Beni hatırladınız mı?

8 Aralık 2018 günü yayımlamıştım "İmamoğlu niye kazanmasın" başlığını attığım yazımı. Daha önce de, "Millet İttifakı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adayım yine İmamoğlu idi." Neticede, Kılıçdaroğlu önerdi, Meral Akşener de onay verdi.
Daha fazla uzatmadan özetleyeyim.
"Hey hey, yine de hey" nağmeleri eşliğinde başlayan tartışmalarda "İmamoğlu kim?" diyenler hep ön plana çıkarıldı.
Sadece ben, İzmir'de merhum Osman Kibar'ın boksör İhsan Alyanak'a, İstanbul'da bir başka efsane Bedrettin  Dalan'ın Prof. Dr. Nurettin Sözen'e kaybedişlerini anımsattım.
Ardından da Ekrem İmamoğlu'nun çalışkanlığına, hayırseverliğine ve insanlığına değindim. Beylikdüzü Belediye Başkanı'ndan birkaç enstantane aktardım. Mesela bacağımın kesilmesinin önlendiği operasyondan sonra başucumda İmamoğlu vardı. Dedik ya, bir politikacıda en önemli unsur vefalı olmasıdır.
Değişim isteği
İBB'nin yeni başkanı, her türlü katakulliye rağmen kazandıysa diğer nedeni ünlü Karadeniz hırs ve inadıdır. İmamoğlu'na yolu açan etkenlerden biri de "vatandaştaki değişim arzusudur."
Kimilerinin dalga geçtiği patates-soğan konusu epey önemlidir. Her siyasetçinin bunu ciddiye almak zorunda olduğu 31 Mart günü anlaşıldı. Üç gündür BİM, A 101 ve Migros'ta soğanın kabuğunu dahi görmüyoruz. Sisi'nin "işe yaramazları yollayın" talimatı verdiği patatesler için notum; "püreden başka bir şey olmaz."
Önerim
Erdoğan'a tavsiyem kabinede bazı alt görevlerde süratle değişime gitmesi. Ön yargıyla söylemiyorum ama ilk önce Berat Albayrak'ı biraz dinlendirmesi. "Ailemizin bakanı" ilk sömestrde bütün derslerden çaktı.
Sırada Bekir Pakdemirli de var. Kavrama motoru bir türlü ateşleme yapmıyor. Bir dakikada müdahale etmesi gereken işleri üç ay sonra fark ediyor. Dikkat edin sinirleri de bozuldu. O da kimi bakanlar gibi "hakaret dili"ni tercih etmeye başladı.
İnce de bitti
Bu bölümü yine İmamoğlu ile kapatacağım. Sakın ha piyasanın geleneksel düzeniyle uğraşmasın. Doğal yapıyı değiştirme gayretleri sadece puan kaybettirir. Karalamaları hızlandırır. Üstelik, pohpohlamalar da zirve yaptı. Aman ha, sakın ha. Seçim kampanyasındaki eforunu ve iyi niyetini kaybetmesin, başarı devam edecektir.
Bir de Yalova'ya mesaj göndereceğim: "İmamoğlu, Kılıçdaroğlu'nu da kurtardı. Muharrem İnce'nin alternatif olasılığını sonlandırdı..."
***
Dut yediler
Aylardır "Yandaş televizyonlara" çıkıp, Ak Parti sözcülüğü yapanları da unutmuyorum. Farklı düşüncede olanlara kan kusturanları epey izledik. Bir kaç gündür gözlerim bunlardan Mustafa Şen'i aradı. Her söylediği tutmadı. "İstanbul mu?" dendiğinde "Binali Yıldırım uzak ara kazanır" laflarının altında ezildi sanırım.
"Böyyük araştırmacı" İhsan Aktaş, 31 Mart'a kadar söylediklerini unuttu. Sipariş anketlerindeki şişmeleri hatırlamak istemedi. Hepsi dut yemiş bülbüle döndüler. Hele hele birkaç yandaş gazete var ki, ne söylesem az.
Ankara'da yanıldılar. İzmir'de şiştiler. İstanbul'da ise rezil oldular. Müstehzi bakışlarını hâlâ kullanmaya çalışan biri var ki evlere şenlik. Ona sadece Erol Büyükburç'un ünlendirdiği, tribünlere marş olmuş türkü ile gönderme yapacağım:
"Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi, Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?"
Seçmeler
Değerlendirmeler sırasında pek çok duvara asılacak cümleye de tanık oldum. Bunları taradığımda en hoşuma gideni yakaladım. Sizlerle paylaşacağım:
"Erdoğan, danışmanlarıyla pazıl (yap-boz) safhasında."
Şöyle bir düşünürseniz bu uyarının altında yatan buz dağını bulursunuz. Cumhurbaşkanı artık gerçeği anlamalı. Turgut Özal'ın Anavatan'ının yeni versiyonunun başladığına idrak etmeli.
"2023'e kadar seçim yok" laflarıyla halkı tatmin edemezsiniz.
Emekli ve asgari ücretlinin perişanlığı her gün artıyor. "Emeklilikte Yaşa Takılanlar", Türkiye'nin beşinci büyük partisi hâline geldi. Sayın İçişleri Bakanı "Bunlara da mı kayyum atayacak?"
Endonezya'da Sukarno'nun devriliş hareketi, otel penceresinden "halkını doyur" diye bağıran bir cüceyle başlamıştı. Bu yola düşülmesini asla istemem. Ancak, ufukta tehlike var.
Sayın Erdoğan'a Hıncal Uluç'un yıllar önce önerdiği teklifi tekrarlayacağım:
"Danışman seçtiklerin içinde, mutlaka karşıt fikirde olanlar da bulunmalı."
....
SÖZÜN ÖZÜ
İnsan, yaşadığı yere benzer. Edip Cansever.

Yazarın Diğer Yazıları