Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Aşağılanan Türkiye ve İncirlik Üssü!

Hani ABD, senin stratejik
müttefikindi?   Hani Washington, sana sormadan bölgede bir şey yapmazdı?
Libya için Paris’te yapılan toplantıya niye çağrılmadı Türkiye?
Neden Libya’ya yapılan saldırıyı medyadan öğrendi Ankara?
Dün füze kalkanı, bugün Libya olayı, Türkiye yine devre dışı!
Büyük ülke dediğin böyle mi olur?
Bölgesinde lider dediğin böyle mi olur?
Obama ile telefonla konuşmayı büyüklük zannedersen olacağı budur.
Hamasetle, gürültü ile dış politika yaparsan olacağı budur.
Dış politikayı iç politika gibi görür ve yönetirsen olacağı
budur.
Soruyorum hiç kimsenin iplemediği bir ülkeye büyük denilebilir mi?
Bırakın ABD’yi Fransa’yı İngiltere’yi!
Yahu daha dün Barzani isimli peşmerge bile “Diyarbakır’a karışım” tehdidinde
bulunmadı mı?
O Barzani ki AKP öncesinde uzatmalı çavuşa muhataptı!
Görüyorsunuz dış politikada sürekli çakılıyoruz çünkü izlenen metot tamamen iç kamuoyuna yani gösterişe dönük!
Oysa dış siyaset hayal ve şovlarla değil realitelerle yapılır.
Söyleyin bana Türkiye’nin Libya politikası nedir, bilen
var mı?
Bir bakıyorsunuz Mısır’da Mübarek’e çekil diyen Tayyip Erdoğan, Kaddafi’ye susuyor!
Bir bakıyorsunuz NATO’nun orada ne işi var diyen Erdoğan, BM’nin Libya kararına selam durup alkış tutuyor.
Havaya göre giyinme misali anında tornistan!
İyi de bu şekilde büyük devlet olunur mu?
Daha da vahimi Başbakan ayrı, Dışişleri Bakanı tam zıddı şeyler söylüyor.
Hedefsiz, vizyonsuz, projesiz tamamen güne ve gösterişe endeksli bir dış politika!
Sonuç ortada!
Kuru böbürlenmelere rağmen Türkiye’nin imajı ve itibarı şu birkaç yıldır yerlerde sürünüyor.
Lafı uzatmadan söyleyeyim; Tayyip Erdoğan eğer sözünün eri ise NATO’nun karşısına dikilmeli ve veto kartını kullanmalıdır.
Dahası, İncirlik Üssü’nün Libya operasyonunda lojistik dahil hiçbir şekilde kullanılmamasını sağlamalıdır.
Eğer bunları yapmazsa biliniz ki Erdoğan’ın derdi sadece ses bombası patlatmaktır.
Dileriz yanılırız ama manzara Erdoğan’ın iç kamuoyunu tatmin için gerekçe hazırlamakta olduğu, yani NATO ile ABD’ye tıpkı Irak’ta olduğu gibi boyun eğeceği şeklindedir.

ÇATI AŞILAMADI

DP, MHP ile değil Saadet’le görüşüyor!

Demokrat Parti’nin MHP ile
seçime ortak gireceği haberi dün ilgi uyandırdı.
Öğle sularında DP adına MHP ile görüştüğü iddia edilen Salih Uzun’la konuştuk ki Salih yıllarca TGRT’de beraber çalıştığımız ve benim gazeteciliğe başlattığım bir isim, dolayısı ile benden bir şeyi saklaması mümkün değil.
Sordum:
-Salihciğim, DP’nin MHP çatısı altında seçime katılacağı
doğru mu?
-Hayır değil!
-Beraber seçime girmek için
MHP ile bizzat senin görüştüğün kaydediliyor.
-Evet öyle deniliyor ama böyle bir şey yok. Olsa en önce sizin haberiniz olur!
-Peki Saadet Partisi ile görüşmeler?
-Evet onlarla görüşmeler
sürüyor!
-O görüşmeler hangi noktada?
-Tek sorun ‘Çatı’nın kim olacağıdır. Onu aşarsak ittifak kesindir.

ADALET AĞLIYOR 

Avcı hem komünist hem militarist!

Hanefi Avcı’yı biliyorsunuz!
Namazlı-abdestli olan ve hayatını sol örgütleri çökertmekle geçiren Hanefi Bey bir kitap yazdı diye komünist ilan edilerek Devrimci Karargah soruşturmasında sanık
yapıldı.
Derken birkaç gün önce ilginç bir gelişme daha
oldu.
Meğer Hanefi Bey aynı zamanda militarist yani darbeci imiş!
Bunu nereden mi
çıkardım?
Ergenekon bağlamında bir kere tutuklanma kararının verilmesinden!
Verilen yargı hükümlerine bakarsanız Hanefi Bey’in elinde bin marifet!
Baksanıza abdestle-namazla, Marksist devrimin gizli gerillası olmak ve buna ilaveten askerle farklı bir mecrada tam tersi bir ilişkiye girmek!
Hani şu komik sanatçımız Cem Yılmaz’ın “asfalt ağlar” esprisi var ya, vallahi Hanefi Bey olayında da ilahi adalet bin kere ağlıyordur.

ESASLI BUYRUK 

Yargıda yandaşlığa suçüstü!

Yaşanan son hadise tarihe geçecek ibretliktedir.
Evet son HSYK oluşumu ile adalet tartışmasız olarak siyasetin emrine girdiğini teyit ve tescil etmiştir.
Olay şudur:
Malum, Tayyip Erdoğan Kars’taki ucube heykel için “Mutlaka kalkacak” demişti
Birileri de bu heykelin yıkılmasının engellenmesi için yargıya gitti.
Erzurum İdare Mahkemesi Başkanı Mehmet Haskalaycı bu yönde açılan davayı değerlendirdi ve heykelin yıkılmasına hayır dedi.
Aaa o da ne?
HSYK bu kararı veren hakimin rütbesini düşürerek başka yere gönderdi.
Dahası, Erzurum İdare Mahkemesi Başkanlığı’na, heykelin yıkımı durdurulsun kararına itiraz eden Ahmet Durmaz getirildi.
Bu kadarına da pes!
Yahu böyle bir şey değil yargıda idari birimlerde bile yapılsa eleştiri konusu olur ki yargının bu duruma düşmesi adalet kavramı adına bühtan değil midir?
HSYK, Tayyip Erdoğan’ın buyruklarını değil, adalet kavramını esas almalıdır!

Yazarın Diğer Yazıları