Çıkmaza girdik. Nasıl çıkarız?

2022 yılında, Türkiye’nin fert başına GSYH’sı, Arjantin, Rusya, Romanya, Litvanya, Çin gibi ülkelerden daha yüksek idi. 2023’te bütün bu ülkeler bizi geçti, biz geride kaldık.

fert-basina-gsyh.jpg
Fert başına GSYH hesabını dolar kuru etkiliyor ve fakat sonuca bakarsak refah seviyesi de her zaman dolara bağlı kalıyor. Sonunda dolara göre dengeye geliyor.

2023 yılında GSYH düşük kaldı, 2024 yılında da düşük kalması bekleniyor.

Prof. Steve Hanke, 2022 yılı için Dünya Sefalet Endeksini yayınladı. Bu endeks; İşsizlik, enflasyon, faiz oranı ve millî gelir gibi ekonomik göstergeler esas alınarak hesaplanıyor.

Bu endekste ilk sıra sefaletin en fazla olduğu ülkeyi gösteriyor. 2022 yılında birinci sırada Zimbabve, ikinci sırada Venezuela var.

Türkiye’nin sırası;

*2013 yılında 156 ülke içinde 44 sırada,

*2020 yılında 146 ülke içinde 21 sırada,

*2022 yılında 147 ülke içinde 10 sırada yer aldı.

Başkanlıkla birlikte halkın refah seviyesi çok hızlı geriledi.

2022 yılı sefalet sıralamasında Türkiye Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada yer aldı.

Bu tablo ve aşağıdaki grafikteki yerimiz şahsen beni çok rahatsız ediyor. Her vatanseveri de etmesi gerekir?

Bir ülkenin itibarı, başkanın sarayları ile mi ölçülür, yoksa halkın refahı ile mi ölçülür? Bu toplum artık hiç olmazsa kendi doğrusunu görmelidir.

hanke.jpg
Aslında TÜİK verilerine göre Türkiye refah seviyesinde 2011 yılına kadar iyileşme oldu ve bu yıldan sonra aşırı bozulma yaşadık.

*2013 yılında gini katsayısı 0,407 iken 2022 yılında büyüdü, 0,423 oldu.

*2013 yılında nüfusun en zengin yüzde 20’sinin geliri, en yoksul yüzde 20’sinin gelirinin 7,7 katı idi; 2022’de 7,9 kata yükseldi.

Yani gelir dağılımı daha çok bozuldu.

Ekonomik istikrar zaten dikiş tutmuyor. Seçim sonrası Mayıs ayında TÜFE beklentisi yüzde 70’in üstündedir.

Bu krizden nasıl çıkarız?

Bu krizden çıkmanın iki temel altyapısı var;

İlki; Demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığını yeniden getirmektir.

Bugünkü iktidar bunu yapamaz. Anayasa Mahkemesi kararına, Cumhurbaşkanı ve MHP Genel Başkanı’nın tepkisinden anlaşıldı ki, bu günkü iktidar Anayasayı değiştirip devlette ve siyasette denetimi tamamıyla kaldırmak istiyor. Bu durumda güven sorunu ve birlikte kriz de dip yapar.

İkincisi; popülist politikaları kaldırıp, kamuda şeffaflık ve etkinlik kriterlerini getirmektir.

Bu demektir ki siyasi iktidarın seçim odaklı iktisat politikalarını kaldırıp, kaynakların etkin dağıtılması esasına dönük politika oluşturması gerekir. Ancak popülist politikalar kalkarsa, siyasi iktidar da kalmaz.

O zaman bir umut, muhalefetin ve halkın tepkisine kalıyor. Halk iktidarı zorlarsa o zaman iktidarın yapması gerekenler;

*IMF ile anlaşıp, istikrar programı hazırlamak ve uygulamak;

*Devlete, hukuka, demokrasiye ve eğitime yeniden kurumsal yapı kazandırmak;

*10 milyon sığınmacıyı geri göndermektir.

Yazarın Diğer Yazıları