Bebeklerin dünyayı keşfetme sürecinde her şeyi ağızlarına götürmeleri, gelişimlerinin doğal bir parçası olduğu biliniyor.
İşte bu davranışın altında yatan nedenler ve konu hakkında uzmanların görüşleri:
Bebekler, doğdukları andan itibaren çevrelerini tanımaya ve anlamaya başlarlar. Bu süreçte, en etkili keşif araçları ağızları olduğu bildirildi.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Musa Ersoy'a göre, bebekler için ilk 12 aylık dönemde ağızları, dünyayı keşfetmek için kullanılan bir organı olduğu bildirildi.
Bebekler, parmaklarını kullanma becerisi tam gelişmeden önce, eline aldıkları nesneleri daha iyi incelemek amacıyla ağzına götürürler.
Psikolojik ve Fiziksel Gelişim
Psikolog İlkten Çetin ise, yaşamın ilk aylarında bebeğin ihtiyaçları, algılamaları ve kendisini ifade etmesinin ağız bölgesinde odaklandığını belirtti.
Bebek, açlığını ve susuzluğunu bu bölge sayesinde giderir ve bu dönemde çaresizdir, bakıma ihtiyacı olduğu biliniyor.
Bebeklerin her şeyi ağzına götürmesi, fiziksel gelişimleri ve değişimleri doğrultusunda buldukları her şeyi tanıma, dokusunu ve tadını anlama çabası olduğunun altı çizildi.
Oral Dönem ve Öğrenme Süreci
0-2 yaş dönemini kapsayan zaman dilimine "oral dönem" denir ve bu dönemde bebeklerin ağızları, elleri ve gözleri gibidir. Buldukları her şeyi ağzına götürerek tanımaya çalışırlar. Bu süre zarfında ayaklarını bile ağzına götürebilirler, bu hem keşfetme arzusu hem de bir oyun oynama şekli biliniyor.
Uzman Tavsiyeleri ve Ebeveynlere Öneriler
Uzmanlar, bebeklerin bu hareketlerinin gelişimlerinin göstergesi olduğunu ve kısıtlanmaması gerektiğini söyledi.
Ancak, bebeklerin sağlığı için etraflarındaki nesnelerin güvenli ve sağlıklı olması önemlidir.
Oyuncak seçiminde ve temizliğinde dikkatli olunmalı, oyuncaklar küçük veya keskin kenarlı olmamalı ve yeterince sağlam olması önerildi.
Fizyoterapist Sena Acar, bebeklerin ve küçük çocukların oral arayış davranışları hakkında önemli açıklamalarda bulundu:
"Emme ve ısırma davranışları, bebeklik dönemine özgüdür ve bu dönemde bu davranışlar normal olarak karşılanmalıdır. Çünkü bebekler, bu davranışlarla güven duygularını geliştirirler. Ayrıca, dünyalarını bu şekilde tanıyorlar ve kas-eklem farkındalıklarını artırıyorlar.
Diş çıkarma dönemi tamamlanana kadar bu davranışların normal olduğunu vurgulayan Sena Acar, diş çıkarma sürecinin ardından bu davranışların biraz daha modülasyon bozukluğu ve oral arayış olarak değerlendirilebileceğini belirtiyor. Çocuklar, ağızlarına sürekli nesneler götürerek ve ısırarak kendilerini sakinleştirebilirler. Bu davranışlarla kendilerini düzenlerler. Bu durumu düzeltmek için çeşitli aktiviteler, etkinlikler ve önerilerimiz bulunmaktadır. Simit, elma, havuç gibi sert gıdalarla kas-eklem farkındalığı ihtiyaçlarını karşılayabiliriz. Bu sayede doygunluk noktasına ulaşarak kendilerini düzenlemelerini sağlayabiliriz. Sakız çiğnemek, onların sakinleşmelerine yardımcı olacaktır. Pipet kullanarak oyunlar oynayarak bu süreci destekleyebiliriz. Çene eklemine derin duyu masajları yapabiliriz. Diş fırçalarını şarjlı fırçalarla değiştirerek, titreşimin rahatlatıcı ve hoş etkisinden faydalanabiliriz. Ağız içi yumuşak dokular, diş etleri, dil ve yanak içleri için uygulanan titreşimler, çocuklara çok hoş gelecektir"