Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Belgrad üzerinden yaptığı bombardımanın farklı bir boyutuna geçelim. Arınç’a suikast girişimine... Sonra da Genelkurmay’ın ’kozmik oda’sına hücum edilmişti. Kendini Gül ve Erdoğan’la eşit sayan Arınç, o operasyon üzerinden diyet istiyor. Hem de tüm özgül ağırlığı ile!..
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Belgrad üzerinden yaptığı bombardımanın farklı bir boyutuna geçelim.
2009’un Aralık ayı ortalarına dönelim..
Bülent Arınç’a “suikast” girişimine!..
Arınç’ın Ankara Çukurambar’daki evinin yakınlarında gece yarısı düzenlen bir polis operasyonuyla Başbakan Yardımcısına “suikast düzenleyecekleri” gerekçesiyle bir albay ile binbaşı göz altına alınmıştı.
Sonra da Genelkurmay’ın ‘Kozmik Oda’sına hücum edilmişti. Eski adı Özel Harp Dairesi olan Özel Kuvvetler Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığında güya Bülent Arınç’a suikast planları aranmıştı.
Neyi arayıp da ne bulmuşlardı?
Bol domatesli biberli, menemen tarifini!..
Bugün açıktan patlayan derin kavganın okyanus ötesi boyutlarını anlayabilmek için o günleri iyi hatırlamak ve gizli kalan bir gerçeği daha kaleme almanın tam zamanı..
Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, karargahtaki tüm asker hakimlerin “kanuna aykırı” itirazlarına rağmen AKP Hükümetinin ’Kozmik Oda’ya girmesine “engelliyor görüntüsü vermemek” gerekçesiyle müsaade etmişti.
‘Kozmik Oda’da, o günlerde neyin arandığına dair bir sürü haber ve iddia ortaya atılmıştı.
‘Kozmik Oda’ operasyonunun en önemli gerçeği ise şuydu;
Amerikalıların Kuzey Irak’taki bütün pisliklerini tespit eden Özel Kuvvetler Komutanlığı, görüntülüler de dahil belgeleri arşivlemişti. Amerika’nın, PKK’ya ve Barzani’ye verdiği desteklerle birlikte.. Amerika da bunun farkına varmıştı.
Nasıl mı?..
Hatırlarsınız, emekli Orgeneral Edip Başer’in istifası ile sonuçlanan ABD-Türkiye arasında PKK ile mücadele komisyonu vardı. Son görüşmelerin birinde Türkiye Özel Koordinatörü Edip Başer, Amerikalı muhatabı emekli Orgeneral Joseph Ralston’un önüne çok önemli bir belge koydu. Tabiri caizse bu belgenin karşısında ABD’li general havlu attı.
Sonra da “Bülent Arınç’a suikast” senaryosu ile Genelkurmay’ın ’Kozmik Oda’sına dalındı ama havalarını alıp artlarına baka baka geri döndüler.
Önemli bir noktaya daha dikkat çekelim;
Recep Erdoğan ile Fethullah Gülen cemaati arasında en kritik zamanlarda Bülent Arınç, hem elçi hem de arabulucu olmuştur.
Recep Erdoğan’ın yakın çevresinden edindiğim bilgilere göre; Başbakan özellikle en son Gülen görüşmesi ile ilgili Bülent Arınç’ın kendisine tam bilgi vermediğini ve hatta yanılttığını düşünüyor.
Ve hatta AKP kulislerinde, Erdoğan’ın kendisine yakın çok önemli bir bürokrata, Bülent Arınç’ın kimlerle görüşüp ne yaptığının daha yakından izlenmesi için talimat verdiği iddia ediliyor.
Tüm bu olup bitenlerden sonra bana sorarsanız; Recep Erdoğan ile cemaat arsında ipler tamamen koptu. Devlet televizyonundan yapılan kritik Bülent Arınç hamlesinde cemaatin de önemli bir mesajı var.
Abdullah Gül ve Recep Erdoğan ile kendini eşit sayan Bülent Arınç, bugüne kadar oturtulmadığı makamların ‘Kozmik Oda’ operasyonu üzerinden diyetini istiyor.. Hem de tüm özgül ağırlığı ile!..
Atatürk balyozu
10 Kasım Pazar günü Anıtkabir’de ziyaretçi rekoru kırıldı. Tam;1 milyon 89 bin 615 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ile..
Böylece, millet, Atatürk’ün manevi huzurundan anlayana Balyoz gibi mesaj verdi. Bu görüntülere şahit olduktan sonra Başbuğ Atatürk’ün yazdığı şiiri hatırlamamak mümkün mü?
Hakikat nerede
(Oğuzoğulları)
Gafil hangi üç asır, hangi on asır
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu.
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak.
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak,
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya’nın ortasında Oğuzoğulları,
Avrupa’nın Alplerinde Oğuz torunları.
Doğu’dan çıkan biz, Batı’dan yine biz,
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
Hep insanlar kendilerini bilseler
Bilinir o zaman ki, hep biziz.
Türk sadece bir ulusun adı değil,
Türk, bütün adamların birliğidir
Ey birbirine diş bileyen yığınlar
Ey yığın yığın insan gafletleri!
Yırtınsın gözlerdeki gafletten perde
Dünya o zaman görecek hakikat nerede,
hakikat nerede?
* Ahmet Takan