Afrika Boynuzu’ndaki Somali, yıllardır silahlı grupların tehdidi altında yaşayan milyonlarca insanın barınma, sağlık ve güvenlik ihtiyaçlarıyla boğuşuyor. Ülkedeki en etkin terör örgütlerinden biri olan El Şebab’a karşı mücadele veren Afrika Birliği Somali Destek ve İstikrar Misyonu’nun (AUSSOM) kaderi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Mayıs ayında yapacağı oylamaya bağlı. Ancak ABD'nin bu oylamaya olumlu yaklaşmaması, misyonun sürdürülebilirliği konusunda ciddi endişelere yol açıyor.

HİBRİT FİNANSMAN MODELİNE ABD'DEN RET
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, geçtiğimiz Aralık ayında kabul ettiği 2719 sayılı karar doğrultusunda Afrika Birliği'nin barış misyonlarının hibrit bir finansman modeliyle desteklenmesini gündeme getirmişti. Bu modelin ilk uygulaması AUSSOM için planlandı. Ancak ABD, bu modelin Somali'de test edilmesine karşı çıkıyor. ABD'nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Dorothy Shea, hibrit modelin BM üyelerine öngörülen yüzde 75 yerine yüzde 90'lık bir mali yük bindireceğini belirterek, bu uygulamanın ruhuna aykırı olduğunu savundu.
Washington yönetimi, 15 Mayıs’ta yapılacak oylama öncesinde tutumunu değiştirmediğini açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Somali'nin hibrit model için uygun bir bağlam olmadığını ve bu uygulamayı reddettiklerini vurguladı.

FİNANSMAN KRİZİ VE İNSANİ TABLO
BM Genel Sekreteri António Guterres, 10 Nisan tarihli Güvenlik Konseyi raporunda AUSSOM’un finansmanındaki eksikliklerden derin kaygı duyduğunu ifade etti. Guterres, sürdürülebilir bir finansal yapı sağlanmazsa misyonun geleceğinin tehlikeye gireceğini belirtti.
Raporda Somali’de 4,4 milyon kişinin akut gıda yetersizliğiyle karşı karşıya olduğu, kolera gibi hastalıkların yaygınlaştığı ve kadınlara yönelik şiddetin alarm verici seviyelere ulaştığı vurgulandı. El Şebab dışında, ülkede sık sık kabile çatışmaları yaşandığı ve federal yönetim ile özerk bölgeler arasında derin siyasi uçurumlar bulunduğu da belirtildi.

ALTERNATİF FİNANS ARAYIŞLARI
ABD'nin fon desteğini çekmesi halinde, AUSSOM'un tamamen sona ermesi beklenmiyor. Afrika’daki güvenlik uzmanlarına göre, misyon varlığını sürdürebilmek adına operasyonel kapasitesini azaltarak Avrupa Birliği, Birleşik Krallık, Afrika Birliği ve Körfez ülkelerinden sağlanacak sınırlı desteklerle faaliyetlerine devam edebilir.
Kenya merkezli Uluslararası Kriz Grubu uzmanı Omar Mahmood, Avrupa ve İngiltere’nin sınırlı desteğiyle birlikte Afrika Birliği’nin katkıları sayesinde AUSSOM’un kısmen ayakta kalabileceğini belirtiyor. Mahmood, görev gücünün bütçesini hibrit modele göre oluşturduğunu ancak bu bütçeye ulaşmanın artık pek mümkün görünmediğini ifade etti.

ASKERİ GERÇEKLİK: EL ŞEBAB GÜÇ KAZANIYOR
2025 yılı içerisinde El Şebab, özellikle Somali’nin orta kesimlerinde ve başkent Mogadişu'nun güneyinde ciddi askeri kazanımlar elde etti. Mart ayında Somali Cumhurbaşkanı Hassan Sheikh Mohamud’un konvoyuna düzenlenen bombalı saldırıdan cumhurbaşkanı yara almadan kurtuldu. Mogadişu çevresinde düzenlenen havan saldırıları, kentin hala tehdit altında olduğunu gösteriyor.
Amerikan Girişim Enstitüsü'nden Liam Karr, El Şebab’ın başkenti doğrudan ele geçirmesinin yakın zamanda mümkün olmadığını ancak kuşatma ve sızma taktikleriyle güvenlik durumunu ciddi şekilde zayıflatabileceğini vurguluyor.

DANAB TUGAYI VE ABD’NİN İKİLİ GÜVENLİK İLİŞKİSİ
ABD’nin Somali ile olan güvenlik ilişkileri sadece barış misyonuna sağlanan destekle sınırlı değil. ABD, ülkenin kuzeyindeki Puntland bölgesinde etkili olan IŞİD’e karşı düzenli hava saldırıları gerçekleştiriyor. Ayrıca yaklaşık 2.500 kişiden oluşan Danab özel kuvvetler tugayını eğiterek sahadaki mücadeleye aktif destek sağlıyor.
Ancak Hudson Enstitüsü'nden Joshua Meservey, bu doğrudan askeri müdahalelerin ABD kamuoyu ve yönetimi içinde tartışmalı hale geldiğini belirtiyor. Meservey, Somali Ulusal Ordusu’nun yıllar süren destek ve eğitime rağmen görev gücünü devralabilecek yeterliliğe ulaşamamasının esasen bir yönetim sorunu olduğunu söylüyor.
Somali'de hava saldırısında 14 IŞİD'li öldürüldü
SOMALİ'DEKİ SİYASİ KAOS VE KABİLE GERÇEKLİĞİ
Uzmanlara göre, Somali'nin köklü kabile yapısı merkezi bir demokratik yönetimi zorlaştırıyor. Meservey, Somali'deki siyasi elitlerin kişisel çıkar çatışmalarını devlet yönetiminin önüne koyduğunu ve bu nedenle El Şebab’la mücadelede etkili bir ordu yapılamadığını savunuyor.
1991’de tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Somaliland örneği, Somali'nin tek ve birleşik bir ulus olarak varlığını sürdürmesinin zorluğunu ortaya koyuyor. ABD her ne kadar Somali’nin toprak bütünlüğünü tanıdığını açıklasa da, bazı Trump yönetimi yetkililerinin Somaliland’ı tanımaya sıcak baktığı iddia ediliyor.

GAZZE PLANI VE BERBERA LİMANI İDDİALARI
Mart ayında İsrail’in yayın kuruluşu KAN’a göre, Somaliland yönetimi Gazze’den zorla çıkarılmak istenen Filistinliler için ülkesinde yer açabileceğini ifade etti. Karşılığında ise İsrail’den diplomatik tanıma talep etti. Ancak uzmanlar, nüfusu düşük ve kaynakları kısıtlı Somaliland’ın böyle bir yükü kaldıramayacağı görüşünde.
ABD Dışişleri Bakanlığı ise bu iddialara ilişkin yorum yapmayarak İsrail’i adres gösterdi. ABD’nin resmi tutumu, Somali'nin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü tanımaya devam ettiği yönünde.
