Anadolu Milleti yaratmak istiyorlar

Türkiye ciddi anlamda bir beka sorunuyla karşı karşıya. Bu sorunun adı tedrici (yavaş yavaş, hissettirmeden) ülkeyi yabancı nüfusla doldurmaktır. Sonunda sanki yeni bir toplum yaratmak var gibi. O yeni toplumun adı Anadolu Milleti olabilir.

Gelişmelere bakınca birazcık aklı olan elli yıl sonra neler olacağını kestirebilir.

Resmî rakamlara göre 4 nokta 9 milyon olan Suriyeli yabancılar, Afgan ve diğerleriyle birlikte 13 milyonu buluyor. Şimdi bir de İngiltere ile yapılan anlaşma gereği, halkı ürkütmeden, Ruanda’dan turist adı altında uçaklarla başkaları gelecek. Ruanda’da halk açlıktan ölüyor, kişi başına düşen millî gelir 800 lirayı bulmuyor, iki kabile birbirini kesip biçiyor ve her gün uçaklarla Türkiye’ye tatile gelecekler.

İlginç değil mi?

Ruanda’nın yüzölçümünü sordum, Google, bana; “26 bin 338 kilometre kare” dedi. Ankara’yı sordum, “24 bin 521” kilometre kareymiş. Yani Ruanda denilen ülke, bizim Ankara ilimizden azıcık büyük bir coğrafyaya sahip. Nüfusu da 13 milyonmuş. Bu ülke ile Türkiye turizm anlaşması imzalamış, oradan bize her gün birer ikişer hatta üçer uçak dolusu turist (İngiltere’nin ülkesine almadığı göçmen) gelecekmiş.

İyi mi?

Bu duruma itiraz edenlere, iktidar basını ve siyasal odakları, “yabancı düşmanı” diyerek psikolojik baskı uyguluyor. Ancak İngiltere’nin bir asır önce Türkiye’ye Sevr’i dayattığını, koskoca Osmanlı’nın topraklarını pay ederek, Araplar dâhil bütün İslam toplumlarını, Türkiye’ye karşı savaştıranın yine İngiltere olduğunu bilmezden geliyor.

Çanakkale’yi gururla anıyor, ama İngiltere’nin kendi ülkesine kabul etmediği yabancı nüfusu onların isteği ile Türkiye’ye alıyor. Bunu yaparken de neden İngiltere almayınca yabancı düşmanı olmuyor da biz oluyoruz diye sormak aklından geçmiyor.

AB ülkeleri de aynı şekilde.

Ruanda nüfusu kadar yabancıyı, Türkiye’ye sokan iktidar çevreleri, AB ve İngiltere’nin, bu kadar büyük bir nüfusu, koskoca Avrupa coğrafyasına sığdıramayıp, para karşılığında Türkiye’ye göndermeleri bir insanlık ayıbı, yabancı düşmanlığı, ırkçılık sayılmıyor da bizim; “bu nüfus haddinden fazla” dememiz neden ırkçılık ya da yabancı düşmanlığı oluyor?

İktidar basını ve siyaset adamlarının AB ve İngiltere’ye bu kadar toleranslı davranmalarını ne ile izah edeceğiz?

Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasına bile “İngiliz oyunu” diyecek kadar aklını kayıp eden bazı yapılar, bölme bir facia karşısında neden tavizkâr ve sessiz, hatta destekleyici davranıyor? Çünkü yabancı nüfusunun Anadolu’ya taşınması bir proje midir? Bu projenin adı da: Büyük Orta Doğu; diğer adıyla Genişletilmiş Ortadoğu Projesi midir? Yoksa biz mi yanılıyoruz?

Selçuklu Sultanı Alpaslan’la başlayan Anadolu’nun Türkleşmesine, savaşla, işgallerle ve Sevr’le son vermediler. PKK ile bölüp parçalayıp, dağıtalım dedilerse de sonuca ulaşamadılar. Şimdi sırada, nüfusla, insan çoğaltarak, yerleşik nüfusu, göçmen nüfusla boğma stratejisi mi var?

Eğer öyle ise elbette bunun için yapılacak işlem bellidir. Ağır ağır, uzun zamana yayarak ve mümkünse kimseyi uyandırmadan ve ürkütmeden, bir ülke büyüklüğünde çeşitli etnik kimliklere sahip farklı nüfusu Anadolu’ya taşıyarak, var olanı zaman içinde azınlığa düşürmek, değilse dengelemek, o da olmazsa, farklı seçmen kitleleri yaratarak, siyasal düzeni elde tutacak seviyeye getirmek ve yeni toplumu kontrol etmek.

İktidar çevrelerini sürekli uyaran, endişelerini dile getiren, millî güçler ve yazarlar var. Ancak yönetim buna aldırmıyor. Hatta uyaranları “ırkçılık ve yabancı düşmanlığı” olmakla suçlayarak, psikolojik baskı altına almağa çalışıyorlar.

Onların görmek istediği gelecek toplumu şu: Müslüman Anadolu halkı mı acaba?

Türk halkı değil.

Atatürkçü, ulus olarak Türk Milleti hiç değil.

Tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi içinde etnik Türklerin de olduğu ve fakat sesinin soluğunun çıkmadığı, iktidara ulaştırılmayan, dilinin de Anadolu halkına uygun olarak Arapça, Farsça ve Türkçe karışımı, geçmişte olduğu gibi Osmanlıca olacağı, yepyeni bir toplum: Anadolu Milleti. Böylece yerli ve millî medeniyetle buluşulmuş olacak.

Yeni eğitim modeli (müfredat), bu hedefe doğru atılan ilk büyük adım olsa gerek. Bu durumda o da zamana yayılmış durumda. İlerleyen yıllarda adım adım, biraz daha amaca uygun hâle getirilecek. Ne yazık ki bu yolun taşlarını döşeyenler arasında kendilerine Türkçü-milliyetçi diyen, sayıları 13 milyona varan yabancı nüfusun işgaline göz yuman kesim de var.

Zaten “Anadolu Milleti”, Anadoluculuk siyasal akımının çok yabancısı, bizim de hiç duymadığımız bir proje değil. Ne dersiniz, amaç bu mu?

Yazarın Diğer Yazıları