Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Cami minarelerine ip geren cambazlar

Kıra döke gelip demirlediğimiz son noktanın adı  “Yeni Türkiye”  olarak geçiyor iktidar sahiplerinin dillerinde.
Kişi başına düşen milli gelire, bölünmüş yolların uzunluğuna, konut sayısındaki artışa, her sokak başında türeyen ‘lise bozması’ üniversitelere rağmen gerginiz.
Vatan topraklarından bir bölümünde bölücülerin diledikleri gibi at koşturmalarına, dileyenin Türk devletine ağız dolusu sövmesine, dün söylenen birçok şeyin bugün unutulmasına rağmen diken üstündeyiz.
AB rüyasının rafa kalkması, ABD’ye kafa tutulacak güce eriştiğimiz martavalı, ‘İslam ülkeleri’ile dahi müştereklerimizin kalmamasına rağmen kurdeşen olmuş gibiyiz.
‘Kamu kaynaklarının’ iç edilmesine, ‘hazine arazilerine’ konulmasına, ‘bütün makamlarda’söz sahibi olunmasına rağmen kimyamız bozuk.
İzahı asla mümkün olmayan bir ‘kavga’ üzerine oturtulmuş her şey.
‘Nimet’ varsa kendilerinden, ‘külfet’ ortaya çıkınca başkalarından.
Kızgınlıkları, öfkeleri ‘derin bir marazi yapının’ gizlenemez yansıması olsa gerek.
Ne yapsalar ‘perdelenmesi’ mümkün olmuyor; sürekli bir sataşma, ‘sağa sola saldırma’ hali üzerlerine yapıştı kaldı.  

***

Bu marazi kavgacı tutumun bir bölümü elbette ki ‘bilinçli bir stratejinin’ ürünüdür.
İktidar ve yandaşları ‘geçmişi kaşımayı’, ‘kaşımaktan kazanmayı’ altın bir fırsat olarak gördüler sürekli.
Onun devre dışı kaldığı dönemlerde
ise ‘din istismarı’ ile hayatiyetlerini sürdürdüler.
‘Cehalet’ üzerine bina edilmiş ve ‘hurafeler’ ile rayından çıkarılmış ‘muhafazakarlık’ iktidarın ‘gelir hanesini’ kabartan en büyük etkenlerden biri olmuştur.
Sıkıştıkları her durumda tartışmayı ‘maneviyat’ alanına kaydırmaları da yine bilinçli bir taktik olup, bunun çok basit bir formülü vardır.
İçinden çıkılamayan durumlarda bir bakarsınız ki ‘İstiklâl Savaşı’nın yapılıp yapılmadığına, Cumhuriyetin kuruluşunda ‘İngiliz parmağı’ olup olmadığına dair tartışmalar gündemi kuşatıvermiş.
Mesela konu ‘hırsızlık’ mı; bir bakmışsınız ki beslemeler Dersim’den söz ediyor.
Sakın ola  “Ağa çuval çuval para neyin nesidir”  diye sormaya kalkışmayın, onlar ‘alfabe değişikliğine’ yumuşak bir geçişle geçmişi yargılamaya başlayacaktır.
Siz siz olun ülkede artık ‘toplu iğne başının’ bile üretilmediğini dile getirip, ekonomi alanında bir eleştirilere girmeyin.
Kesinlikle kaybedersiniz.

***

Niye bu kadar ‘iddialı’ konuştuğumuza şaşırabilirsiniz; ancak şaşacak bir durum yok.
Had safhaya ulaşan işsizlik, üretimde gerileme, tarımdaki içler acısı hal, sadece ‘sizin bulunduğunuz yerden’ görünüyordur.
‘Karşı’ taraf için böyle bir şey yoktur.
Kim ‘kıyısından köşesinden’ iktidarın eteğine yapışmışsa ‘dünyalığı’ bir şekilde kesinlikle doğrultmuştur.
Öyle bilimsel araştırmalara, istatistiklere falan bakarak bu sonuca ulaşma çabasına girmeyin.
Kafanızı kaldırın; bulunduğunuz şehrin ‘12 yıl önceki’ ve ‘12 yıl sonraki’ haline bir nazar edin; ‘nasıl bir talanın’ hüküm sürdüğünü göreceksiniz.
Hoş bunu sandığa gidip de her seferinde  “İnadına AKP”  diyen yüzde 40 da biliyor.
Her seçim öncesi ayyuka çıkan  “Çalmayan mı var?”  serzenişleri bunun en bariz göstergesi.
İşte baştan beri sayıp döktüğümüz
kırgınlık, kızgınlık, öfke, saldırganlık ‘bu bilginin’ ifşa olmasından; onun verdiği vicdan sızısından.
Çalıp çırptıklarının biliniyor olmasından kaynaklanan ‘derin bir iç yaraları’ var.  
O yarayı ‘kamufle etmenin’ en kestirme yolu da cehalet yığınlarını ‘sürekli bir kavganın’ içine çekmek.
Kavgaya ‘galip’ olarak başlamanın
altın kuralı ise ‘inançları’ maske olarak kullanmak.

***

Bakın her cami için bir yaygara kopuyor.
Niye bu ülkede ‘kavgasız gürültüsüz’ cami yapılamaz?
Çünkü yaygara ile ‘diğer sorunların’ üzerini kapatmanın en güzel yöntemi budur.
“Bakın, biz cami yapıyoruz bunlar engel oluyor”  sloganı kadar ‘cehaleti’ kafakola alacak başka bir yol geliyor mu aklınıza?

 

Yazarın Diğer Yazıları