Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Altan’a dava ve MHP operasyonu!

Başbakan Erdoğan’ın Ahmet Altan’a tazminatla beraber ceza davasını açtırması sadece yazılan yazıya olan kızgınlığının eseri değildir.
Peki başka hangi hesaplar mı var?
Bugüne kadar belli amaçlar için kullanılan  Taraf gazetesini sırtından atmak istemesidir.. Evet Başbakan Ahmet Altan’a dava açarak Taraf gazetesi ile arasına mesafe koyduğunu ilan ediyor... Aslında Başbakan bu karara daha önce  varıyor ve Ahmet Altan da haftalar öncesinde bunu görerek günlerce gazeteye bile gitmiyor. Heykel ucube olayındaki itiraz tavrı ise Altan’ın kızgınlığını açığa vurmasıdır. Göreceksiniz Taraf gazetesi yayınını bile durdurabilir, çünkü üç aydır para akışında problemler var.
Gelelim Başbakan’ın Taraf’ı niçin sırtından atmak istediğine?
Birinci neden Işık Koşaner’in Genelkurmay Başkanı olması ile Tayyip Erdoğan askere karşı çok daha dikkatli davranıyor.
Tayyip Bey’in “Tek bayrak, tek dil” çıkışı ve  “Ameliyat ettirmem” beyanı TSK’nın yayınladığı malum bildirinin hemen sonrasında olması ilginçtir.
Tam bu noktada bir parantez açıp  AKP hükümetinin üç yıldır TSK bağlamında yürüttüğü operasyonların  askerin içindeki belli unsurlarla mutabık kalınarak yapıldığını hatırlatalım... Duyumlarıma göre Işık Koşaner’den sonra tablo değişmişe benziyor. Dolayısı ile Erdoğan bunu dikkate alıyor olabilir.
İkinci gerekçe ise kendilerine liberal diyen malum çevrelerin Tayyip Erdoğan’ın gözünde son kullanma tarihini doldurmalarıdır.
Öyle, çünkü Erdoğan artık yargı dahil her şeye hâkimdir ve o liberal güruha ihtiyacı kalmamıştır. Devrim öncesinde İran’da TUDEH’ın kullanılması misali bizim sözde liberallerimiz de kullanılmış ve işleri bitince  yine TUDEH misali çöp kutusuna  havale edilmişlerdir.
Bir başka önemli gerekçe ise  Cumhurbaşkanlığı ve hatta Başkanlık Sistemi hedefi olan Tayyip Erdoğan’ın yüzde 50  oya erişme ütopyasıdır.
Erdoğan Başkanlık sistemine geçiş için halktan onay alamayacağını görüyor ve bu işi TBMM’de halletmek istiyor. Bunun için de 367
mebusa ulaşacak oranda oy almak istiyor.
Tayyip Erdoğan’a göre böyle bir milletvekili sayısına erişmek ancak iki partili bir Meclis’le yani barajı sadece AKP ve CHP’nin aşması ile mümkündür. Dolayısı ile de MHP’nin barajı geçmemesi onun en temel stratejisidir.
İşte Taraf gazetesi ve liberal güruh ile mesafe koyma siyaseti hem merkez sağ seçmenin tamamını hem de MHP tabanının birazını kazanmaya matuftur. Göreceksiniz Başbakan benzer adımları seçime doğru atmaya devam edecek ve AKP’ye Milliyetçi-Muhafazakâr bir imaj vermeye çalışacaktır. Kuşkusuz imaj çalışması ile beraber bazı eski ülkücüleri  AKP’den aday yapmak ve MHP’nin mevcut kadrolarını hedefe oturtmak gibi ilave adımlar da beraberinde gelecektir... Erdoğan DP’ye Zeybek’in gelmesiyle de MHP’nin olumsuz etkileneceğini düşünüyor.
Görüyorsunuz Erdoğan devleti bütün kurumları ile fethettikten sonra şimdi siyaset mühendislikleri ile topluma ayar vermenin hazırlıklarını
yapıyor...



OLMAZ EMEL...
AKP-CHP  koalisyonu asla mümkün değil!

AKP-CHP koalisyonu milyonda bir bile ihtimal değildir ve böyle bir şeyi kazara istese dahi CHP’nin lider kadroları da yapamaz, çünkü CHP seçmeni bîat kültüründen değil itiraz kültüründen geldiği için bu noktada lider falan tanımaz, başkaldırır... Diyeceksiniz ki Gürsel Tekin’in o yönde demeci var... Doğru, var da o demecin perde arkası şudur: Gürsel Bey ısrarla iktidar alternatifi gösterin diyenlere hatırlayacaksınız CHP-MHP koalisyonu dedi.Demesiyle de malum çevreler bu sefer, “Neden tek başına iktidar değil de MHP ile koaliyon”   gürültüsünü çıkardı ve MHP ile yakın görünmeyi eleştirdi. Tekin bunun üzerine tek başına iktidar olamazsak birileri ile koalisyon kuracağız,bu barajı geçecek olan ya MHP ya AKP olabilir diyerek CHP’nin koalisyona mecbur olduğunu ortaya koydu, hadise budur.


SON HEDEF...
Herşey bitti
sıra Danıştay’da!

Tayyip Erdoğan mağduriyetten ve gerginlikten beslenen bir siyasî figür. Öyle olunca da istismar edecek argümanlara ihtiyaç duyuyor. Malum son 8 yılda  yaptığı fetihlerle AKP’nin istismar edeceği alan kalmadı. TSK’yı yerle bir etti, medya’yı teslim aldı, Anayasa Mahkemesine kadar  yargının çok büyük bölümünde etkili. İş dünyası, sendikalar ve sivil toplum örgütleri bile susturuldu. Dolayısı ile Erdoğan’ın istismar etmek için hücum edebileceği kurum artık sadece Danıştay ile Yargıtay’dır ki Erdoğan’ın yeni hedefi da o kurumlardır.. Gerçi Tayyip Erdoğan bu, hadiseleri çarpıtarak da yeni istismar konuları buluyor; meselâ Doğan Gurubunu teslim almasına, gazetelerini AKP bülteni gibi çıkartmasına rağmen hâlâ bazı yazarlarını bahane edip Doğan Gurubu üzerinden bile istismarlar yapabiliyor.



YAPTIĞI-SÖYLEDİĞİ...
Dink olayında Erdoğan
doğru söylemiyor!

Başbakan dün bertaraf olursunuz tehdidinde bulunduğu TÜSİAD’daydı ve iş dünyasının baronlarıyla  sarmaş-dolaş oldu. Erdoğan dün Hrant Dink olayının perde arkası ile ilgili olarak baştan savma şeyler söyledi ve biz faili yakaladık, gerisi yargının işi dedi... Peki gerçek öyle mi? Elbette değil... Meselâ yargı o olayla alâkalı olarak bazı MİT mensupları için soruşturma izni talep etti. Başbakan bu talebe hayır dedi. Sadece o da değil. Tayyip Erdoğan kendine bağlı Başbakanlık Denetleme Kurulu raporlarındaki tespitlerin bile üstüne gitmedi.O raporda var olan kesin bulgulara rağmen hiç bir Emniyet mensubunu yargılatmadı. Hâl bu iken Tayyip Beyin tam tersi şeyleri söylemesine ne demeliyiz?

Yazarın Diğer Yazıları