Bulutların arkasında iki yıl
Türk Dünyasının önemli bir parçası olan Kırgızistan, 7 Türk Cumhuriyeti arasında yer almaktadır. Türkiye, Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti... Birileri işine geldiğinde Türk kavramını kendi dar kalıplarıyla değerlendirmeye çalışsa da Türk Dünyası diye bir gerçeğin varlığı, kendisini Türk hissedenler için gurur vesilesidir. Böyle hissedenlerden birisi de göreve başlamasının ardından ikinci yılını dolduran Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’dir...
Atambayev ilk resmi ziyaretini Türkiye’ye yapmış ve TBMM’de Türkiye Türkçesiyle hitap etmiştir. Konuşmasında “Türkiye, Kırgızlar için gökyüzünde uzakta parlayan bir yıldızdır. Gökyüzü kapalı olsa bile Bulutların arkasında bir yıldızın parladığını biliyoruz, bu yıldız kardeşimiz Türkiye’dir. Bizler Ulu Türk kağanlığını kuramasak bile en azından kuvvetli bir Türk birliğini yapmalıyız” şeklindeki sözleri Türk tarihine ve kapsayıcılığına inanmış bir insanın yaklaşımıdır.
Atambayev kendisinden önceki Cumhurbaşkanları Akayev, Bakiyev ve Otunbayev gibi zor koşullar altında ülkenin yönetimine talip olmuştur. Zira Kırgızistan diğer Orta Asya ülkeleriyle karşılaştırıldığında petrol ve doğal gaz bakımından zengin değildir. Ülkenin yeniden inşasını ve dünyayla bütünleşmesini sağlayacak sürekli gelirler yetersizdir. Üstelik son sekiz yılda iki devrim yaşayan Manas yurdunda istikrarsızlık tehlikesi ve algısı vardır. Bu durum yabancı sermaye yatırımlarının aslında stratejik bir konumda bulunan Kırgızistan’a gelmesinde önleyici rol oynamaktadır. Kırgızistan kendi öz kaynaklarını ve elde ettiği uluslararası destekleri kamu açıklarını kapatmakta kullandığından topraklarında bulunan altın ve uranyum başta olmak üzere zengin su kaynaklarını üretime dönüştürmekte zorlanmaktadır. Ancak buna rağmen Atambayev’in 2 yıllık Cumhurbaşkanlığı dönemi oldukça yoğun çabalarla geçmiştir.
Ülkede geçmiş yönetimlerin de değişen ölçülerde suçlandığı rüşvet ve yolsuzluk meselesi Atambayev’in üzerinde en fazla durduğu konular arasındadır. Atambayev döneminde ilk olarak Yolsuzlukla Mücadele Kararnamesi çıkarılmış ve 2012 yılında 1100, bu yılın ilk 9 ayında ise 1650 yolsuzluk iddiasından 982’si ceza davasına dönüştürülmüştür. Açıkçası bu problemin istenilen seviyeye çekilmesi zaman alacak gibi gözükmektedir. Bununla paralel olarak Atambayev 2013-2017 yılları için kabul edilen kalkınma planı çerçevesinde, çeşitli sektörlerde 13 milyar dolar değerinde 77 yatırım projesinin planlanmasına öncülük etmiştir.
Atambayev’le birlikte dış politikada oldukça tempolu bir dönem geçiren Kırgızistan; Türkiye, Rusya, Çin ve komşusu Kazakistan’la işbirliğine yönelmiştir. Bu ülkelerden ciddi kredi ve hibeler alınmıştır. Şanghay İşbirliği Örgütü, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Konseyi içerisinde etkin ve sempatik bir duruş sergilemiştir. Hidroelektrik santraller kurulması konusunda anlaşmalar imzalayan Atambayev, Rusya ve Kazakistan’ın ardından ülkesini Çin ile “stratejik ortaklık” statüsüne taşımıştır. Çin açısından hayati önem taşıyan Türkmenistan-Çin doğal gaz hattının Kırgızistan bölümü için anlaşma yapılmış ve bu hattın yanı sıra Çin-Kırgızistan-Özbekistan demiryoluyla birlikte Kırgızistan’ın sabit gelirlerinde artış sağlanmış olacaktır.
Elde edilen bu sonuçlar Kırgızistan için önemli olmakla birlikte yeterli değildir. Özellikle ülkenin istikrarının sağlanması ve bunun bir uluslararası algıya dönüşmesi için mutlaka ciddi bir süre iç karışıklık yaşanmaması gerekmektedir. İşte bu sebeple Türkiye, Kırgızistan’a olan desteğini ve ilgisini daha da artırmak zorundadır.