Deniz Baykal bizim komşumuz.
Aynı sitede ve hatta aynı sokakta oturuyoruz.
Komşu olmanın avantajı ile randevü almaksızın kapısını çalma ayrıcalığımız var.
Bayramın ilk günü öyle yaptık ve bayramlaşmak için kapısını çaldık.
Olcay Hanım , kapıdan bayramlaşma olmaz diyerek bizi içeri davet etti.
Deniz Bey’in yanında Ağrı il başkanı Savcı Sayan’la tanımadığım başka biri daha var.
Bayramlaşma ve hal hatır faslından sonra doğal olarak siyasi sohbete başlıyoruz.

PKK ile sçim ittifakı?
Bayram günü Baykal’la sohbet güç zira elindeki telefon boyuna çalıyor.
Yurdun dört bir yanından bayram kutlaması için arayanlar adeta sıraya girmiş!
Deniz Bey hem onlarla konuşuyor hem de benim sorduklarıma cevap veriyor.
DTP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın “CHP ile seçim ittifakı yapabiliriz” teklifini soruyorum.
Baykal iki kolunu yana açarak “Olacak şey mi bu” demek istiyor ve yüzüne acı bir ifade yayılıyor.
Tepkiniz DTP’li Selahattin Demirtaş’a mı yoksa, ona bu cesareti verene mi diyorum?
İç geçirerek susuyor ama söylemek istediği bize göre ortada!
Deniz Bey CHP’nin DTP ile anılmasından hiç ama hiç memnun değil!
Partinizde sapma mı var diyorum:
Baykal yine var ya da yok demiyor ama ısrarla  “Olmamalı”  diyor!

Kurultay için ne dedi?
Önceki CHP liderine SHP örneğini hatırlatınca zemberekten boşanırcasına içini boşaltıyor ve CHP’nin belli bir etnik ya da mezhepsel veya ideolojik zümreye değil, bütün Türkiye’ye hitap etmesinin gereğine dikkat çekiyor.
Deniz Baykal üniterlik yani milli devletten asla ve kat’a taviz verilemeyeceğinin ısrara altını çiziyor.
Kurultay gerekli mi deyince zerre tereddüt etmeksizin  “Kaçınılmaz” ifadesini kullanıyor! Baykal’a göre Kılıçdaroğlu’nun mevcut parti meclisi ile yürümesi ve başarılı olması mümkün değil.
Peki bu kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısında ikinci bir aday olursa?
Mesela delegasyon Deniz Bey’i adaylığa zorlarsa?
Deniz Bey bu konuda çok net:
- “Hayır Kemal bey yeni seçilmiştir ve iddia sahibidir, dolayısı ile benim adaylığım gibi bir şey asla söz konusu olmaz..Ben Kemal Bey’in dışında başka bir adayın çıkacağına da ihtimal veriyorum zira böyle bir şey çok yanlış olur.”
Neden yanlış demeden Baykal devam ediyor:
- “Öyle çünkü seçime şurada kalmış birkaç ay, bu süreçte yapılacak olan bir Genel Başkanlık yarışı partiyi olumsuz etkiler.Oysa biz bütün CHP’liler enerjimizi Genel seçimde başarılı olmaya yani AKP’yi iktidardan indirmeye ayırmalıyız.”

Önder Sav ve Hüsamettin Özkan?
Tam bu noktada Önder Sav’ı soruyorum.
Baykal:
- “Haberim yok, kendisiyle ne görüştüm ne de telefonla konuştum.”
Peki ya üçüncü kişiler yani aracılar?
Baykal:
- “Doğru onların belli çabaları
var !”
Deniz Bey Önder Sav’a muhabbet dolu olmadığı kesin ancak öyle çok kinli gibi de görmedim... Konuştuğum Baykal fotoğrafı o tür şeyleri aşmış çizgileri yansıtıyordu!
Yukarıda da söyledik sürekli çalan telefon sohbetimizi engelliyor ama kesik de olsa cevaplarımızı yine aldık.
Derken Merkez eksendeki yeni oluşum olayını soruyorum.
Baykal Hüsamettin Özkan’ın Mustafa Sarıgül’le beraber yürüttüğü bu oluşuma bakışını şu ifadeyle özetliyor:
- “Öyle bir arayış oldu ama olmaz, tutmaz, çok zor!”

MHP’ye dikkat?
Deniz Bey sohbetimizde bir hususun ısrarla altını çizdi!
O da CHP’nin MHP ile paralel bir seyir sergilemesi ve iktidar seçeneğini yaratmasıydı!
Baykal’a göre CHP yükselirse MHP’de yükselir, düşerse MHP’de düşer zira iktidar seçeneği
yaratılmazsa seçmen başka yönelişler sergiler.
Sohbetimizde Kılıçdaroğlu’nun MHP’yi dikkate alarak politika yapmasının önemine dikkat çekti!
Konuşmamız esnasında dikkatimi çeken husus Baykal’ın CHP üzerinde titremesi ve Kemal bey’e köstek olacak bir çıkışta bulunmamasıydı. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz gibi CHP’nin SHP’lileşmesine yani marjinal bir parti görüntüsüne girmesine şiddetle karşı!
Sonuç olarak Deniz Bey’i bayram ziyaretimizdeki sohbetimizde klasik siyasetçiden öte bilge adam kimliğinde gördüğümüzdür... Böylesi kıymete sahip olan CHP ondan mutlaka yararlanmalıdır!