ATATÜRK’ÜN LİDERLİK ÖZELLİĞİ -9 -

ATATÜRK’ÜN LİDERLİK ÖZELLİĞİ  -9 -
Mustafa Kemal’in yurt çapında bir adam olduğu görülmüştür

esat-atalay-001.jpg
Nitekim, kongre genel sekreterliğini yapan merhum Tevfık Rüştü Araş: “... Ancak Kongre’de ileri sürdüğü düşünceler, topladığı ilgi ve sağladığı başarı dolayısıyla fiilî baş Mustafa Kemal’di... Bu toplantıda Mustafa Kemal’in yurt çapında bir adam olduğu görülmüştür.” demektedir.

İkinci Meşrutiyet ilân edilmiştir. Bir süre sonra, İstanbul’da 31 Mart isyanı başlar. Mustafa Kemal Selanik’teki Redif Tümeni Kurmay Başkanıdır. Tümen Kumandanı Hüseyin Hüsnü Paşa, İstanbul’dan “hepimiz iyiyiz” şeklinde bir telgraf alır. Bundan kuşkulanır. Telgrafı Mustafa Kemal’e gösterir. Fikrini sorar. Mustafa Kemal, sabaha kadar İstanbul’dan gelen öteki telgrafları da inceler. Kesin kararını kumandana şöyle bildirir: “İstanbul’da mühim hadiseler cereyan etmektedir. Yalnız Meşrutiyetin ilânını temin eden İttihat ve Terakki Cemiyeti değil, Meşrutiyet rejimi de tehlikeye girmiştir. Vakit kaybetmeden, isyan ateşi etrafı sarmadan İstanbul üzerine yürümeliyiz.”

Talât Paşa ise: “Geceleyin, Ali Fethi ile Mustafa Kemal bana geldi. Mustafa Kemal dedi ki: Görüyorsunuz, silahını kapan yola düşüyor. Nizamî kuvvetler harekete geçmezlerse çok kan dökülür. Kumanda zinciri altında, derhal harekete geçilmelidir.”

İşte gerçek lider budur. Herkesin hareketsizlik içinde, ne yapacağını bilmediği anda, en uygun zamanda, en akılcı ve gerçekçi çareyi bularak süratle hareket edebilen insandır. Kaldı ki, bu işin bir de öteki yüzü var. O da; gerek tümen kumandanını ve gerekse ordu kumandanını, bu yüksek karara ikna da Mustafa Kemal’in eseridir. Hareket Ordusu adını veren de Mustafa Kemal’dir. 17-18 Nisan gecesi, Mustafa Kemal İstanbul kapılarına dayanır. İşte o zaman genç yaştaki Mustafa Kemal, liderliğin şaheser örneklerini verir. Bunlar, Atatürk’ün bizzat kaleme aldığı ve İstanbul halkı ile Genelkurmay Başkanlığına yazıp yayınladığı ve gönderdiği bildirgelerdir. İstanbul halkına yayımladığı bildirge özet olarak şöyledir:

“1. Millet, yıllardan beri zulüm yapan kuvvetleri parçaladı. Meşrutiyeti kurdu. Zarar görenler geçmiş halin geri dönmesi ve çıkarları için isyan çıkardılar. Her türlü alçaklığa başvurdular. Kan döktüler.

2. Millet, Anayasa’nın çiğnendiğini gördü. Bu alçakça hareketi bastırmak ve cezalandırmak için Merkez Ordusu İstanbul’a geldi.

3. Amaç, meşrutiyeti sağlamaktır. Anayasa’dan üstün bir kanun bulunmadığını göstermektir.

4. Zulüm gören halk ve tarafsız erler korunacaktır.

5. Faziletli din adamları baş tacımızdır. Çıkar için din adamı kılığına girerek yüce Hazreti Muhammet dinini çürütmeye, küçültmeye kalkanlar kanunun eline teslim edilecektir.

6. Milletvekili ve bakanların hak ve yetkileri korunacaktır.

7. Yabancıların ve sefirlerin huzursuz olmaları önlenecektir.”

Görüldüğü gibi Mustafa Kemal, daha o zamandan her şeyi millete mal etmektedir. Anayasa’nın üzerinde hiçbir kuvvet tanımamaktadır. Meşruluk prensiplerine son derece bağlıdır. Halkla beraber olduğunu belirlemektedir. Hızlı, doğru ve güvenilir biçimde, gerçek bir lider olarak harekâtın isteklerini yerine getirmektedir.