Beyni kale gibi koruyor korona bile çaresiz kalıyor. Bilimsel olarak kanıtlandı

Beyni kale gibi koruyor korona bile çaresiz kalıyor. Bilimsel olarak kanıtlandı
İnsanlar yaşlandıkça daha çok sağlık problemi yaşamaya başlıyor ve sağlıklı beslenmeye gösterdikleri önem de artıyor. Yüksek tansiyon, obezite, tip 2 diyabet, kalp ve damar hastalıkları riskinden korunmak isteyen insanlar, en sağlıklı gıdaları arıyor. Bunların başında da 3 silahşörler olarak tanınan iyot, çinko ve magnezyum geliyor. 

Sabah'ın haberine göre, insanları en çok etkileyen ve en çok korkulan hastalıklar arasında beyin rahatsızlıkları da bulunuyor. İşte beyin sağlığımızı etkileyen yararlı besinler.

İYOT

Boyundaki tiroid bezinden salınan tiroid hormonları içerisinde yer alan önemli minerallerden biri olan iyotun yeterli miktarda alımı her yaş için önemlidir. Hamilelik sürecinde orta düzeyde iyot eksikliği bile fetüsün beyin gelişimi üzerinde kalıcı etki bırakabilir.

Bu dönemde yetersizliğe bağlı temel hastalık zeka geriliği, şaşılık ve sağırlık ile karakterize kretenizmdir. Ayrıca iyot tüketimi yetersiz olan annelerin çocukları daha düşük doğum ağırlığına sahip olmaya meyillidir ve yaşama ihtimalleri sağlıklı çocuklara oranla daha azdır. 

Çocuğun hayatının ilk iki yılında iyottan yetersiz beslenmesi bilişsel ve motor gelişimin gecikmesine neden olarak konuşma, öğrenme, okuma ve davranış bozuklukları oluşturabilir. Tiroid hormonlarının bileşiminde bulunan iyot ayrıca vücudun enerji metabolizmasını da düzenler. Tiroid bezinin az çalışması ve tiroid yapımı için gerekli iyotun yetersizliği sonucunda vücut dokuları için gerekli tiroid hormonu salgılanamaz ve tiroid hormon seviyesi düşer. 

Metabolizma yavaşlar, kabızlık oluşur. Kan yağları fazla yakılamaz, kolesterol ve kan yağları yükselir. Bu nedenle hipotiroidi hastaları kilo vermekte sağlıklı bireylere kıyasla zorluk yaşar. Yetişkinlerde iyot eksikliği ile karakterize guatr hastalığı da sıklıkla görülmektedir.

İyot doğada tuzlu sularda ve çeşitli topraklarda bulunur. Su ve toprağında yeterli miktarda iyot bulunmayan ülkelerde iyotlanmış sofra tuzlarıyla gereksinim karşılanır. Başlıca kaynakları deniz ürünleri, deniz yosunları ve iyotlu tuzdur

MAGNEZYUM

Vücutta iskelet, kas, kan ve dokularda en çok bulunan minerallerden biri de magnezyum. Özellikle kalp ve beyinde diğer dokulardan daha yoğun bulunması, nörolojik ve kardiyak sağlık üzerinde etkili olmasını sağlar. Magnezyum 300'den fazla enzimin yapısına katılarak doku ve organlardaki biyolojik reaksiyonu gerçekleştirir. Enerji üretiminde, besin öğelerinin metabolizmasında, kas ve sinirlerin uyarılmasında, glikoz kontrolünde, kan basıncının düzenlenmesinde görev alır.

Magnezyum beyin hücreleri arasında bağlantıyı sağlayan sinapsları güçlendirir ve beyindeki hipokampüs bölgesince denetlenen uzun dönemli belleğin sürdürülmesini sağlar. Magnezyum eksikliği durumunda hatırlama ve konsantrasyon problemleri oluşabilir.

Ayrıca yapılan araştırmalarda magnezyumun Alzheimer hastalığında oluşan amiloid plakları yüzde 36 oranında azaltabileceği; bununla birlikte Parkinson, multiple skleroz gibi nörolojik hastalıkların tümünde etkin olduğu ortaya konulmuştur. Magnezyum duygudurumu ve stresi de düzenler, bu nedenle eksiklik durumunda depresyona, anksiyeteye ve aşırı telaşlanmaya eğilim gözlenir.

Magnezyum doğada hayvansal ve bitkisel kaynaklarda bulunan bir mineraldir. Toprakta magnezyum eksik ise o topraklarda yetişen besinler de magnezyumdan fakir kaynaklar olur. Kuru baklagiller, badem, ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlar, koyu yeşil yapraklı sebzeler, tam tahıl ürünleri, magnezyumdan zengin kaynaklardır.

ÇİNKO

Bir diğer önemli mineral çinko vücutta en fazla karaciğer, pankreas, böbrekler, kemik ve epitelyum dokularda bulunur. Birçok enzimin yapısına katılan çinko büyüme ve cinsiyet organlarının gelişiminde, görme işlevinde, bağışıklığın oluşmasında oldukça etkindir. Bununla birlikte özellikle beyin fonksiyonlarında büyük role sahiptir.

Çinko beyni toksik ajanlardan ve yabancı maddelerden korur. Eksikliğinde kan-beyin bariyerinin geçirgenliği artar ve beyin bakteri, virüs maruziyeti ile karşı karşıya kalır. Çinko seviyesinin azalmasıyla şizofreni hastalığı arasındaki bağlantı da bazı çalışmalarla gösterilmiştir. Ayrıca çinko yetersizliğinin okul çağı çocuklarda hiperaktivite semptomlarının artmasına neden olabileceği bildirilmiştir.

Çinko, T lenfositler gibi vücudun bağışıklık elemanlarını devreye sokarak üst solunum yolu enfeksiyonlarını daha kısa sürede atlatmanıza yardımcı olur. Bir araştırmada, çinkonun öksürme, hapşırma, baş ağrısı, ateş gibi soğuk algınlığı semptomlarını yüzde 40 oranında azalttığı bulunmuştur.

magnezyum.jpg

 

İlgili Haberler