Atayurdun “Astana”sı kutlu olsun

Kazakistan’ın başkenti Astana’nın 15. yılı bugün ülke genelinde gerçekleştirilen törenlerle kutlanıyor. Kısa bir süre önce gördüğümüz Astana şehri ülkeye ilk kez gelenleri hayretler içerisinde bırakıyor. Çoğunluğun “burada nasıl böyle bir şehir kurulabilir” şeklindeki sözleri ile Kazakistan Cumhuriyetinin gücü ve itibarı perçinleniyor.
Astana kelime olarak Kazakistan Türkçesinde “başkent” anlamına geliyor. Şehrin kuruluş sürecine bakıldığında tam bir kararlılık ve cesaret örneği ile karşılaşılıyor. 20 Ekim 1997’de Nursultan Nazarbayev’in imzaladığı kararnameyle birlikte 10 Aralık tarihinde ülkenin kuzeyinde yer alan Akmola şehri resmen yeni başkent ilan ediliyor. Muhakkak ki bu kararın altında önemli jeopolitik gerekçeler bulunuyor. Akmola’nın Avrasya’nın tam ortasında, genişlemeye müsait bir alanda, ulaşım ve iletişim ağına sahip olması; ülkenin sınır güvenliğinin artırılması ve yeni bir vizyon ortaya konulması yeni başkentin kurulmasında etkili unsurlar arasında gösteriliyor. Geçtiğimiz yıl 12 Aralık tarihinde N. Nazarbayev’in şu sözleri sürece tanıklık ediyor: “15 yıl önce başkentimizin yerini değiştirme kararını almıştık. O dönemde karşı çıkanlarla beraber, destekleyenler de vardı. Siyasetçi ve ülke yöneticisi olarak bir karar almak zorundaydım. Başka türlü olamazdı. Halkıma ve tüm dünyaya Kazakistan’ın devasa projeleri başaracağını göstermemiz gerekiyordu. Biz büyük hedefleri koyabileceğimizi ve bunları hayata geçirebileceğimizi gösterdik.” Nazarbayev halen devam eden değişim sürecinde kendisi bizzat mimari ile yakından ilgileniyor, denetimde bulunuyor ve her yapının açılışına katılmayı özen gösteriyor.


Çağdaş ve geleneksel iç içe...


Astana’nın inşa sürecinde ülkenin 71 şehri katkıda bulunmuş, 432 inşaat şirketi projelerde yer almış ve 135 fabrikadan malzeme tedarik edilmiş. Bu firmalar arasında Türk şirketleri başta olmak üzere, İtalya, Fransa, İsviçre gibi ülkelerin şirketleri dikkat çekiyor. Astana’nın genel planı ve dokusuna bakıldığında çağdaşlık ve gelenekselliğin yan yana yer aldığı, her yapının kültürel bir unsuru yansıttığı fark ediliyor. Öyle ki Nazarbayev’in şehri kurarken temel ölçütü mimarinin aydın ve cesur perspektifleri sembolize etmesiydi. Bu aşamada Japonya’nın ve Avrupa’nın tanınmış mimarları olan Kise Kurokava ve Norman Foster yer aldılar. Hoşgörü ve Barış Sarayı, Han Çadırı, Bayterek bunlardan sadece birkaçı... Cumhurbaşkanı Nazarbayev, 1999 yılında UNECSO’dan “Dünya şehri” unvanı alan Astana için daha büyük hedefler öngörüyor. Astana’nın 2017 yılında Toronto, Paris ve New-York gibi şehirlerin bulunduğu dünyanın “akıllı 50 kenti” arasında yer almasını planlıyor. 2017 yılında EXPO dünya fuarını kazanan Astana’nın 2010 yılında AGİT zirvesi, Semavi ve Geleneksel Dini Liderler kongreleri, Astana Ekonomik forumları gibi pek çok büyük organizasyonu başarıyla taşıdığı görülüyor. Uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapan Astana’da önemli eğitim kurumları açılıyor ve nüfus da giderek artıyor. Son 15 yılda kent nüfusunun 2,5 kat artış göstererek, yaklaşık 800 bine düzeyine ulaştığı belirtiliyor.
Bugün Kazakistan’ı dünyaya tanıtma ve anlatma konusunda en belirgin sembol haline gelen başkent Astana, Kazakistan halkını ve dolayısıyla bizleri de gururlandırıyor.
Bu vesileyle 15. yılında Atayurdun Astana’sı, bağımsız Kazakistan’ın başkenti kutlu olsun...

Yazarın Diğer Yazıları