Anayasayı yok sayma pahasına…

Geçen yıl, ekonomi filmindeki tüm göstergelere ve ekonomistlerin tüm ikazlarına rağmen, faiz düşürme kararını inada bindiren yönetim anlayışı yüzünden bugün faizi yükselterek de ekonomi politikalarında önemli adımlar atılarak da bir türlü ekonomideki olumsuz gidişatı tersine çeviremiyoruz.

Bu defa da Anayasa’da yer alan açık hükümlere ve hukukçuların tüm uyarılarına rağmen, Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında yaşanan anlaşmazlık sürdürülüyor. Üstelik bu çekişme sürdükçe, giderek de büyüyor ve yine geri döndürülmesi güç, tahribat oluşuyor.

Yeni anayasa ve diğer olasılıklar

Bu krizin ardında yatan nedenin yeni anayasaya giden yolu aralamak olduğu söyleniyor ancak mevcut anayasanın uygulanmadığı bir siyasi iklimde yeni bir demokratik anayasa yazılması mümkün değil. Öncelikle bunun farkında olalım…

Bugüne kadar pek çok -hukuki- konuda yazdım ve sanıyorum ki, yazılarımın ve dolayısıyla ülke gündeminin önemli bölümünü Anayasa’nın ihlal edildiği olaylar oluşturuyordu.

Yani, bu zamana kadar da Anayasa defalarca ihlal edilmişti.

Ancak bu defa Anayasa ve yargı sisteminin en üst organı, bir başka yargı organı tarafından yıpratılıyor, tartışma konusu haline getirilerek, meşruiyet zemini kaydırılmaya çalışılıyor.

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, son olarak, AYM ile ciddi görüş ayrılıklarının yaklaşık 5-6 yıldır sürdüğünü ve bunun bireysel başvuru yolunun incelenmesindeki yorum farklılığından ve Anayasa’nın durumundan kaynaklandığını söyledi.

Oysa, bireysel başvuru yolu 2010’da getirildi.

Görüş ayrılıkları, 5-6 yıldır sürüyorsa, sorun bu hususta olamaz.

O halde son 5-6 yılda değişen ne?

Elbette ki, hükûmet sistemi.

Yani, Yargıtay Başkanı’nın dikkat çektiği bu sürece göre, yürütmenin tek kişide toplanmasının ardından yargıdaki organlar arasında anlaşmazlık başladı.

Tek kişiden oluşan yürütme ve siyaseti

Bu hükûmet sistemine geçme arifesinde çok uyarmıştık. Özellikle de demokrasilerin nasıl tahrip edildiğini bilen biz, hukukçular, yapılanın büyük bir yanlış olduğunu, Türkiye’nin böyle bir hükûmet sistemi altında yönetilemeyeceğini defalarca belirtmiştik.

Nitekim 5-6 yıldır, yargıdan ekonomiye, eğitimden sosyal yapıya kadar her alanda kırılma noktasına geldik.

Keyfi yönetim olağanlaştı; Anayasa, yargı organları tarafından dahi yok sayılıyor.

Ve şimdi… Haklı çıkmanın üzüntüsünü yaşıyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları