında Necmettin Erbakan tarafından kurulan koalisyon hükûmetinde İçişleri Bakanı olarak görev yaptı. Milli Savunma Komisyonu ile İçişleri Komisyonu üyelikleri yaptı. 4 Temmuz 2001'de DYP'den istifa etti, 3 Kasım 2001'de MHP'ye katıldı. 19 Kasım 2006 tarihli MHP 8. Olağan Büyük Kurultayı'nda MYK üyeliğine seçilen Akşener, 2007, 2011 ve Haziran 2015 genel seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul Milletvekili olarak Meclis'e girdi. Kasım 2015 genel seçimlerinde partisinden milletvekili adayı gösterilmedi. 2017'de MHP'den istifa etti ve İYİ Parti'yi kurdu.
Hiç tartışmasız ki Akşener’in siyasette ilk mihmandarı rahmetli ağabeyi Nihat Gürer’dir (aşağıda). Nihat Gürer, Kocaeli MHP İl Başkanlığı yapmış, ülkücü harekette önemli görevler üstlenmiş ve bu yönleriyle ülkücü hareket içerisinde saygı duyulan, tanınan bir insandır.

Akşener’in siyasete girdiği 1994'ten 1999'a kadar ikinci mihmandarı ise şüphesiz ki Tansu Çiller’dir. Akşener, özellikle 1995-97 yılları arasında Çiller ile adeta birlikte yaşamıştır. O dönemde Çiller’in Doğru Yol içerisindeki muhalifleri, bu yakınlığı nedeni ile Akşener’i 'Çillerin bulaşıkçısı' olarak tanımlamışlardır. Akşener için ise Çiller 'Türk kadınının yeni komutanı', 'Bacı Anası'ydı. Hatta 'Anatürk’tü.
Akşener, 1997'de İçişleri Bakanı sıfatıyla Özer Çiller’in elini öpecek kadar (aşağıdaki fotoğraf) ailenin meftunu bir siyasi kişilikti.

TANSU ÇİLLER İLE ARASI NEDEN BOZULDU?
MİLLETVEKİLLİĞİ SATTIĞINA İLİŞKİN İLK İDDİA
Akşener, Çiller’e neden muhalif olduğunu 1999 sonbaharında Köksal Toptan’ı Çiller’e karşı genel başkan adayı olarak desteklediği bir toplantıda şöyle anlatıyor:
“Hepiniz, geçmiş yıllarda genel başkanımla bu kadar yakın çalıştıktan sonra bugün neden ayrı düştüğümü merak ediyorsunuz. 18 Nisan seçimlerinde ANAP ile DYP ağır darbe aldı. Oturup seçim yenilgisinin ciddi bir analizini yapmamız gerekiyordu. Öz eleştiri yapılmalıydı. Ancak bütün suç teşkilatlara yıkıldı. Seçimi teşkilatlar çalışmadığı için kaybettiğimiz kabul edildi. Ardından görevden almalar ve fesihler başladı. Yanlıştı. Bu noktadan sonra benim sayın genel başkanımla yollarım ayrıldı. Benim genel başkanımla kişisel hiçbir sorunum yok. Bu kişisel bir kin değildir. Ancak yüksek isyan ahlakı ortaya çıkmıştır.”

Bu söylemiyle ilgili, dönemi çok iyi bilen üst düzey Doğru Yol Partili siyasetçilerle konuştuğumuzda ise hepsi “yüksek isyan ahlakı” ifadesine tepki gösterdi ve Akşener ile Çiller arasındaki ayrılığın esas sebebinin tam da bir siyasi ahlaksızlık olduğunu belirttiler. Bu siyasetçilerin hemen hemen ortak anlatımlarına göre durum şuydu:
“18 Nisan 1999 seçimlerinde Adana seçim çevresindeki bir milletvekili aday adayından 2. sırada aday yapılmak için Akşener aracılığı ile bir yasadışı bağış alınıp Özer Çiller’e teslim edilmiştir. Doğru Yol Adana teşkilatlarında 2. sıradan aday yapılacak kadın adayın bağış karşılığı aday yapılacağının duyulması üzerine isyan çıkmış ve Ankara ağır baskı altına alınmıştır. Bunun üzerine kadın adayın adaylık işleminden vazgeçilmiştir. Kadın aday bahşettiği parayı geri almak için Özer Çiller’e gittiğinde Özer Çiller kendisine 3 milyon dolar iade etmiş ve ancak kadın aday kendilerine gönderilmek üzere aracı Meral Akşener’e 5 milyon dolar verdiğini ifade etmiştir. Bu fark Çiller ile Akşener ilişkisini bitirmiştir.
Çiller’in duyulan bu işin kişisel olmadığını göstermek için partinin genel idare kurulu toplantısında 3 milyon doları partimize aldık iade edelim dediği de aktarılmaktadır.“
Yıllar geçecek ancak siyasette dolar ile milletvekili satma işi bu sefer önce euro sonra dolar ile tekrar hortlayacaktı. Ayrıca birçok belediye ilişkisinde Akşener eskinin Çiller’i olacak, birileri de dönemin yeni Akşenerleri…
Nihayetinde iddiaya göre bu olay üzerine 1999 yılının başlarında Çiller ailesi ile Akşener arasındaki tüm bağlar koptu. Bu kapsamda iddia edilen olayların merkezindeki Nesime Aysel Sabuncu ismini de buraya not olarak bırakalım.
AKŞENER VE 28 ŞUBAT
Türk tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat Post-Modern Darbe sürecinde Akşener İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturuyordu. Kamuoyunda "28 Şubat sürecinde orduyu karşısına almış" ve "askere karşı dik duruş sergilemiş" kişi olarak anılıyordu. Oysa gerçek oldukça farklıydı. Ortaya çıkan görüntüler, Akşener'in askere kafa tutan bir yapısının olmadığını, askere kafa tutmadığını, aksine askerin önünde el pençe divan durduğunu ifşa etti. Hatta usta gazeteci Mehmet Ali Birand'a vermiş olduğu röportajda, 28 Şubat kararları için "Uygulanması gerektiğine gönülden inanıyorum, kıyafet yasası da uygulanacak" demiş ve Milli Güvenlik Kararları'nın doğruluğuna inandığı için imza attığını özellikle vurgulamıştı. Ona göre MGK Kararları zaten dayatma değildi.
AKP'Yİ KURAN 'ERDEMLİLER HAREKETİ' VE AKŞENER
Akşener, 1999 yılının sonbaharında yapılan Doğru Yol Partisi kongresinde Çiller’e karşı Köksal Toptan’ı destekledi. Kongrede ağır bir hezimete uğradılar. Bu hezimet Akşener’de bir politik travma yaratmıştı. Yıllar sonra kurucusu olduğu İYİ Parti'nin bazı kongrelerinde de en büyük korkularından biri karşısına aday çıkması ihtimali olacaktı.
Recep Tayyip Erdoğan 20 Mayıs 2001 tarihinde Bolu Köroğlu Hotel'de çeşitli eski parti üyeleri ile yaptığı toplantıda, "Yeni oluşumun adı Erdemliler Hareketi. Oluşumun en büyük hedefi, ülkenin yönetimini kalabalık bürokrasi ve mevzuatlardan kurtarmak" diye konuştu. Akşener’de 4 Temmuz 2001 tarihinde DYP’den istifa ederek Abdullah Gül'ün başında bulunduğu Politik Araştırmalar Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında "yenilikçi harekete" katıldığını beyan edip kameralara gülümseyerek Erdemliler Hareketi'ne katıldı. Erdemliler Hareketi'nde Meral Akşener’in dışında dört önemli isim vardı. Bunlar sırası ile Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener olarak tarihe geçti.
Akşener’in İçişleri Bakanlığı döneminde 28 Şubatçı askerlere karşı tavır gösterdiği izlenimi nedeniyle Refah/Fazilet Partili kadrolar nezdinde geçmişten gelen bir itibarı vardı ve bu itibar Erdemliler Hareketi'ne dahil edilmesinde de en önemli etken oldu. O dönemde Akşener, Erdoğan ile birlikte Giresun Alucra’daki şenliklere de katıldı ve halkın yoğun ilgisi ile de karşılaştı.
Erdoğan ile karşılıklı ev ziyaretlerinin yoğun yaşandığı ilişkilerin çok sıkılaştığı bir dönemdi. Yine Erdemliler Hareketi'nin partileşme sürecine girdiği bu dönemde Akşener, Uludağ'da parti programı yazım çalışmalarına da katıldı.

Ancak sonra bir anda Afyon toplantısına katılmayarak Erdemliler Hareketi'nden ayrıldı. O tarihlerde kendisine sorulduğunda ilkeleri sebebi ile ayrıldığını söylüyordu. Oysa AKP'de uzun yıllar bakanlık yapan siyasetçi Nihat Ergün "Adım Adım Siyaset" adlı kitabında Akşener’in bizzat kendisini arayarak karşılanmayan politik talepleri sebebi ile hareketten ayrıldığını yazmıştı.
Bu konuda bir başka iddia ise Akşener’in uzun yıllar önce görev yaptığı bir kısım güvenlik bürokratının Erdemliler Hareketi partileşse dahi siyaset yapmasına izin verilmeyeceğine ilişkin uyarıları sebebi ile hareketten ayrıldığına ilişkindir.
HAFTAYA İKİNCİ BÖLÜMLE DEVAM EDECEĞİZ...