Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Aşk olsun Erol Ağabey...

Aşk olsun Erol Ağabey...

Bizim "Yitik Kuşak" için Erol Dok ve 78 kuşağının ayrı, özel bir yanı vardır. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile fikri ayrılıklara düştüğümüz günlerde bile "Sırdaşı, Koldaşı, Gönüldaşı kelimenin tek anlamı ile arkadaşı Erol Dok" ile hiç ayrı düşmedik. 78 Kuşağının en genci, en kıdemsizi olarak beyanlarımı hep ciddiye almıştır. Siyasetin bazı anlardaki "Çamur"una bulaşmadı hiç... Yüreğinin güzelliğinin yüzüne buluştuğu anlarda "Vefa" ve "Gönüldaşlık" hukukuna her dönem sahip çıktı. Mevki, makam ya da ayrıcalıklara tenezzül etmedi. O, hep vefanın insanıydı. Bizim kuşak da kim "Kaçağa", "Aranmaya" düştüyse devreye girerdi. Cebinde olmasa da ikinci, üçüncü şahıslardan borç alıp çare olmaya gayret ederdi. İstifalarından dolayı yıllarca küs kaldığımız Muhsin Başkan ile sevgili kardeşim İsrafil Kumbasar''ın 2004''de saldırıya uğradığı dönemde barıştığımız günlerden sonra; Muhsin Başkan ile abi-kardeş hukukunun ötesinde çok özel şeyler paylaştık. Kafama takılan soruları yönelttiğim Yazıcıoğlu her seferinde Erol Dok''u referans gösterdiğinde elim-ayağım çözülürdü. Bilirdim ki, Erol Dok''un bulunduğu alanda "Yalan" ya da "Durumu idare etme" olamazdı.

En son Türk Ocaklarının, şahsıma da "Takdir" ödülü verdiği 100''üncü yıl dönümü toplantısında yine isyan ettim. İdealizmlerinden şüphe etmediğim ağabeylerin yanında, "Türk Ocaklarının 100''ncü yılındaki belgeselde Türk''ün atı yerine, Arap''ın çölündeki Bedevinin atı var. Ötüken yerine, çöl kültürü hakim. Abi; sen Türk Ocağı''nın Denetim kurulundasın. Başta TRT''ciler olmak üzere "Türk Ocakları Belgeseli" için adına "Belgesel" denen bu işe bir çuval para ödemişsiniz. Elinizin altında kardeşiniz var. Tek kuruş para almadan 3-5 gece uykusuz kalmak pahasına bunun en iyisini yapardım" dediğimde; sarıldı. Mahir Damatlar ile göz göze gelip: "Haklısın da uzak durduğun için sana yaptırmadık. Keşke gelip ucundan tutsaydın" dedi. Üstelemedim. Ziya Gökalp''in, Hamdullah Suphi ve Türk aydınlarının oluşturduğu Türk Ocakları''nın mevcut hükümete angaje olmasına isyanımı seslendirdim. Yüzünden eksilmeyen tebessüm ile "Uzak durma, topa gir" deyip giderken "Haklısın" deyişini de kaydetmeliyim. Ahmet Malkan ile Mahir Damatlar''ın da "Burada muhalefet etme" telkinlerini de unutmuş değilim. "Ne günlerdi ya" demiyeceğim.

En ağır işkencelerden geçmesine rağmen tek kelime etmeyen Erol Dok bizim kuşak için cidden "Adam"dır. Öyle adamdır ki Yazıcıoğlu''na bile isyan edip "Olmaz" diyendir.

Erol Dok sıradan bir ülkücü değildi. Okur, yorumlar, araştırırdı. Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz gibi genç, idealist kardeşlerimizin de bir nevi "İdeolü" idi. Ankara Kitap Fuarına Erol Dok ve devrin idealistlerinin geldiğini önce Nihat Genç''ten duydum. Anlatımlarını dinlerken, benim standıma uğrayacakları heyecanına kapıldığım anda Erol Ağabeyim, Türk Milliyetçilerinin Yayınevi olarak bilinen Ötüken''e uğradığını öğrendim. Atayurt Yayınevi''ni ziyaretini beklerken kalp krizi geçirdiğini, hastaneye kaldırıldığını öğrenince kahroldum. 3-5 dakika önce fotoğraf çektirirken; Erol Ağabeyim kalp krizi geçirmiş. Hastaneye kaldırıldı tartışmaları yapılırken müsterihtim. "Aşar Erol Ağabeyim" derken bir saat sonra "Kaybettik" denince kafamdan kaynar sular döküldü. Güle güle Erol Dok diyemiyorum ki. Canım sıkıldı. Daha sana yapacağın çok şey vardı be Erol Abi. Sahi kaç tane Erol Dok kaldı.

Yazarın Diğer Yazıları