Son araştırmalar, periodontal enfeksiyonlara yol açan Porphyromonas gingivalis gibi bakterilerin beyne sıçrayarak kronik iltihaplanmayı başlattığını ve bilişsel gerilemeyi hızlandırdığını gösterdi.
Uzmanlar, bu bulguların erken teşhis ve antibiyotik temelli tedavilere kapı aralayabileceğini belirtti.
Alzheimer hastalığı, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen ve hafıza kaybı, kafa karışıklığı ile davranış değişikliklerine yol açan yıkıcı bir nörodejeneratif bozukluk.
Yıllardır amiloid beta proteininin birikimi ve tau proteininin aşırı fosforillenmesi gibi beyin içi mekanizmalar hastalığın ana suçlusu olarak görülüyordu. Ancak son yıllarda, bilim camiasında yükselen bir ses, bu tablonun arkasında mikrobiyal enfeksiyonların yattığını savundu. Özellikle beyin dokularında tespit edilen bakteriler, hastalığın enfeksiyöz bir kökeni olabileceğini işaret etti.
Florida State Üniversitesi Gut Biome Laboratuvarı'ndan Doç. Dr. Ravinder Nagpal liderliğindeki bir çalışma, Alzheimer hastalarının bağırsaklarında yaygın görülen Klebsiella pneumoniae bakterisinin, antibiyotik kullanımının yol açtığı mikrobiyom dengesizliğinden faydalanarak kana karıştığını ve beyne ulaştığını ortaya koydu. Bu bakteri, beyinde artan iltihaplanmaya neden olarak bilişsel fonksiyonları bozuyor ve Alzheimer semptomlarını taklit etti.
Araştırma, The Journal of Infectious Diseases dergisinde yayımlanarak, yaşlılarda sepsis sonrası enfeksiyon riskini vurguladı. Nagpal, "Bu bulgular, Alzheimer'ı sadece beyin odaklı bir hastalık olarak görmek yerine, bağırsak-beyin eksenini hedef alan bütüncül yaklaşımlara işaret ediyor" dedi.
Benzer şekilde, Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden araştırmacılar, Alzheimer'ın erken evrelerinde hastaların bağırsak mikrobiyomunda belirgin değişiklikler tespit etti. 164 yaşlı katılımcı üzerinde yapılan bir inceleme, preklinik Alzheimer grubunda arginin ve ornitin amino asitlerini parçalayan bakterilerin (amiloid birikimine katkıda bulunan) seviyelerinin yükseldiğini, glutamatı parçalayan koruyucu bakterilerin ise azaldığını gösterdi. Bu değişiklikler, beyin taramalarında amiloid ve tau birikimleriyle örtüşüyor ve semptomlardan yıllar önce ortaya çıktı.
Araştırmayı yöneten Gautam Dantas, "Bağırsak bakterileri, iltihaplanmayı tetikleyerek beyin bağışıklık sistemini bozuyor; bu, hastalığın erken bir biyobelirteci olabilir" şeklinde yorumladı.
Diş eti enfeksiyonlarının rolü ise en çarpıcı keşiflerden biri. NYU Diş Hekimliği Fakültesi ve Weill Cornell Tıp Fakültesi'nden ortak bir ekip, periodontal hastalığa neden olan "kötü" bakterilerin (örneğin Porphyromonas gingivalis) artmasıyla, sağlıklı bakterilerin azalmasının, beyin omurilik sıvısında amiloid beta seviyelerini yükselttiğini buldu.
48 sağlıklı yaşlı üzerinde yapılan analiz, diş eti altından alınan örneklerdeki bakteri DNA'sını inceledi ve Alzheimer biyobelirteçleriyle doğrudan ilişki kurdu.
Araştırmanın başyazarı Dr. Angela Kamer, "Diş eti bakteri dengesizliği, beyne toksin taşıyarak kronik iltihaplanmayı başlatıyor; bu, Alzheimer riskini artıran bir zincir reaksiyonu" dedi.
Ekip, derin temizlik işlemlerinin beyin amiloidini azaltabileceğini test etmek üzere klinik denemelere hazırlandı.
Harvard Tıp Fakültesi'nden nörolog Dr. Rudolph Tanzi ise, herpes virüsleri ve Chlamydia pneumoniae gibi patojenlerin beyin dokularında Alzheimer hastalarında daha sık görüldüğünü belirtti. Tanzi'nin ekibi, amiloid beta'nın aslında antimikrobiyal bir savunma mekanizması olduğunu keşfetti: Protein, enfeksiyonlara karşı beyini korurken birikerek plaklara dönüşüyor. "Enfeksiyonlar, Alzheimer'ın tetikleyicisi olabilir; bu teori, yıllardır kenarda köşede kalmıştı ama artık kanıtlar güçleniyor" diyen Tanzi, antiviral ve antibakteriyel tedavilerin potansiyelini vurguladı.
Ulusal Yaşlanma Enstitüsü (NIA) destekli çalışmalar da bu tabloyu destekledi. Araştırmacılar, yüksek lifli gıdaların (tam tahıllar, meyve ve sebzeler) bağırsak bakterilerini dönüştürerek kısa zincirli yağ asitleri ürettiğini ve bunun beyin iltihabını azalttığını buldu.
NIA'dan Dr. Rowan Saloner, "Bağırsak mikrobiyomu, Alzheimer ilerlemesini yavaşlatmada kilit rol oynayabilir; diyet müdahaleleriyle erken önleme mümkün" dedi.
Bu keşifler, Alzheimer araştırmalarını dönüştürme potansiyeline sahip. Porphyromonas gingivalis'i hedefleyen ilaçlar üzerinde çalışan Cortexyme firması (şimdi Quince Therapeutics), fare modellerinde bakterinin diş etine enjekte edilmesiyle Alzheimer patolojisinin tetiklendiğini gösterdi.
Şirket, 300 kişilik bir klinik deneme için fon topluyor. Uzmanlar, ağız ve bağırsak hijyeninin artırılmasının yanı sıra mikrobiyom odaklı tedavilerin, hastalığın seyrini değiştirebileceğini öngörüyor. Ancak, enfeksiyonların Alzheimer'ın tek nedeni olmadığını; genetik ve yaşam tarzı faktörleriyle etkileşimde bulunduğunu da eklediler.
Alzheimer'ın mikrobiyal kökeni hipotezi, bilim dünyasında tartışma yaratırken, erken müdahale umudu taşıyor.
Gelecekteki çalışmalar, bu bakterilerin neden-sonuç ilişkisini netleştirecek ve milyonlarca hastaya yeni bir yol haritası çizdi.