Prof. Dr. Eraslan yaptığı araştırmayla ilgili şöyle konuşuyor: Whatsappiens, yâni whatsapp insanı. O kadar yoğun bir şekilde insanlar whatsapp üzerinde saatlerce çalışıyor, belki anlık olarak kontrol ediyor, gün içerisinde yüzlerce bakıyor, whatsapp üzerinden şikayetini bildiriyor, alışveriş yapıyor. Neredeyse anlık iletişim aracı olmaktan çıktı. İnsanların normal kullandıkları sözlü bir iletişim aracı haline geldi.
Prof. Eraslan, whatsappın giderek hayatımızda yeni bir insan tipi oluşturmaya başladığına dikkat çekiyor: Whatsapp artık sadece haberleşme için kullanılan dijital mecralardan biri değil. Kadın dayanışması, organizasyon hazırlıkları ya da alışveriş bunlardan sadece birkaçı.
Kullanıcıların yüzde 57'si 2 saat ve üzeri, yüzde 17'si ise 5 saat ve üzeri Whatsapp kullanıyor.
Eraslan şöyle devam ediyor:
Pandemi dönemin dijital alışkanlık anketinde de whatsapp gruplarının çok arttığı ortaya konmuştur. Ücretsiz olması, kullanımın basit olması, sesli ve görüntülü kullanım olanaklarının yoğun olması. Sosyal çevrenin etkisi, işhayatının içinde etkin kullanılması.
YAZILI OLMAYAN KURALLARI VAR
Erkekler whatsappta daha çok konuşmakta. Yaş olarak da 18-24 yaş kesiminde bir yoğunlaşmayı görüyoruz. Yazılı olmasa da whatsappta hiyerarşik kurallar var. Sesli mesajlarda ast-üst ilişkisi sözkonusu. Bir hoca 100 kişilik öğrenci grubuna sesli mesaj atabilir. Ama öğrenci hocaya sesli mesaj atamaz. Bunun yazılı kuralı yok bir norm olarak yerleşmiş. Bu yüzden whatsapın bir sosyolojisi var.
Whatsapp kadın dayanışması için sıkça kullanılan bir mecra. Kadınların şiddete uğramasından, hayvan haklarına kadar, insanların gördüğü haksızlığı paylaşım sürecinde whatsapp ciddi bir mecra. Şiddete uğrayan kadın kendi görüntüsünü gruba atınca yatay seyirde ilerleyip, gündem oluşturmaktadır.
