BM Güvenlik Konseyine 'son' çağrı!
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) 30 Ocak''ta aldığı 2674 (2023) sayılı kararla Kıbrıs''taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü (BMBG-UNFICYP) misyonunun görev süresini 6 ay yerine bu kez 1 yıl daha uzattı. KKTC Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Anavatan Türkiye Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs''ta konuşlu BMBG''nin görev süresinin uzatılması kararına tepki gösterdi, kararla ilgili KKTC makamlarının rızasının ve onayının bir kez daha alınmamasını eleştirdi. BMGK''nın adada görev yapan BMBG''nın görev süresinin uzatılması prosedüründe adanın iki eşit egemen devletinden biri olan Türk tarafına danışmaması, istişare etmemesi ve Kıbrıs Türk varlığını, devletimiz KKTC''yi yok sayması, Rum tezleri ile örtüşen kararlar alması kabul edilemez.Cumhurbaşkanı Ersin Tatar tarafından yapılan açıklamada söz konusu kararın haksız ve siyasi bir karar olduğuna işaret edildi; BM Güvenlik Konseyi''nin 4 Mart 1964 tarihli 186 sayılı kararını hatırlattığına dikkat çekilerek şu ayrıntı paylaşıldı: "186 saylı kararla Rum devletine dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti ''Kıbrıs''ın tek meşru hükümeti'' olarak tanınırken, ABD''nin Kıbrıs özel temsilcilerinden Nelson Ledsky şu açıklamayı yapmıştı; ''Dosyaları incelettim, BM Güvenlik Konseyi''nce alınan bu karar, hukuki kurallara dayanan bir karar değildir. Bu karar, siyasi mülahazalarla alınmış bir karardır.'' BM Güvenlik Konseyi''nin söz konusu son kararı da 1964 yılından bu yana devam eden Rum tarafını destekleyici tutumunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Bunun en bariz örneği de Kıbrıs Türk halkının eşit kurucu ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti''nin silah zoruyla bir Rum devletine dönüştürülmüş olmasına hâlâ daha seyirci kalınması, Rum devletinin tüm adayı temsil edercesine ''Kıbrıs Cumhuriyeti'' olarak tanınmasına devam edilmesi ve Kıbrıs Türk halkının kendi özgür iradesiyle kurmuş olduğu devletinin göz ardı edilmesidir." Cumhurbaşkanı Tatar açıklamasına devamla BM Güvenlik Konseyi''nin yanlış ve yanlı tutumu devam ettiği sürece Kıbrıs konusunda çözüm bulmanın mümkün olmayacağını da vurguladı.
KKTC Dışişleri Bakanlığı açıklamasında "Adadaki taraflardan birine ''devlet'' diğerine ise ''toplum'' muamelesi yapmaya devam eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi''nin kararlarının kabul edilemez" olduğu belirtilerek "Güvenlik Konseyi kararında, Rum tarafının, adadaki BMBG''nın görev süresinin uzatılması gerektiği konusunda hemfikir olduğu gibi ifadeler kullanılmak suretiyle, yalnızca Rum tarafının rızasına yer verilmesinin sadece BMBG''nın ülkemizdeki varlığını sorgulatmakla kalmayıp, BM''nin itibarını ve inandırıcılığının da zedelelendiğine dikkat çekildi. Geçmiş dönemlerden farklı olarak bu kez BM''nin adadaki görev süresinin altı ay yerine bir yıl süre ile uzatılmasına karar verilmiş olmasının statükonun değişmesinin önüne açıkça set koymak anlamını taşıdığı belirtilen KKTC Dışişleri Bakanlığı açıklamasında adadaki tarafların müzakere masasına dönmesi için ortak zemin arayışına devam edilmesi; "iki kesimli, iki toplumlu federasyon" modeli temelinde resmi müzakerelerin yeniden başlaması gibi ifadeler ile yapılmaya çalışılan dayatmaların, en diplomatik tabir ile Kıbrıs Türk halkının iradesine yönelik yapılmış büyük bir saygısızlık olduğu belirtildi. Bakanlık açıklamasında şu çağrının yapılmış olması da oldukça önemlidir ve not edilmesi şarttır: "Gelinen aşamada, BM Güvenlik Konseyi üyelerinin mevcut gerçekleri görmezden gelmekten vazgeçmesi ve adada iki ayrı halk ve iki ayrı Devlet olduğu gerçeğini kabul etmeleri gerekmektedir. Güvenlik Konseyinden beklentimiz, iki taraf arasında ortak bir zemin bulunmadığını kayda geçirerek, Kıbrıs Türk halkının dünyadan kopmasına vesile olan geçerliliğini yitirmiş Güvenlik Konseyi kararlarını gözden geçirmesi ve mevcut gerçeklere dayanan yeni bir yaklaşım benimsemesidir."
Rezil kararda Kapalı Maraş''a ilişkin Türk tarafının attığı tarihi adımların Güvenlik Konseyi''nin acil tepkisine neden olacağı ile ilgili tehditkâr ifadelerin Kıbrıs Türk halkı tarafından esefle kınandığının altı çizildi ve Maraş''ın KKTC egemenliğinde olduğu belirtildi. KKTC''nin, BMBG ile arasındaki ilişkisinin bundan böyle yasal bir zeminde yürütmesinin şart olduğu hatırlatılarak, bu konudaki ortak uzlaşı arayışının iyi niyetle devam ettirileceği tekrarlanmıştır.Bu noktada KKTC Yönetimi''nin KKTC''de görev yapacak BM Barış Güçleri ile ilgili iyi niyetinin artık kabak tadı verdiğini, halkımızın beklediği gerekli cesur adımların artık atılmasının kaçınılmaz olduğunu, KKTC ile S.O.F.A., Status of Forces Agreement - Askeri Kuvvetlerin Statüsü Anlaşması imzalamaya yanaşmayan BM güçlerinin bundan böyle KKTC''de görev yapmalarının engellenmesinin şart olduğunu da belirtmek isterim.
Anavatan Türkiye Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise
KKTC Dışişleri Bakanlığı''nın söz konusu kararla ilgili olarak yaptığı açıklamaya tümüyle destek verildiği belirtildi. Kıbrıs''ta adil ve kalıcı bir çözümün yolunu açacak ortak zeminin sahadaki gerçekleri temel alması gerektiği ve bu çerçevede, Güvenlik Konseyinin ve uluslararası toplumun Kıbrıs Adası''nda iki ayrı halk ve iki ayrı devlet bulunduğu gerçeğinden hareketle Kıbrıs Türk halkının müktesep hakkı olan, egemen eşitliğini ve eşit uluslararası statüsünü tescil etmesi istendi, BM''den KKTC''yi tanıma çağrısı yapıldı.
Yukarıda da belirttiğim üzere Türk tarafı bundan sonraki süreçte tepkisini artık sadece lafla değil icraatla ve atacağı cesur adımlarla göstermelidir. Türk tarafının bu son olmasını dilediğim tepkili çağrısının dikkate alınmaması halinde BM ile ilişkiler tamamen kesilmeli, buzdolabına kaldırılmalıdır.