Bu saz neden akort tutmuyor?
Türk Dünyasının bütünleşmesi ve ilgili ülkeler arasında iş birliğinin somut adımlarla hayata geçirilmesini işaret eden yaklaşım İsmail Bey Gaspıralı’nın ortaya koyduğu “Dilde, Fikirde, İş’te Birlik” yaklaşımıdır. Bugün farklı coğrafyalarda bağımsız birer devlet olarak geleceğe hazırlanan ve küresel güç mücadelesi altında mücadele eden Türk halklarının bütünleşme sürecinde beklentilerin gerisinde kaldığı söylenebilir. Bunu hızlandıracak yegane zemin, medyanın konuyu gündeme taşıyarak halkları bilinçlendirmesi ve bu yolla karşılıklı sempati kanalları yaratmasıyla meydana gelebilir. Geçtiğimiz hafta sonu Bartın’da İsmail Bey Gaspıralı’nın adıyla düzenlenen Çalıştay ve ardından geçekleştirilen Gazetecilik-İnsan Hakları ödül töreni bu önemli faaliyetlerden birisi olarak kabul edilebilir.
Bizim de ödül aldığımız bu organizasyonda en çok önemsediğimiz husus; ezilen, ötekileştirilen Türk halklarının temsil edilmesi ve İsmail Gaspıralı gibi bir sembol altında yan yana getirilmesiydi. Türkmeneli, Kırım, Doğu Türkistan, Kosova, Karabağ ve Kıbrıs Türklüğü oradaydı. Bu pek çoğumuzun alışık olmadığı bir fotoğraftı. Organizasyona destek veren Bartın Valisi Seyfettin Azizoğlu’da konuşmasında bu soruna dikkat çekiyordu. “Türk Dünyasında herkes başka bir telden çalıyor ve bu saz akort tutmuyor. Akort tutmayınca da birilerinin oyunları devam ediyor. Birilerimiz de bu oyunların taşeronu olmaya, bu oyunların altında kalmaya kanımızı akıtmaya devam ediyor” şeklindeki sözleri Türk Dünyasındaki ayrışmayı özetler gibiydi. Ancak Türk Dünyasının birlik olamaması sadece “akortla” anlatılabilir miydi? Bu noktada Türk Dünyası Gazetecilik Başarı Ödülü’ne layık görülen Yavuz Bülent Bakiler sahneye gelerek Türk Dünyasındaki dil ve alfabe sorunlarına dikkat çekti. Hatta bazı yetkililerin bilerek ve isteyerek Türk halklarını birbirinden ayırmaya çalıştığını ileri sürdü. Benzer şekilde pek çok konuşmacı birbirimizi niye anlayamıyoruz, şeklinde sorular sordu. Türk Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Adakhan Madumarov ise öz Türkçenin Kırgız Türkçesi olduğunu iddia ederek “Türkçeyi önce Türklerden korumak gerek. Gelin atalarınızın gerçek dilini öğrenin” dedi. Aslında Türkçe ve Türk Kültürünün nasıl bir geçmişe ve zenginliğe sahip olduğunu gösteren bu sözleri bir Kazak’tan, Türkmen’den ve Özbek’ten de duyabilirsiniz. Gelinen durumda Türk Dünyasında dil ve alfabe ortaklığının istenilen seviyede olmaması “entegrasyon” hedefinin karşısında duran önemli sorunlar arasında gösterilebilir.
Organizasyonun mimarı
Pek çok medya organı, sivil toplum kuruluşu ve halk önderini bir araya getiren bu organizasyonun mimarı Türk Dünyası sevdalısı gazeteci Güngör Yavuzaslan... Türkçe Konuşan Ülkeler Uluslararası Gazeteciler Derneği Genel Başkanı olan Yavuzaslan aynı zamanda Irak Türkmen Basın Konseyi İcra Kurulu üyesi ve Suriye Türkmen Medya Çalışma Grubu’nun kurucusu. Tören sırasında Kırım Haber Ajansı Genel Koordinatörü İsmet Yüksel, bunca görevine ilaveten ajansın Bartın temsilciliğini de yürüteceğini ifade etmesi Yavuzaslan’a verilen değerin bir göstergesiydi. Ayrıca Prof. Dr. Ata Atun, Halil Şıvgın, Prof. Dr. Suphi Saatçi, Prof. Dr. Derviş Kılıçkaya, Prof. Dr. Atilla Girgin, Prof. Dr. Namazali Omaşev ve İsa Küçük’ten oluşan değerlendirme kurulunun emekleri göz ardı edilemez.
Doğu Türkistan unutulmadı
Törendeki hüzünlendirici anlardan birisi de Çin tarafından müebbet hapse çarptırılan akademisyen ve gazeteci Prof. Dr. İlham Tohti’ye “Türk Dünyası Gazetecilik Özgürlük Ödülü” verilmesiydi. Yavuzaslan’ın Tohti’yi anons ederken ödül sahiplerinin basına yansımasının ardından Çin Büyükelçiliği’nden telefonla arandığını, Tohti’nin isminin çıkarılması ve bu ödülün verilmemesi konusunda ricada bulunulduğunu aktarması, konunun Çin tarafından hassasiyetle takip edildiğini göstermesi bakımından önemliydi.