BBP’de ‘hayır’ depremi

BBP’de ‘hayır’ depremi
BBP Muğla İl Başkanı Harun Akın referandum sürecinde Parti genel Merkezi’nin ‘evet’ kararına tepki göstererek ‘hayır’ oyu kullanacağına dair yazılı bir açıklama yaptı.

BBP’de ‘evet’ kararının yankısı artarak devam ediyor. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’nin referandumda ‘evet’ oyu kullanacaklarını açıklamasının ardından bir tepki de BBP Muğla İl Başkanı Harun Akın’dan geldi. Yazılı bir açıklama yapan Akın “BBP’li Alperenler 16 Nisan’da yapılacak olan Anayasa Referandumunda, gönül rahatlığı ile HAYIR oyu vereceklerdir” diyerek neden ‘hayır’ diyeceğini madde madde şöyle anlattı:

“MUHSİN BAŞKANIMIZA YAPILMIŞ SUİKASTİN 8 YILDIR AYDINLATILMASINI ENGELLEYENLERE…”

“Değerli arkadaşlarım, ilimizin güzide basın mensupları.

16 Nisan referandum sürecinde her partinin olduğu gibi BBP’ninde bir karar vermesi gerekiyordu. Partimiz uzun istişare süreci sonucunda açıklamıştır. Bu süreçte; Parti Kurucular Kurulu’nun, Yüksek İştişare Kurulu Üyelerinin, Alperen Gençlik ve Kadın Kolları Başkanlarının, Merkez Disiplin Kurulu ve Teftiş Kurulu Üyelerinin, İlçe Başkan ve Yönetimleri İstişare kararları ile toplanan İl Başkanlarının kahir ekseriyetinin ‘HAYIR’ kararını değerlendiren  BBP Genel Başkanımız Mustafa Destici partimizin kararını evet olarak açıklamıştır. 

Açıklanan bu karar, tüm teşkilatlarda olduğu gibi ilimizde de tepkiyle karşılanmıştır. Lakin partimizin bu kararına kerhen saygı duymakla beraber Muğla il ve ilçe teşkilatlarımız durum değerlendirmesi yaparak referandumda nasıl bir yol izleyeceğimize karar verdik. Muğla’mızda, Muhsin Başkanımız ile arkadaşlarına yapılmış suikasti 8 yıldır aydınlatılmasını engelleyenlere öfkeli,  BBP’ye gönül vermiş ve oy vermiş kardeşlerimizle birlikte bu referandumda hayır diyeceğimizi ve hayır için çalışacağımızı kamuoyuna duyururuz.  

Partimizin referandum kararına riayet etmeyeceğimizin gerekçelerini kısaca siz değerli Muğlalı hemşerilerimizle paylaşmak isteriz. 

1-Şehid Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun biz alperenlere söylediği "Muhsin doğrudan ayrılırsa sizde ondan ayrılın, Muhsin yanlış yaparsa; sizde ondan ayrılın, öyle yok!. Bakın insana dayanmayın er geç ölür, ağaca dayanmayın er geç kurur, duvara dayanmayın mutlaka yıkılır, dayanırsanız Hakk'a dayanın O bakidir" sözleriyle partimizin referandum kararına uymayacağız,

2-Sadece nefsanî arzularını egosunu tatmin için yaşayan kişinin esfel-i safilin seviyesine düşeceğini ilâhî emir bize bildiriyor. Kişilere körü körüne teslimiyet, Allah’a ve ilay-ı Kelimetullah dâvâsına isyanı içinde barındırır. Bu –Allah korusun– insanı şirke götürebilir. Kişiye değil dâvâya bağlı olmak asıldır çünkü dâvâ ahlâkı… Dâvâyı kendinden nefsinden ve menfaatinden aziz bilmektir. Ve dahi muhatabı kim olursa olsun hakkı söylemektir. Ammenin hukukunu ilgilendiren amellerinde noksanlık ve mutlak hakikate açık aykırılık bulunan bir dinî veya siyasî lidere karşı tavrımız “Eğer yanlış yaparsam ne yaparsınız?” diye soran halife Hz.Ömer’e(r.anh) karşı: “Seni kılıcımızla düzeltiriz ya Ömer!” diyen sahabe-i kiram gibi olmalıdır. Bizde bu gerekçelerle Parti kararına uymayacağız ve hayır diyeceğiz. 

3-Birbirini Allah için sevmek... Allah için buğz etmek... Ne büyük hikmet… Allah’ın emrine riayetsizlik eden, haram yiyen, beytulmala dahleden lider milyonlarca oy almış olursa olsun ve her kim olursa olsun tecziye edilmeli, dini kendi nefsine oyuncak yapan dinî önder de –isterse milyonlarca müntesibi olsun– rezil ve rüsva edilip fiillerinde suç varsa o da tecziye edilmeli. Bu anlayışla yakın dönemde milletimizin  vicdan terazisinde mahkum olmuş 4 bakanı sayısal çoğunluğu ile cezalandırmaktan kurtarmış kişilerin mazisi nedeniyle partimizin kararına uymayacağız ve hayır diyeceğiz.

4- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 Şubat 2015 tarihinde ''Biz Siyasiler Ülkemizde İşlenen Cinayetlerden Sorumluyuz” sözüne inanmaktayız. Bu söz üzerine;

Canımız, ağabeyimiz, başbuğumuz, başkanımız, Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu ile dava arkadaşlarımıza kurulmuş tuzak sonucu suikaste kurban verdik.  Bu suikastin sorumlusunu 15 yıllık iktidarı görmekteyiz.  Kaldı ki 8 yıldır suikast dosyası iktidar tarafından engellenmekte ve ısrarla kapatılamaya çalışılmaktadır. Bu suikast dosyasını kapatan Elbistan ilçe savcısı Habip Korkmaz  terfi edilerek başsavcı olarak Çorluya tayin edilmiş 29 Temmuz 2016 tarihinde de Elazığ İl Başsavcılığına terfi tayin edilmiştir. Bu savcının kararını hatalı bulan Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ahmet Maden takipsizlik kararını kaldırdıktan kısa bir süre sonra tenzili rütbe ile düz hakim olarak Kayseri’ye atandı ne gariptir ki suikast dosyasını tekrar açan bu hakim 16 Temmuz 2016 tarihinde açığa alınmış ve sonra çıkarılan KHK ile meslekten ihraç edilmiştir. Bu suikastin aytınlatılmasına katkı sağlayan bu hukukçu Darbeden sorumlu tutularak tutuklanmış ve halen cezaevindedir.

15 yıllık İktidarın uzun süre bakanlığını yapmış ve sonrada atama yolu ile başbakan olmuş Binali Yıldırım’ın Suikast olayından bir kaç gün sonra "kazadan kaza çıkarmayın" sözünü unutmadığımız gibi, BBP yetkililerine "kaza kırım ekibi gelmeden olay yerinde enkazın kalacağı ve muhafaza edileceği sözü" vermesine rağmen enkaz BBP den habersiz kaldırılmış, Helikopter enkazının kaldırıldığı angarda inceleme yapmak isteyen BBP kaza kırım ekibi engellenmiş, Bu kaza kırım ekibine "helikopterin kokpit fotoğrafını inceleyebilirsiniz" diyerek başka bir helikoptere ait kokpit fotoğrafı verilmiş ve önce yok denilen ELT cihazı sonra kırık olduğu iddia edilerek suikastin izleri gizlenmeye çalışılmış, Suikastin izlerini gizlemeye çalışan yetkililer hakkında soruşturma iznini vermeyerek SUİKASTİN ÇÖZÜLMEMESİNE VESİLE OLMUŞTUR.  Dönemin diğer bakanlıklarını işgal etmiş yüksek(!) zevatların  suikastin aydınlatılmaması için gösterdiği çabayı unutmadığımızdan ve bir dosya hakkında verilen takipsizlik kararına darbe kalkışmasından 2 gün önce 13 Temmuzda yaptığımız itiraza rağmen hala takipsizlik kararı kaldırılmadığından Partimizin kararına uymayacağız ve hayır diyeceğiz.

5- Mavi Marmara baskınını yıllarca diline dolayan seçim meydanlarında istismar eden ve hamaset nutukları atanlar bir anda 20 Milyon dolar karşılığında katil İsrail devleti  ile anlaşmış ve müştekilerin rızası olmaksızın dosyayı kapatmıştır. 

Hava sahamıza izinsiz giren rus savaş uçağını düşürdükten sonra kahramanca bir tavırla “ben düşürttüm, bir daha sınır ihlali olduğunda tekrar aynını yaparız ” diyen ve sonra özür mektupları yazarak devletimizin itibarına zarar verilmiştir. Çözüm süreci başlatıp bitmek üzere olan pkknın güçlenmesine ve binlerce şehit vermemize neden olunmuştur.  

2013 Aralık ayına kadar cemaati destekleyen ve büyütenler,  bu tarihten sonra yolsuzluk dosyaları açıldığında “ne istediniz de vermedik” diyerek suçunu itiraf etmiştir.
15 Yıllık süreçte sürekli aldatılan ve aldatan iktidarın ALLAH VE MİLLET BİZİ AFFETSİN diyerek  hukuka hesap vermeyip işi ahirete bırakmak istediği için Partimizin Kararına uymayacağız ve Hayır diyeceğiz. 
Değerli Muğlalı hemşerilerim, kıymetli basın mensupları; 


NEDEN HAYIR DİYECEĞİMİZİ KISACA İZAH EDELİM;

1-"Vatanın ve milletin bekası tehlikede" sözü sarf edilerek Referandumda " evet" demenin gerekçesi açıklanmıştır.

Öncelikle bu bekâ sorunu iddiasına inanmamaktayız. 
Ancak  vatanın ve milletin bekâ sorunu iddiası doğru ise; 15 yıllık iktidarın basiretsiz, samimiyetsiz, şahsiyetsiz politikaları ile ehil olmayan kişilere makamr teslim edilmiş olmasından dolayı bekâ sorunu ortaya çıkmıştır. Bu bekâ sorunu iddiası doğruysa hükümetin 1 saniye dahi beklemeden derhal  istifa etmesi gerekir. 15 yıllık iktidarın bekâ tehlikesinin bertarâf edilmesinin tek yolu,"Milli Birlik ve Beraberliğin" mutlak tesisidir.

Kaldı ki Rerandumda bekâ sorunumuzu çözecek hiçbir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Bilakis vatanın bekâsını tehlikeye düşürecek değişiklikler mevcuttur. Özellikle pkknında arzu ettiği eyalet sisteminin önü açılmıştır. Yeni Anayasa taslağında başkanın bir çok ili birleştirip özerk bölgeler, eyaletler kurma yetkisi bulunmaktadır. 

-Cumhurbaşkanı artık partili olacak
-Cumhurbaşkanı yeni Hakimler Savcılar Kurulunu seçecektir. 
 

Diğer hususların 2019 yılında yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla evet dersek ülkenin şaha kalkacağı veya düzeleceği yalandır.  

2011’den bu yana ekonomimiz büyümüyor. Enflas yon çift haneye yükseldi. İşsizlik artıyor. Kur dengesi bozuldu. Dış borç ödeme kapasitesi daraldı. İflaslar arttı. Özelleştirilecek hiçbir şey kalmadı. Artık dış piyasalardan borç bulmak zorlandığı için Türkiye’nin elinde kalan son zenginlikler 26 Ağustos 2016 tarihinde kurulan Türkiye Varlık Fonu’nda toplanarak,  hem başkana bir yeni hazine oluşturuldu hem bu varlıklar rehin verilip dış borç aranacak duruma gelindi. Ağır bir ekonomik kriz yaşıyoruz.  
15 yıllık iktidarlarında bir kısım eski mücahid yeni müteahhitlere peşkeş sayılacak geçiş garantili yol ve köprü yaptırmaktan öteye hiçbir şey yapmamış olan iktidar, seçimden seçime milli uçak, milli araba yalanları ile Milletimizi aldatmış, resmi kurumlarda israfı yaygınlaştırmış, çiftçimizi tefecilerin eline düşürmüş, işçimizi açlığa mahküm etmiş, gençlerimizin hayallerini öldürmüş, Devletimizi ekonomik yönde çöküşünü hazırlamıştır.

3- Türkiye’de kabul ettirilmeye çalışılan şekli ile başkanlık kontrolsüz bir tek  adam rejimidir. Bu tek kişi TBMM’yi, mahkemeleri, orduyu ve bütün devleti kontrol edecek, kararname adı ile kanun hükmünde cumhurbaşkanlığı kararnamelerini TBMM’den bağımsız yayınlayacaktır. Bu tek adamın denetlenmesi de imkansızdır.


Türkiye, tek parti/adam rejimlerinin hüküm sürdüğü Mısır, Libya, Kuzey Kore, Suudi Arabistan, ve Katar’a benzeyecektir. Batı son 20 yılda tek adam rejimlerine saldırmış ve ülkeleri işgal etmiş, iç savaşlara sürüklemiş, parçalamıştır. İşte Irak’ta Saddam, Suriye’de Esad ve Libya’da Kaddafi tek adamlardı. Sonları ve ülkelerinin sonları ortada. Tek adamlığın tek tehlikesi bu da değildir.  Bir kişiyi değişik yöntemler ile etkileyecek olan bir başka güç, odak veya devlet Türkiye’yi kontrol edebilir hale gelecektir. 15 yıllık iktidarın,defaatle aldatıldığını hatırladığımızda dehşete düşmekteyiz. 

4- Başkanlık anayasası kabul edilir ise genelkurmay başkanı ve TSK başkana bağlanacaktır. Başkan ordunun başko- mutanı ve orduyu kullanma/emir verme yetkisine sahip olacaktır. Ayrıca başkan yeni anayasaya göre “Milli güvenlik siyasetini tek başına belirleyecektir.” Bütün bunlar başkana orduya savaş emri verme imkanı kazandırır. Böylece,  bir kişi başkan TBMM’nin savaş açmasını beklemeden acil gerek diyerek Türk Ordusu’nu savaşa yollayabilir.
Eğer 2003 senesinde istenen başkanlık anayasası yürürlükte olsaydı Türkiye Irak savaşına girerdi. Keza 2011  sonrasında da Suriye’ye Şam’ı işgal etmek için asker yollanırdı.

5- Bu Başkanlık sisteminde; bürokratik vesayet meydana gelecektir.
Bu sistemde bürokrasinin astığı astık kestiği kestik bir yapı ortaya çıkacaktır.
İtiraz gerekçelerimizi göğsümüzü gere gere yüksek sesle Muğlalı hemşerilerimize anlatmaya devam edeceğiz. 

Son olarak; Makamları işgal eden zevatların aykırı tutum ve ayrıştırıcı dil kullanmalarını acziyet olarak görmekteyiz, Demokratik  tercih olan"HAYIR" görüşünü terörist, darbeci, çukur ve islâm düşmanı gibi takdim edenler bu vatana, bayrağa, millete kötülük yapmaktadır. Anayasa Değişiklik Teklifini savunan güruh;  şuursuzca  sözler sarf ederek Büyük Türk Milletini bir anda kamplaştırmış, ayrıştırmış, uhuvvetimizi,  birliğimizi, dirliğimizi bozmuştur. Dünya hırsı ile hareket eden bu bedbahlar, ısrarla çirkin üslup ile ithamlarını sürdürdükleri takdirde biz BBP’li Alperenler daha şedit karşılık verileceğiz.

Cumhurbaşkanı ve Başbakan anayasal suç işlemektedir. Hür iradeleri ile demokratik tercihlerini ‘Hayır’ olarak kullanmak isteyen vatandaşlarımıza hakaret etmekte, tehdit etmekte ve  hayır için çalışan vatanseverlere baskı uygulamaktan da çekinmemektedirler.

Cumhurbaşkanını ve Başbakanı, ve diğer iktidar yöneticilerini akla mantığa vicdana davet ediyoruz. artık bu yakışıksız tavırlarına ve sözlerine derhal bir son vermelerini aksi takdirde referandumda oy verecek seçmenleri bir birine kırdıracağını hatırlatırız.


BBP’li Alperenler 16 Nisan’da yapılacak olan Anayasa Referandumunda; yamalı bohçaya dönen 1982 anayasasına,  Gücü Tek Bir Kişiye Veren bu Başkanlık Sistemine, gönül rahatlığı ile HAYIR oyu vereceklerdir. 

Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.”

İlgili Haberler