Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN

Ahmet B. ERCİLASUN

Benim dilim

Benim dilim, yazılı metinleri, 8. yüzyıldan beri kesintisiz olarak sürüp gelen bir dildir. Benim dilim, Köktürk bengü taşlarının, eski Uygur şiirinin, Kutadgu Bilig'in, Dîvânu Lugâti't-Türk'teki atasözleri ve şiirlerin dilidir. Benim dilim, Oğuz Kağan Destanı'nın, Dede Korkut boylarının dilidir. Benim dilim, Ali Şir Nevayi'nin, Babür Şah'ın, Ebülgazi Bahadır Han'ın, Mahdumkulu'nun, Abay'ın, Abdullah Tukay'ın, Çolpan'ın, Abdürrahim Ötkür'ün dilidir. Benim dilim, Molla Penah Vâkıf'ın, Âşık Elesger'in, Muhammed Sabir'in, Bahtiyar Vahabzade'nin, Şehriyar'ın, Bulud Karaçorlu Sehend'in dilidir.

Benim dilim, binlerce yıllık yazılı ve sözlü edebiyatımızın dilidir. Destanlarımızın, masallarımızın, halk hikâyelerimizin, türkülerimizin, manilerimizin, hoyratlarımızın, deyişmelerimizin, atasözlerimizin, bilmecelerimizin, deyimlerimizin dilidir.

Yunus Emre'den başlayıp Batı Türkçesinin şiirinden örnekler vererek dilimizi daha somut göstermenin zamanıdır. İşte Yunus Emre şiirlerinden birkaç parça:

Bir garip ölmüş diyeler / Üç günden sonra duyalar // Sensin dün ü gün endişem / Bana seni gerek seni // Varlık çün sefer kıldı / Dost andan bize geldi / Viran gönül nur doldu / Cihanım yağma olsun.

Türkçeyi çok seven arkadaşlarımız öz Türkçe konusunda genellikle Yunus Emre'yi örnek gösterirler. Ben de Yunus'u çok severim. Ancak garip, sefer, nur gibi Arapça; endişe, çün, dost, viran, cihan gibi Farsça kökenli kelimeleri kullandı diye ona sitem etmem. Çünkü Yunus'un dili benim dilimdir.

Fuzuli'nin ünlü beytini hatırlayalım:

Aşk imiş her ne var âlemde / ilm bir kîl ü kal imiş ancak.

Şimdi Fuzuli, niye aşk demiş, niye âlem demiş, niye ilm demiş diye, hele hele dedikodu demeyip de niye kîl ü kal demiş diye onu bir tarafa mı atacağım? Hayır, edebiyatımın bu büyük şairi benim övüncümdür; onun kelimelerinden bazılarını unutmuş olsam ve kullanmasam bile onları öğrenmek dil ve kültürüme karşı sevgimden doğan bir borçtur.

Pir Sultan Abdal'dan sadece bir beyit:

Hasret koydu bizi kavim kardaşa / Kâtip ahvalimi şaha böyle yaz.

Ah koca pir! Nedir bu hasret, kavim, kâtip, ahval? Sen bunların Arapça kökenli olduğunu bilmiyor musun? Ne yapacağız şimdi, Pir Sultan Abdal'ı böyle sorguya mı çekeceğiz? Bana sorarsanız, onun dili de benim öz dilimdir.

Ya Karacaoğlan?

Benim yarim gelişinden bellidir / Ak elleri deste deste güllüdür / Güzel seven yiğitler de bellidir / Melil mahzun gezer iller içinde.

Melil diyor, mahzun diyor ama ne kadar rahat bir söyleyişi var. Yar, deste kelimeleri Farsçadan gelmiş diye bir kaygısı yok. Benim dilimin kelimeleridir, diyerek onları o kadar rahat kullanıyor ki! Karacaoğlan'ın kelimeleri elbette benim dilimin de öz kelimeleridir. 

Gönüllerde hürriyet ateşini tutuşturan Namık Kemal'in şu ünlü marşına bakınız:

Yâre nişandır tenine erlerin / Mevt ise son rütbesidir askerin / Altı da bir, üstü de birdir yerin / Arş yiğitler vatan imdadına!

Nişan, ten, mevt, rütbe, asker, vatan, imdat… Namık Kemal, / Altı da bir, üstü de birdir yerin / deyip şiiri bırakacak mıydı? Başta Atatürk ve Ziya Gökalp olmak üzere nice büyük Türk'ü etkileyen Namık Kemal'den bu kelimeleri kullandı diye vazgeçebilir miyiz? Namık Kemal'in bugün kullanılmaya devam eden kelimeleri de benim dilimdir. 

Mehmet Akif, her gün ciğerlerimizi doldura doldura okuduğumuz İstiklal Marşı'nda bakın, ne diyor?

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal / Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet bu celal? / Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal / Hakkıdır Hakka tapan milletimin istiklal.

Kurban da, çehre de, hilal, kahraman, helal, hak, millet ve istiklal de benim dilimdir. Sadece Türkçe kökenli kelimeler kullanmayı Türkçülük / milliyetçilik sanan arkadaşlara Türk kültür, dil ve edebiyatından çok küçük örnekler verdim. Kültürümüz, edebiyatımız, içinde bu tür kelimelerin bulunduğu yüz binlerce sayfadan oluşan büyük bir birikimdir. Bu büyük birikim bizimdir, Türk'ündür, Türk'ün öz malıdır. Ve biz bu birikimle de büyük bir milletiz.

Yazarın Diğer Yazıları