Bin felaket, bir "müjde!!!"

Türk toplumunu oyalamak ne kadar da kolay, ne kadar da basitmiş!..

İnsanları suni gündemlerle yaşamın gerçeklerinden,  acılarından, yokluklarından, yoksulluklarından, esaretlerinden ve sıkıntılarından uzaklaştırmak ne kadar da zahmetsiz...

İşsizlik, açlık, intiharlar, cinayetler, sosyal felaketler nedeniyle; ve de bir yandan terör, bir yandan enflasyon, diğer yandan da corona denilen illetin sarsıcı yıkımına rağmen Türk toplumunu yaşamın gerçeklerinden uzaklaştırmak ne kadar da basitmiş meğer...

Yandaş televizyonculuğun insanların zihinlerine sürekli yanılgı-oyalama- yalan ve pembe manzara tuzakları yerleştirdiği bu ülkede, umuda hasretten mi dersiniz, güzel şeyler duymaya özlemden mi, yoksa seçenek ararken, "denize düşünce yılana sarılmaktan" mı dersiniz, toplum ne yazık ki en küçük- en basit- en sıradan bir "söz"ün yarattığı girdabın içerisinde boğulmaya hazır buluyor kendini...

Zihinlere algı operasyon!..

Sosyal medyada bir heyecan aldı başını gitti ki vah!..

Anketler yapılıyor, iddialara giriliyor, tahminler yürütülüyor, tartışmalar  sürüyor ve tüm bunlar suni gündemlerle oyalanmaya alışan bir toplumun ağzına bir ciklet parçası olmaktan öteye gidemiyor...

İşte ağızlara verilen o sakız, 48 saat boyunca milyonlarca insanı oyalarken, Türk toplumu AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana milyonlarca insana dayatılan esaretin- sıkıntının- ıstırapın ve çilenin de adeta unutulmasını sağladı...

Örneğin; toplumun ağzına verilen bu sakız sadece depremi değil, deprem vergilerini, deprem nedeniyle cep telefonu faturalarına yansıyan zammı ve de en az dört bilim adamının günlerdir İstanbul için çığlık çığlığa duyurma çalıştığı "büyük deprem" tehdidini de unutturdu...

Daha bir ay önce coronayı bahane eden piyasa sahtekarlarının, kan emicilerin, halkı dolandıran tüccarların, stokçuların, vurguncuların; gıda maddelerinden temizlik ürünlerine kadar yüzlerce kalem ürüne yaptıkları utanç verici zam kazığını da unuttuturdu toplumun ağzına atılan zavallı sakız parçası...

Emeklilerin bırakın ikramiyelerini; maaşlarının da son bir ayda en az yüzde 30'unu götüren zamları, altın ve dövizdeki dehşet verici yükselişi, evine ekmek götüremeyen milyonlarca insanı, iş bulamayan 2 milyona yakın üniversite mezununu, Corona nedeniyle zorunlu izne çıkartılan 1.9 milyon işçiyi, kapanan binlerce işyerini, kapanma tehdidindeki AVM'leri ve salgın nedeniyle siftah yapamadan dükkanlarını kapatan yüzbinlerce esnafın aylardır çektiği çileyi de unutturdu toplumun avucuna bırakılan o boyalı sakız parçası!!!

Gaza gelen toplum!..

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çarşamba günü gündeme getirdiği ve cuma günü (dün) açıklayacağını söylediği o gizemli "müjde" sadece yukarıda sıraladığımız vahametleri değil, bu ülkede 2002'den bu yana; içinde rüşvet, yolsuzluk, terör, FETÖ, zamlar, enflasyon, işsizlik, doğa katliamları, çevre rezaletleri, ihale vurgunları, TOKİ yıkımları ve özelleştirme talanı olan olayları da bir çırpıda unutturuverdi...

Toplumun büyük bölümü ağızlarına verilen (sanki sihirliymiş gibi) bir parça sakızı evirdi çevirdi, alladı pulladı, şişirdi söndürdü ve 48 saat boyunca memleketin en küçüğünden en vahimine kadar yüzlerce, hatta binlerce derdini unutmaktan geri durmadı...

Ve sanki bir kurtuluş hedefine kilitlenmişcesine, beklemeye koyuldu milyonlarca insan...

Bütün dertlerini hasır altı eden toplumun önemli bir kesimi, öylesine dehşet verici, öylesine tuhaf, öylesine komik, öylesine düşündürücü ve utanç verici tahminlerde bulundu, iddiaları sıraladı, hatta anketler yaptı ki; insanın içinden "vah ki ne vah" demekten başka bir şey de gelmedi...

Kimileri emeklilere süper ikramiye geleceğini, kimileri parlamenter rejime dönüleceğini, kimileri cumhurbaşkanının istifa edeceğini, kimileri de orada- burada doğalgaz, petrol, hatta hazine bulunduğunu öne sürerek, iddialar da sıraladı ama kimse bu ülkenin 18 yılda AKP iktidarından çektiklerini anımsamak istemedi...

Reuters Haber Ajansı'nın, Erdoğan'ın 48 saat boyunca gizemli hale getirilen "müjde"sini  beklemeden, önceki gece duyurduğu habere göre; Türkiye, Karadeniz'de Tuna 1 kuyusunda 320 milyar metreküp doğal gaz bulmuş...

Reuters'a konuşan Türk yetkili, "Bu rezerv Türkiye'nin 20 yıllık doğal gaz ihtiyacını karşılayacak büyüklükte" demiş...

Erdoğan da zaten dün aynı bilgiyi açıkladı...

Şimdi buna ne kadar sevinmeli Türk toplumu?.. Buğday tarlalarını kaybetmiş, narenciye bahçeleri kesilmiş, pamuk ekilen arazilerinden yoksun bırakılmış, yani toprağın üstündeki tüm tarımsal zenginliklerini yitirirken, altındaki hayale ya da kaynağa odaklanmış bir ülke, yokluğun -sefaletin- işsizliğin arttığı bir dönemde, erken seçim uğruna "gaz"a mı getirildi acaba?..

Evet; maalesef durum böyle... Yıllardır bitmeyen en az bin felaketi, sarsıntıyı, çaresizliği, vahameti unutarak, bir tane sözde "müjde"ye odaklanabilen insanların ülkesidir Türkiye...

Hayal kurmak mı desek, olmayan ya da büyütülen bir umudun peşinden koşmak mı?..

 

Yazarın Diğer Yazıları