Brexit en çok otomotiv sektörünü vuracak

Brexit en çok otomotiv sektörünü vuracak
İngiltere’nin AB’den ayrılma kararı almasının ardından, karardan en fazla otomotiv sektörünün olumsuz etkileneceği ifade edilirken Türkiye’deki otomotiv sektörünün bu krizi fırsata çevirme şansının da bulunduğu belirtiliyor.

Esat ŞENOL / YENİÇAĞ

23 Haziran 2016’da yapılan referandum ile İngiltere Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı aldı. Elbette bu karar tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması kısaca Brexit olarak adlandırılıyor. Brexit ile merak edilen başlıca konulardan biri de İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasının Türkiye ile olan ticari ilişkilerini ve otomotiv piyasasını nasıl etkileyeceğine yönelik.

Otomotiv sektöründe 2018 yılında İngiltere’ye ihracatta 1 milyar dolar Türkiye’nin İngiltere’ye ithalatında ise 504 milyon dolar olarak karşımıza çıkıyor.

Otomotiv sektörü kapsamında elimizdeki veriler incelendiğinde rahatça söylemek mümkündür ki Türkiye yeni ürün ve aynı zamanda kapasite yatırımları ile üretim ve ihracat rakamlarını her yıl arttırarak dünya pazarındakini yükselişini sürdürüyor. İlgili raporlar incelendiği takdirde, İngiltere’ye Türk otomotiv sanayinin yaptığı ihracatta aslan payını hafif ticari araçlar alıyor. Avrupa’nın en çok ticari araç satılan pazarı olan İngiltere bugün neredeyse tüm hafif ticari araçlarını Türkiye’den aldığını görüyoruz. Her yıl Türkiye'de üretilen 170 bin otomobil İngiltere'ye ihraç edilmekte. Bu pay içerisinde en büyük ihracat yapan şirketler ise Koç Holding’in bünyesindeki Ford Otosan ve Tofaş.

TÜRKİYE KRİZİ FIRSATA ÇEVİREBİLİR

Otomotiv Sanayicileri Derneği’nin (OSD) yaptırdığı bir çalışmaya göre, anlaşmasız Brexit, Türkiye’de gayri safi yurtiçi hasılada yaklaşık 3,8 milyar dolarlık bir düşüşe ve 5 bin 900 kişilik iş kaybına yol açabilir. Brexit ile birlikte her ne kadar ilk bakışta Türkiye’ye yönelik etkiler genel tabloda olumsuz gibi gözükse de Türkiye’nin Brexit’i fırsata çevirebilmesi durumunda tablonun tersine dönmesi mümkün kılınabilir. Nitekim günümüze dek oldukça kuvvetli ticari ilişkiler kurmuş olduğumuz İngiltere’nin Brexit’in olası ‘olumsuz’ etkilerine maruz kalması bu konuda Türk şirketlerinin izleyeceği yola bağlı. Brexit’in gerçekleşmesi ile birlikte İngiltere ile olan ticari ilişkilerimizde açılan boşluklar zannedilenin aksine var olan ilişkiyi kuvvetlendirebilir ve bu anlamda Türkiye’yi ileriye taşıyacak kapılar olarak da görülebilir. Türkiye ziyaretinde Uluslararası Ticaret Bakanı Liam Fox; Brexit, Türkiye ile olan ilişkilerimiz için tehdit değil fırsattır sözlerinin üzerine, iki ülke arasındaki ticaret ilişkisinin geçmişe dayandığını anımsatarak, son yıllarda Türkiye'nin, Birleşik Krallık'ın en önemli ticaret ortaklarından biri haline geldiğini de belirtmişti. İngiltere‘nin AB'den ayrılmalarıyla Gümrük Birliği'nden ayrılacaklarına dikkati çektikten sonra, artık bağımsız bir ticari sistem geliştirmek istediklerini ve Türkiye'nin bu konuda önemli bir partner olacağını ifade etmişti. "AB'den ayrılıyoruz ve biz AB'deyken Türkiye'nin en önemli müttefiklerinden biri olduk, şimdi dünyadaki en önemli ortaklarından biri olacağız."sözleri oldukça etkili.

GÜMRÜK VERGİLERİNDE NASIL DEĞİŞİKLİKLER OLACAK?

Brexit ile birlikte üzerinde merak edilen bir başka husus ise İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması sonucunda Gümrük Birliği’nden de ayrılacak olması ve bu durumun Türkiye ile İngiltere arasındaki ihracat ve ithalat ilişkilerine uygulanacak olan gümrük vergilerinde ne tür değişiklikler meydana geleceğine yönelik olmaktadır.

Bilindiği üzere Türkiye, Avrupa Birliği üyesi olmamasına rağmen 1996 yılından itibaren Gümrük Birliği kararını yürürlülüğe koymuş ve bu kapsamda taraflar arasında taraflar arasında yapılacak ticari işlemlere ilişkin tüm gümrük vergileri, nicel kısıtlamalar ve ücretler de kaldırılmıştır. Brexit süreci ile birlikte Türkiye ve İngiltere arasında Gümrük Birliği antlaşmasının yerine geçebilecek özel bir antlaşma olması beklenmelidir. Bu sayede İngiltere ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerde herhangi bir kesintiye uğramaması hedeflenmeli nitekim İngiltere ve Türkiye’nin birbirlerine gümrük vergisi uyguladıkları senaryo 2018’de 18.6 milyar dolar seviyeye ulaşmış olan ticaret hacmi için olumsuz bir tablo ortaya çıkarabilir. Bu durumda ise Türkiye’de İngiliz mallarının İngiltere’de ise Türk mallarının fiyatlarında artış gözlemlenebilir. Yeniden düzenlenecek olan vergi tarifesi İngiltere’nin Avrupa Birliği’ne sunabileceği En Çok Gözetilen Ulus (MFN) Prensipleri çerçevesinde belirlenebilir. Buna göre Dünya Ticaret Örgütü’nün yaptığı tanıma istinaden DTÖ üyeleri ülkeler arasında ülkelerin birbirlerine aynı mallar söz konusu olduğunda eşit vergilendirme uygulayacaklarına ilişkin bir kural getirilmektedir. Tüm bu olasılıklar gözden geçirildiğinde Türkiye’nin Avrupa Birliği ülkesi üyelerinden çok daha az bir kaybı olacağı tabiri caizse krizi fırsata çevirme şansı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bu durumda tabii ki Türk şirketlerinin yanı sıra Türk hükümetinin de rolü büyük önem taşımaktadır. Bakıldığında Avrupa Birliğinin bir parçası olmayan Türkiye ileriki dönemde ticaretin birçok alanında fırsat eşitliği yakalama şansına sahip olabilir. İngiltere ölçeğinde Türkiye karşısındaki Avrupa şirketlerinin ve girişimcilerin süregelen avantajının eski kuvvetinin kalmayacağı aşikar durumdadır.

Bunun yanı sıra Brexit ile birlikte İngiltere’deki işsizlik oranlarında artış yaşanması söz konusu olması mümkün. Örneğin BBC’de yer alan bir habere göre yakın zamanda Brexit ile başlayan belirsizlikler sebebi ile Honda İngiltere’nin güneybatısındaki Swindon’daki üretim tesisini 2022 senesinde kapatma kararı aldı. Honda’nın üretim tesisini kapatması sonucunda ise 3500 çalışanın işsiz kalması söz konusu olabilir. İngiltere’de özellikle son 20 yılda altın çağını yaşayan otomotiv sektörü Brexit kaosunun yarattığı belirsizlikler sebebi ile düşüşe geçebilir. Nitekim Honda’nın Swindon’daki üretim tesisinde yaklaşık 160.000 Honda Civic model araç üretiliyor ve bu üretimin yüzde doksanı Avrupa Birliği ve ABD’ye satılıyordu.

ANKARA ANLAŞMASI

Brexit süreci ile birlikte en çok merak edilen konulardan bir tanesi de Ankara Antlaşmasının akıbetinin ne olacağına ilişkin oluyor, bu konuda uzman hem İstanbul da hem de Londra da göçmenlik hukuku başta olmak üzere değişik ticari hukuk alanlarında uzman olan Avukat Ali GÜDEN’in anlattığına göre; Ankara Anlaşması adlı vize esasen, Türkiye ile Avrupa Birliği ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında 1963 yılında imzalanmış olduğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının topluluğa üye ülkelerde hizmet verebilmek için vize almalarını sağlayan Ankara Anlaşması sonucu doğmuştur. Şu an için kesin bir şey söylemek mümkün olmasa da İngiltere’nin AB’den çıkması ile birlikte Ankara Antlaşmasının sona ereceğini söylemek mümkün. Ancak unutulmamalı ki İngiltere’de çalışma ve oturum almak adına izlenecek tek yol Ankara Antlaşması vizesi değildir. Bu süreci değerlendirirken farklı vize opsiyonlarının mevcut oluşu göz arda edilmemeli. Bununla birlikte yıllardır sorunsuz ilerleyen bir antlaşmadan söz ettiğimiz için Brexit sonrası her iki tarafın da bu konu hakkında yeni düzenlemelere ve bunun sonucunda yeniden uzlaşmaya varmasının mümkün olacağı kanaatindeyim.

Bunların yanı sıra, İngiltere’nin Brexit hareketinin temeli dikkate alınarak göçmenlik hukukunun geleceği değerlendirilmelidir. Çoğunluk görüşün aksine, Brexit hareketi İngiltere'ye olan göçmenliği durdurmak, engellemek veya kısıtlamak değil, modere etme ve kontrol altına alma girişiminden ibarettir. Brexit süreci tamamlandığında, Birleşik Krallık'a yapılacak herhangi bir oturum veya giriş müracaatında, Avrupa Birliği vatandaşı, Türkiye vatandaşı veya Kanada vatandaşı olan hiç kimsenin arasında ayrıcalık veya fark olmaması hedeflenmektedir. Böylece Birleşik Krallık'a göç etme çabasındaki herkes daha eşit şartlara ve fırsatlara sahip olurken, Birleşik Krallık da ülkelerine kimin göç ettiğini daha seçici bir şekilde yürütebilecektir.