'Boğaz'dan Gelen Adam

Bazı futbol adamları hâlâ geçmişte yaşıyorlar. Böylece çalışma sürelerini uzattıklarını sanıyorlar. Mazi taraması yaptıklarında "tamam" deme vakitlerinin geldiğini anlamalılar. Kimileri ise bunu kabullenmek istemez. Kendilerini çok tecrübeli sanan yöneticiler arasında da bunlardan sıkça görebiliriz.

Genel döküm yaparsak çokça örneklere tanık oluruz. İçlerinde en ünlü olan Mustafa Denizli. Eskişehir'de yaşadığı hayal kırıklığından sonra dükkânı kapatmalıydı. Her hâlde ikametgâhına yakın diye, Kasımpaşa'nın teklifini kabul etti. Üstüne üstlük sezona ortasından girdi. İyi başladı. Kulübünün finansörünü bile havaya soktu.

Bana göre Perşembe akşamı çıkılacak kupa maçı, "tamam mı, devam mı oyunu"dur. İlk maçın dezavantajlı skorunu tura çevirirse bir süre daha devam eder. Kasımpaşa'nın elenmesi hâlinde, gönderilir.

Hesap tutmadı

Şampiyonlar Ligi hedefinden, kümede kalmaya kadar gerilenmenin nedenleri belli. En başta hiç gerek yokken yabancı futbolcuların mukaveleleri yenilendi ve uzatıldı. Bu adamlar sırf para kazanmak için geldikleri ülkede kendilerini iki kere sağlama aldılar. Bu yüzden çok çabuk vitesi boşa attılar.

Biliyorlar ki imzaları attıkları an paralar garanti niteliğinde. UEFA kriterlerinin uygulanabilirliği meydanda. Eskiden yöneticilerin fedailerine dövdürülüp eline sadece gidiş bileti tutuşturulan dönem kapandı.

Fare "giremediği deliğe kuyruğuna ceviz bağlayıp kapak atmayı denermiş." Şimdilerde hayal oldu. Türkiye'nin mâli yükümlülüklerdeki sabıka dosyaları Nyon'da en yüksek tomarı oluşturuyor. Kulüplerimizin hâli ortada. Taahhüt ettiklerini son kuruşuna kadar ödemek zorundalar.

Düşüren sene

Merhum İlhan Cavcav'ın bir müzik seti karşılığı getirdiği Afrikalılar da uyandı. Şimdiki hâlleri dolar ve avro hortumlayan "karıncayiyen". Atalarının bir zamanlar renkli boncuklarla kandırıldığı asır yok artık.

Cavcav'ın adını taşıyan sezonda Gençlerbirliği'nin küme düştüğünü de araya sıkıştırayım. Bir de alarm vereyim; bu sezon Lefter Küçükandonyadis'in!

Sizi şimdi biraz eskilere götüreceğim. Mustafa Denizli'nin ünlü Alman çalıştırıcı Jupp Derwall'in yardımcılığını yaparak teknik adamlığa başladığını hatırlatayım. toprağı bol olsun Derwall, Büyük Mustafa'yı çok sevdi. Galatasaray'daki yenilenmeyi tamamladıktan sonra ülkesine döndü. Dinlenme kararı aldı. Oysa Alman liglerinin köklü takımlarından Alemannia Aechen ısrarla onu istedi. Derwall, Aechen'e Denizli'yi önerdi. Kefil oldu. Netçede bizimki başladı. Denizli fırtına gibi girdi. Bundesliga hedefi ışıldamaya başladı. Bu dönemden kalma bir yazıyı kısaca aktarmak istiyorum. Almanya'nın ünlü bayan gazetecilerinden biri Denizli ile övgü dolu röportaj yaptı. Başlığı da ilginçti; Boğaz'dan Gelen Adam.

Gönül macerası

Her şey iyi giderken ilk pürüzler gönül macerası yüzünden çıktı. Birliktelik yaşadığı bayanla buluşmak uğruna İstanbul'a gidiş-gelişlerini artırdı.

Bir üst lig hedeflenirken, takım alt küme yoluna girdi. Denizli sonunda valizini toplayıp Türkiye'ye döndü. Aechen küme düşmeden bağlantıyı kopardı.

Dedim ya Perşembe akşamı Kasımpaşa daha doğrusu Mustafa Denizli çok önemli bir maça çıkacak. Dilerim, sonu deminden beri anlattığım öyküdekine benzemez. Aksi hâlde yeni adresi turistik Çeşme'dir. Tabii başka "efsanelerle yaşayan" yeni bir yönetici çıkana kadar.

Bundan sonra yapılacak röportajın ismini de şimdiden koyalım "Haliç'ten yollanan adam!"

Çelişkilere devam

Yahya Kemal "İstanbul'un havası kadın gibidir" diyenlerden. Pazar gecesi bunu doğrulayan iki maç izledik. Seyrantepe'de halı gibi bir sahada maç oynandı. Başakşehir'de ise çizgiler siyah, top kırmızıydı. Arda Turan başta futbolcular Kızılderililer gibi savaş boyaları sürmüşlerdi. Hakemlerin tamamı ve VAR Sistemi yine kötüydü. "Arıza var" gerekçesiyle Bursa'nın yediği ikinci golün ofsayt olduğu geçiştirildi. Tüm kararlara baktığımızda, Başakşehir'in korunmasının alenileştiğini söyleyebiliriz.

Son anda

Maç boyunca dökülen "Aynaroz keşişi" görünümünde Mitroglou'nun 90+4'te attığı gol sanırım Fatih Terim başta Sarı-Kırmızılı camiayı kurtardı.

Öte yandan son yılların en büyük skandalı İngiltere'de yaşandı. İngiltere Lig Kupası finalinde Chelsea kalecisi Arizebalga değişiklik kararına itiraz edip sahadan çıkmadı. Hatta bir de penaltı kurtardı. Bakalım kim gönderilecek, teknik direktör mü yoksa isyancı kaleci mi?

...

GÜNÜN SÖZÜ

Fırsat dediğin insanın kapısını iki kere çalmaz. Nicolas Chamfort

Yazarın Diğer Yazıları