Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Bin Ali, Mübarek, Kaddafi... Sıra Tayyip’e de gelecek!

Zulüm payidar olmaz.  Adına demokrasi de deseniz, kutlu da deseniz, devrim de deseniz eğer zulmediyorsanız ayakta duramazsınız.
Bu temel olgu seçimle gelseniz de
değişmiyor.
Yıkılan Orta Doğu diktatörleri de sandıkla gelmişlerdi.
Dahası, Kaddafi gibi olanları ülkesi için büyük inşalar yapmış ve bu dönüşümü dünya’ya devrim diye sunmuştu.
Sonuç ortada, daha düne kadar karizmatik görünen liderler bir bir yere seriliyor.
Kuşkusuz başlayan bu sürecin dış dinamik boyutları yani emperyalizmin İslam coğrafyasını yeniden şekillendirmek istemesinin payı vardır ancak isyan eden sonuçta ülke halklarıdır yani eğer zulüm olmamış olsa Mısır’lı,Tunus’lu ya da Libya’lı yüz binler ve milyonlar neden başkaldırsın!
Göreceksiniz Mağrip’te başlayan bu halk tepkisi benzeri bir dalga eninde sonunda Türkiye’ye sirayet edecek ve Tayyip de alaşağı edilecektir.
Sakın hiç kimse Türkiye onlardan farklı, burada demokrasi var, öyle şeyler olmaz
demesin!
AKP ile beraber Türkiye’deki demokrasi artık şeklî yani göstermeliktir.
Öyle çünkü iktidara mensup polis gücünün muhalif isimlere komplolar kurup suç izafesi yaptığı bir yerde demokrasiden söz edilemez!
İnsanların evine, bürosuna suç unsurlarının bırakıldığı, bilgisayarlarına suç objelerinin şırınga edildiği ve daha sonra bunlar üzerinden hukuku kullanarak infazlar yapıldığı bir coğrafyada adil yönetimden bahis bile açılamaz.
İşte Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü gibi uluslar arası kurumların raporları ortadadır.
Türkiye basın özgürlüğünde, alaşağı edilen Mübarek’in Mısır’ından bile geridir ki bir ülkeye demokrat demenin temel ölçütü basınının hür olması değil midir?
Başbakan’ın sadece muhalefete sövgüleri içeren partisinin ilbaşkanlarına yaptığı konuşmanın tamamı 19 ayrı kanaldan aynı andan yayınlanıyorsa ve bunun karşıtı olarak muhalefete zerre bir imkan sunulmuyorsa orada demokrasinin olduğu söylenebilir mi?
Dahası, devletin vali, kaymakam ve polislerinin Başbakan’ın yaptığı konuşmaya tezahüratlarla karşılık verdiği ve seçim öncesi parti militanları gibi çalıştığı bir yerde hür rejim egemen denilebilir mi?
Bitmedi, Beytülmal yani Hazine kaynakları ile rüşvet dağıtılıp oy satın almaya demokrasi demek en hafifinden o kavrama ihanet etmek değil midir? Seçim öncesi işe alma listelerinin hazırlanıp muhtarların ve feodal beylerin etki altına alındığı bir yerde özgür bir demokratik tezahürden söz
edilebilir mi?
Başbakan’ın konvoyuna sadece laf attı diye 13 yaşındaki bir çocuğu
14 yılla yargılamak, öğrencileri yumurta attı diye falakaya yatırmak ve yine talebeyi pankart açtı diye zindanlara göndermek hangi gerçek demokraside mevcuttur.
Mahalle bakkalından, orta okula giden çocuklara kadar herkesin dinleniyorum paranoyasında olduğu ve yapılan dinlemelerle montajlar yapıp insanlara komplolar kurulduğu bir yerde demokrasinin hükümranlığından söz edilebilir mi?
Uzatması mümkün olan bu liste ile görülüyor ki Türkiye’deki demokrasi artık var olan diktatörlüğün sadece örtüsü ya da
kılıfıdır.
Böyle yani zulüm pâyidar olunca da mukadderat kaçınılmazdır.
Biz asla ve kat’a fiili bir kalkışma ya da isyanı önermiyoruz. Dahası böyle bir şeyi düşünenleri gayrı meşru sayarız.Teklifimiz AKP’nin demokratik yoldan yani sandıkla alaşağı edilmesidir...

VEFA NE ARAR!..

Yeni Yalta süreci!

Her şey ortadadır ki önceki ABD Dışişleri Bakanı Condalize Rise bunun işaretlerini yıllar önce vermişti. Coğrafyamızda başlayan durumun adı yeni Yalta  sürecidir. Malum İkinci Dünya Savaşı sonrasında Yalta’da Avrupa, Orta Doğu ve Avrasya  ABD-Rusya ve İngiltere  tarafından yeniden dizayn edilmişti. Bugün olan  aynısıdır ama bu sefer ABD tek başınadır yani taksim yerine çıkara göre dizayn söz konusudur. Paxamericana  enerji coğrafyası ile İsrail’in güvenliği için yeni bir harita hazırlıyor. Hiç kuşkunuz olmasın Mağrip’teki dalga sadece Arap dünyasına değil, İran’a ve yukarıda ifade ettiğim gibi Türkiye’ye de, metot farklılıkları ile olsa da yansıyacaktır. Tayyip Erdoğan şekli rol -model olarak ihraç edildikten sonra  günü geldiğinde onun da defteri dürülecektir... Mübarek ve Şah’ı  çöpe atan ABD Tayyip’e vefa gösterir mi?

ŞAŞKIN ÖRDEK

Bu nasıl dış politika?


Çok değil üç gün önce Türkiye’nin Libya Büyükelçisini bir haber kanalında dinliyorum.. Telefondaki büyükelçimiz aynen şunları söylüyor: “Basında iddia edildiği gibi Libya’nın bütününde bir isyan yoktur. Kalkışma sadece ülkenin Kuzey Doğusunda yani küçük bir alandadır. Mesela Trablus’ta en küçük bir kıpırtı bile söz konusu değildir. Şimdi Şırnak’da teröristler sokağa çıkıp eylem yapsa bu Türkiye’nin geneline nasıl teşmil edilemeyecekse Libya’daki durum budur....” Evet elçi aynen bunları söylüyor, derken bir gün sonra Trablus’da taş üstüne taş kalmıyor ve Kaddafi orayı terk ediyor... Soruyorum bu ne öngörüsüzlük ve nasıl politika?.. Keza Başbakan, Kaddafi’nin elinden aldığı insan hakları ödülünü niçin hâlâ muhafaza ediyor da iade etmiyor? Mübarek’e meydan okuyan Başbakan Kaddafiye’ye niçin susuyor... Sakın Türk yatırımı var demesin, Mısır’da da onlarca Türk tekstil fabrikası yok muydu?.. Belli ki Obama’dan telefon gelmemiş Erdoğan’a!

Yazarın Diğer Yazıları